Ciddi kardeş olmak

Nur Talebelerinin önemli vasıflarından biri de hizmetteki ciddiyetleridir. Ki, Bediüzzzaman Hazretleri, Lahikalarda talebelerine hitaben aziz, sıdık, sadık vasıflarını zikrettikten sonra “ciddi kardeşlerim” diyerek sözlerine devam ediyor. Yani hizmet-i Nuriye’deki ciddi davranışları, hizmete sahip çıkarak cidden kendi mallarına sahip çıkmaları gibi sahip çıkmaları onları bu tür hitaba mazhar kılmıştır.

Hizmette gevşek olmamak,  tembellik yapmamak… Hizmet-i İmaniye ile iştigali, işleri içinde ikinci üçüncü sıraya atmamak, özellikle laubaliliği işmam eden hareketlerden uzak kalarak…

Davasının hakkaniyetine inanan ve doğru yolda, istikametle Kur’an hizmetinde bulunduğuna kani olan bir Nur Talebesinin, hizmetlere azami derecede imkânlarını seferber ederek sahip çıktığını görüyoruz.

Hizmeti sahiplenmedeki ciddiyeti ve azami gayret ve fedakârlığı neticesinde Nur talebesinin keyfiyet noktasında terakki ettiğini ve bulunduğu yerde ve beldede hizmette semere verdiği ve hizmette bir rükün haline geldiğini görüyoruz.

Saffı evvel ağabeylerde temayüz eden en önemli özelliklerden biri de Risale-i Nur’u kendi telifleri gibi bilip, O’nun intişarına ve yayılmasına çalışmalarıdır. Bu meselede ömür boyu, yorulmak bilmez gayretlerinin ve gevşemez ciddiyetlerinin olduğunu görüyoruz.

Çok ağır ve ezici, bunaltıcı ve yorucu, caydırıcı ve bıktırıp usandırıcı şartlara rağmen hizmette gevşeklik göstermeden, ülfet ve bıkkınlığa düşmeden, “yoruldum” deyip kaçmadan, tembellik etmeden hizmetlere sebatla devam etmeleri onların en önemli vasıflarıdır.

Kendi imanını kuvvetlendirmek ve kurtarmak, sair insanların imanını kuvvetlendirmek ve kurtarmaktaki hassasiyet ve ciddiyetleri her türlü menfi şartlara rağmen asla sarsılmamıştır.

Bugün ben bir Nur talebesiyim diyenin:
Nurları okuma ve anlama ve âlemine yerleştirmede ve o hakikatleri yaşamadaki gayreti ne derecededir?
Münasebet kurduğu insanlara imkan ve fırsatların elverdiği ölçüde Kur’an hakikatlerini aktarma da ki heyecanı nedir?
Hizmet-i Kur’aniyenin telaşesini ne kadar çekiyor?
Yani hizmet etmede ve hizmetin problemlerinde ne kadar samimi ve içten davranıyor ve ne kadar ilgi ve alaka gösteriyor?
Kendisi ve ailevi sıkıntılarında gösterdiği telaşı ve heyecanı gösterebiliyor mu?
Hizmetin dertlerini kendine dert edinmekte ve çareyi aramaktaki gayret ve fedakârlığının ölçüsü nedir?
Kıyısından köşesinden hizmetlerle ilgilenmek, insanı ciddi dava adamı eder mi?
Haftada birkaç akşam derslere gidip çay içerek yorgunluğunu gidermekle bu iş olmuş olur mu?
Nurları ülfet içinde kendini tatmin etmek kabilinden bir iki sahife, ya da takvim arkasındaki birkaç paragrafı okumakla görevi bitmiş olur mu?

Akşam dersleri haricinde dershaneye hiç uğramayarak, kim var kim yok kimler kalıyor ne yiyor ne içiyorlar, oradakilerin hal hatırını sormayarak, meseleleri ve problemleriyle hiç ilgilenmeyerek…

Dairede, iş yerinde, çarşıda pazarda birkaç arkadaşa, kardeşe rastlayıp beş on dakika hasbihal edip eve dönüp akşam yüksek izlenimlerini ve laf salatalarını dedikoduya dökerek…

Günde bir defa olsun ailesi ve çocuklarıyla cemaatle namaz kılıp bir defa olsun ders yapmaya muvaffak olmayarak…

Saat başı veya her akşam haberlerini ısrarla tüm teferruatına kadar dinlemek, ondan sonra siyasette atıp tutmak siyasiyunlara yol göstermekle ruhunu bu meselelerle geveze etmekle…

Evde, çarşıda pazarda hiç ölmeyecekmiş gibi hep dünyevi işleri nazara alıp nazara vermek evin ve ev halkının ihtiyaçlarında fantezi aramakla…

Bir iktisat profesörü gibi ekonomik sıkıntılardan bahsederek emek ve sermayeyi şöyle mi böyle mi yönlendirme hususunda ahkâm keserek ona buna akıl vererek…

İlgisi olsun olmasın değişik konularda ahkâm keserek millete laf yetiştirerek feylesofane mantık cümleleri kurarak…

Hizmette önemli bir yerde bulunduğu halde en önemli yer ve zamanlarda istirahat döşeğinde kalarak derslere gereken alakayı göstermeyerek, istişarelere lütfen katılmakla…

Derslere iş olsun kabilinden en geç gidip en erken kalkarak, cemaatle hasbihal etmeyerek hal hatır sormayarak kimsenin derdiyle dertlenmeyerek.

Hizmet arkadaşlarıyla sohbetlerinde hep yemeklerden içmeklerden fantezilerden bahsederek…

Her namazdan sonra bitmeyen işlerin bahanesiyle tesbihatları hep yarım yamalak yaparak…

İşi kotarmış olur muyuz?

Namazlardan sonra birer sahife Risale okursak ömür boyu külliyatı kaç sefer devrederiz hiç düşündünüz mü?

Evden çıkarken cebimize veya çantamıza küçük bir Risale koymayı ve “bugün rast geleceğim insanlardan bir-ikisine Nurlarla ilgili bir iki şey anlatıp, iman hakikatlerini nazara vereceğim” diyor muyuz?
Çantamızda, cebimizde, işyerimizde, arabamızda, masamızın gözünde bir iki küçük kitap bulunduruyor muyuz? “Yeni tanıştığım birisine kitap hediye edeyim ona nurları tanıtayım” diye bunu gaye ediniyor muyuz?

Ciddiyette abilere arkadaş olabilmek ve Üstadın “ciddi kardeşlerim” hitabına mazhar olmak için “Onuncu Lem’ada ki şefkat tokatlarını hatırlayalım” derim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum