Risale Haber-Haber Merkezi

Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, "cehalet, fakirlik ve ihtilafla" mücadele ettiklerini söyledi.

Diyarbakır Valiliği, Dicle Üniversitesi, Akademik Araştırmalar Vakfı ile Risale Akademi tarafından düzenlenen sempozyumda konuşan Kıraç, dünyanın bir bölümünün benzeri görülmemiş bir zenginliği ve refahı yaşarken, diğer bir bölümünün de açlık, bulaşıcı hastalıklar ve doğal afetler gibi bir çok tehdit ve zorlukla karşı karşıya kaldığını belirtti.

İnsan faaliyetlerinin çevre üzerindeki baskılarının gün geçtikçe derinleşmekte ve yaşam için gerekli olan doğal kaynakların geri dönülemez bozulmalara maruz kaldığına dikkat çeken Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünya, bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık. Çünkü kâinat, aynı zamanda Allah’ın bütün insanlara emanetidir.

Geçtiğimiz yüzyılda büyük bir güç kazanan ve günümüzde artık her düzeyde tartışılıp sorgulanmaya başlayan popüler dünya tasavvuru, dini ya yok sayıp reddetme ya da onu ihmal etme esasına dayanıyordu. Bir din olarak İslâm’la sınırlı olmaksızın geçtiğimiz yüzyılın ideolojileri bizlere, insanlığın kutsalla irtibatını kaybettiği zaman neler yapabileceğini, haddi aşmanın bedelinin neler olduğunu çok da acımasız bir şekilde gösterip kanıtladılar.  Pek çok kişi kutsalı ve maneviyatın rehberliğini kör bir cesaretle terk etti. Sonuç, tabii ki hazin oldu. Nihayet insan, sadece yaratıcısıyla olan bağını kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda o kendi evrenini şekillendiren sahici dünyayla da uyumunu kaybetti. Bütün bunları son birkaç yüzyıla sığdırmayı başaran insanoğlu, bugün kendi gerçeklik zemininin nasıl da ortadan kalktığını, fiziksel ve manevi çevre tahribatının gelecek nesilleri nasıl da tehdit ettiğini de geç olsa fark etti.

"Bu söylediklerim kötümser bir tablo olarak gözükebilir. Ancak Biz dindarlıkla ümidi korumak arasında çok sıkı bağları olan bir dine mensubuz. Her Müslüman, “Allah’ tan umut kesilmez” inancına bihakkın bağlı olmuştur. Bu bağlamda, günümüz dünyasının en büyük 3 hastalığı olan cehalet, fakirlik ve ihtilafla mücadele etmek için ise hükümetimizin ve her bir bakanlığımızın verdiği  desteklerle ilimizde önemli çalışmalar yürütmekteyiz. Bu bağlamda geçmişte çıkarılan Anayasalarda sosyal devlet olgusunun yer aldığını görüyor olsak da, son zamanlarda sevindirici bir şekilde müşahade etmekteyiz ki, artık sosyal sorunlara hükümetimiz tarafından sağlanan kaynaklarla proje bazında yaklaşımlar sergilenmektedir.

Bu çerçevede, gerek ekonomik ve istihdama dönük yatırımlarımız, gerek eğitim  ve kültürel alanda yürüttüğümüz çalışmalarımız, gerekse de  kadın,çocuk ve gençlere yönelik sosyal destek programlarımız ile reçeteler oluşturarak çareler üretme gayreti içerisindeyiz. Bütün bunların yanında ve en önemlisi son bir yıldır bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin her köşesinde esen ve milli birlik ve kardeşliğimizi pekiştiren bahar havası ittifakımıza güç katmakta ve geleceğe daha güvenle bakmamıza vesile olmaktadır.

Bu sempozyum ile meselelerimizin derinlemesine inceleneceği ve yeni çözüm önerileri getirileceği ve sosyal kalkınma sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayacağı için çok memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. Bediüzzaman Said Nursi’nin ifade ettiği gibi “Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi"nin Kur'an’ın ve İslam’ın altın iklimini solumak ve emirlerine ittiba etmek olduğunu ifade etmek istiyorum."