Hülya YAKUT
Cama çarpan insanlığım
İnsan…
‘Ahsen-i takvim’…
Yeryüzünün halifesi…
Aklı ve şuurlu oluşuyla övünen,duygu ve lâtifeleriyle diğer canlılardan hep önde olan…
Cennet’te talip…
Ama,Dünyayı cehenneme çeviren…
Amelleriyle,hatalarıyla,fiili,kavli,hissi,vicdani cinayetleriyle hem kendinin,hem başkalarının ebedi hayatını tehlikeye sokan bir garip,bir muamma yaratık.
Asr-ı Saadetten gelen esintilerden her ürperişimde kendi kendimi sorgularım.
Dünyayı hem kendine,hem başkalarına dar edişini bir türlü anlamam.
İnançların,dinlerin hepsinde var olan,nihayetinde İsLÂM ile taclanan İlahi nizamın neresindeyiz bu gün?
Hani ırk,dil,renk,ülke ayrımı yoktu?
Hani aş,iş,makam,zenginlik ,güç ,iktidar nimetini kimsenin aleyhine kullanmayacaktık?
Çocuklar,kadınlar,kimsesizler,yetimler,garibanlar korunup kollanacaktı?
Kölelik kalkmıştı…Hak ve hukuk vazgeçilmezdi…Yalana meyil olmayacak,hatır kırmayacak,gönüller viraneye çevrilmeyecekti?...
Kibir köşe bucak kaçtığımız; cehalet düşmanımız; temizlik imanımızın yarısıydı?
Camilerin sayısı artıyor…Müsbet yayınların sayısını takip edemiyoruz artık…Hayır işlerine talip dernek,vakıf, ve diğer kurumların sayısı arttıkça gururlanıyoruz.
Meşru zevklerin mest ettiği dost meclislerinde dahi bir yanım kanıyor.
Makbul ve lâzım hizmetlerden haberdar oldukça , coşmak isteyen yüreğim nedensiz sandığım feryatlarla ağlıyor.
Kimi zaman utanıyorum kendimden.
Kimi zaman kızıyorum bu hallerime.
Gel-Gitler yaşıyorum nurlu gelişmelerle, insanlığın içinde bulunduğu acınası durumlar arasında.
Fikir pencereme akseden Kur’ani güzellikleri, camı açıp içeri alamadığıma yanıyorum.
İnsan olmanın gereklerini yerine getiremeyişime hayıflanıp,cama çarpan her nurani hakikatte titriyor,sorumlu olduğum vazifelerdeki sorumsuzluğumda kıvranıyorum.
İnsanlık ağlarken… çocuklar ölürken… anneler yanarken… komşularım bana güvenmez, en yakınlarımı korku beklerken…
Kemalat-ı hakikiyenin medarı olan Marifetullahta ilerleyemeyişimin tokadını yemiş gibiyim.
Tamamen mesul olduğum seyyiatlarımın tahribatından vaveyla edişimi O makama bir iltica sayarak istiyorum.
Veda hutbesinin muhatabı olmaklığımı unutuşuma, Kur’ani tavsiyeleri bilip de uzak kalışıma, Bediüzzaman asrının bir ferdi olma bahtiyarlığına rağmen,istiğna sırrına eremeyişime feryad edişime, acınacak halimle halâ gurur ve enaniyetle yaşayışıma bakıp gülmeyin.
Benimkisi dışarıdaki güneşe pencere açıp,camı aralamamak.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.