Hasan TANRIVERDİ
Çocuktan önce anne-babanın mı eğitilmesi gerekiyor?
Her zaman düşünmüşümdür. Önce çocuğu mu, yoksa anne-babayı mı eğitmek gerekiyor? Kitapçılara gidin, gelen ziyaretçileri izleyin, kitap almaya gelen ailelerin, hep çocuklar için, daha doğrusu onları oyalamak için bir takım kitapçıkları veya oyuncakları satın aldıklarını göreceksiniz. İnsanoğlu bir de kendi eksiğini görebilse sorunlarını çözebilmede çok önemli mesafeler kaydedebilecektir.
Bir anne ve babanın dünyaya gelmelerine vesile olduğu çocuklarına karşı en önemli görevi, onlara iyi bir model olmalarıdır. Çünkü çocukların öncelikle örnek olarak ailesini aldığını unutmayalım. Dolayısıyla çocuklarımız için model olduğumuza göre onların karşılarında imtihan oluyormuş gibi, davranış dilimize ve konuşmalarımıza dikkat etmemiz gerekir.
Uzmanlar ve eğitimciler, ebeveynlerin çocuklarına ayna olduklarını söylüyorlar. Eğitimciler okullardaki öğrencilerini belli bir süre izlediklerinde, onların aileleri hakkında önemli bulguları ve ipuçları yakalayabiliyorlar.
Bediüzzaman Hazretleri bakın ne kadar güzel söylemiş. “Çocuğun birinci öğretmeni annesidir.” İnsanın annesinden alacağı olumlu derslerin hayat boyu ona bir pusula gibi yol göstereceğini ve önünü aydınlatacağını bilmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Yüce yaratıcının kâinatın en mükemmel varlığı olarak yarattığı insanoğlu, yaratılış gayesine uygun hareket ettiği sürece her haliyle güzeldir. Böyle bir varlığın yavrusu ise güzeller güzelidir. Onlar bize Hâlık-ı Zülcelâl’in mübarek bir hediyesi olmakla birlikte, aynı zamanda en mükemmel hediyesidir de. Hediyenin güzelliği o hediyeyi verenin güzelliğindendir. Veren güzel ise hediyesi de mutlak güzeldir.
Mal, mülk, çocuk bizlere Allah’ın emanetleridir. Yüce yaratıcı, çocuğumuzu bize doğumu ile birlikte bir beyaz kâğıt sayfası gibi tertemiz armağan eder. Onu bizimle beraber medya, çevre ve okul şekillendirir. Çocuk sorumluluk çağına geldiğinde aileden aldığı temel bilgilere dayalı olarak hayatını yönlendirir. Anne ve babanın gölgesi hiçbir zaman üzerinden gitmez. Hele anne şefkati, onun ömür boyu adeta koruyucu meleği gibidir. O mübarek varlığın dualarını alabilirse her işte Allah ona önündeki engellerin kaldırılmasında yardımcı olur.
Bizim kültürümüze ve inanç sistemimize göre çocuk kaç yaşına gelirse gelsin, aile desteğini arkasında hissetmek ister. Atalarımız boşuna: “ Bir evlât pir olsa da anaya muhtaç imiş” dememişler.
Anne- baba aynı zamanda sabırlı birer öğretmendirler, onlar hayat boyu öğretmeye devam ederler. Çocuk dış dünyaya açıldığında ise evde öğrendiklerine paralel olarak buradaki kurallara da uyum sağlar. Örneğin, yere tükürmenin doğru bir davranış olmadığını, gürültü yapmanın başkalarının hakkını ihlâl etmek, haklarına zarar vermek olduğunu öğrenir ve böylece topluma uyum sağlar.
Çocukların gerçek huzuru bulduğu tek yerin aile ortamı olduğu gibi, onu isyan ettiren yerlerin başında da yine aile ortamı gelir. Onun için, çatlamış toprakların suya ihtiyacı derecesinde çocukların da sevgiye ve huzura ihtiyacı vardır. Aile sevgisiyle tatmin olan bir çocuk kendini daha özgür hisseder. Çocuklarımızla evlerimizdeki çiçeklerden daha çok ilgilenmemiz gerektiğinin idraki içinde olmalıyız. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklarımız sevgiye doyamazlarsa bu eksiklik ileriki yıllarda çeşitli davranış bozuklukları olarak kendilerinde ortaya çıkar. Hayat boyu bu ekliğin izleri sürer gider. Çocuk şahsında nükseden dengesizliklerle boğuşmak zorunda kalır.
İşte anne ve babanın en önemli görevi, Allah’ın kendilerine emanet ettiği bu güzel yavruyu sağlıklı bir şekilde büyütüp, olması gerektiği gibi terbiye edip hayata hazırlamalarıdır. Çünkü hayat zordur, uzun soluklu bir mücadele ister. Çocuklar ancak aileden, okuldan ve çevreden aldığı destekle bu mücadeleyi omuzlayabilirler.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.