CHP ve bir öneri

Değişimin içsel mi olduğu yoksa dışsal mı olduğu tartışmasında, değişimin hem dışsal faktörlerler ile hem de içsel faktörler ile olduğunu söylemek daha doğru olur.
Çünkü, beşerin cüz-i iradesi tek başına değişim için yeterli değildir. Küll-i İradenin de beşerin meyline ve meyildeki tasarrufa izin vermesi gerekir.
Dışsal olan toplumsal değişim, esasen daha enteresan sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar, beklentiler ile şekillenmediğinden özneler ve nesneler üstünde daha etkin olur.

Bazen hiç ummadığımız yerden güzel bir haber alırız.
Bazen de hayatımız ummadığımız şekilde yeniden tanımlanır. Ummadığımız bir şekilde bir iş bağlantısı kurarız.
Bazen fırsatlar umulmadık yerde karşımıza çıkar.
Bütün bu umulmayan şeyler olumlu da olabilir, olumsuz da.
Burdaki mesele, neyi nasıl algıladığımız ile ilgilidir. Sıkıntı gördüğümüz bir durum, çok büyük bir ferahın parıltısı olabilir.

Musibet olarak algıladığımız şey, aslında bir rahmet tecellisi olabilir.
“Şer gördüğümüz şeyden hayır, hayır olarak telakki ettiğimiz şeyden şerrin çıkabileceğine” dair önemli manevi prensibimizde de  vurgulandığı gibi bizim olaylara bakışımız çoğu zaman problemli olabilir.
Bu yüzden “nazar” çok önemlidir.
Bu yüzden, Üstad, Mesnevi-i Nuriye’de 40 senelik hayatında öğrendiği 4 şeyden birinin nazar olduğunu söyler.
Yani, neye, nasıl ve hangi açıdan ve hangi niyetle bakıyorsun?

Oluşturduğumuz beklentindeki rasyonalite, klasik bir pozitivist yanılgı olabilir mi?
Çok iddialı bir biçimde oluşturduğunu düşündüğümüz vizyonumuz esasen enaniyetin klasik bir terennümü olmadığını nerden biliyoruz?
Bütün bu unsurlar “nazar” etmeği öğrenmekle başlar.

Bu bireysel hayatta geçerli olduğu gibi, toplumsal olaylarda ve siyasi meselelerde de böyledir.
Mesela, ben güncel (ve oldukça gereksiz) siyasi meseleler kapsamında bir iddiada bulunsam ve desem ki, “CHP kendi içindeki tafraları temizliyor, 10 seneye kalmaz Kemalizm ile bağını koparır” dersem büyük ihtimalle “kari”ler bana feveran edeceklerdir.
Ama feveran etmeyin ve sadece bir köşeye not edin lütfen.
Çünkü olayların gelişimi bize başka şeyler söylüyor. Yaşanan ve daha da hızlanmasını umduğumuz değişim içsel dinamiklerden ibaret değil. Dışsal ve oldukça Rahmani dinamikler sözkonusu.

Bu dinamikler, “bunca sene yattınız yeter” diyor ve ayağımıza yeni fırsatlar getiriyor.
Güncel bir örnek vermek isterim; CHP yemin etmeyip Meclis’e girmek istemiyor mu? Bu durumda, seçimlerdeki her kesimin temsili açısından oldukça iyi profil ortaya çıkaran yeni Meclis açısından olumsuz bir durum mu?
Doğru, fakat resimin gelişimi puzzle’nin yeni parçalarının daha heyecan verici olduğunu gösteriyor.

Bence, burda büyük bir pas var. Mesela, AK Parti ve MHP, Meclis Başkanlığı seçiminden sonra komisyonları oluşturduktan sonra anlaşırlar ve başörtüsünü tümüyle çözecek bir tasarıyı Meclis’e sunurlar ise CHP’liler de kararlılıklarını koruyup (pek emin değilim, bence koşa koşa yemin etmek isteyeceklerdir) yemin etmezler ise Anayasa değişikliği önünde hiç bir engel kalmaz. CHP de Meclis’te olmadığı için Anayasa değişikliğini, Mahkemeye taşıyamaz. Tüm ülke de bu sorundan kurtulmuş olur.
Ama, CHP meclise gelipte yemin ederse kendi eliyle gizli komitenin bağını çözmüş olur.

Bu öneri, bir kilit unsur olarak karşımıza çıkabilir. İşin hukuksal taraflarını hukukçulara bırakıyoruz.
Fakat, toplumsal değişimindeki anahtar bireylerin toplu talebi ise tüm kapıları zorlamak gerektiğini düşünüyorum.
Meselenin, nazar ve CHP ilişkisini ise önümüzdeki günlerde konuşmayı Rabbim nasip eder inşallah. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum