Dallarda dolaşmak

Yirmi Dördüncü Söz’de dönüyorum nicedir, dallarında geziniyor, marifetullah, muhabbetullah içre hikmet meyveler devşirmeye çalışıyorum… Ağacın yüksek dallarına çıkamasam, meyvelerini yiyemesem de uzaktan da olsa kokusunu almaya çalışıyorum, kendimce kendi kabımca…

Yerin kederlerinde uzakta “Zühre”, “Katre”, “Reşha” dalında çokça oturdum, çokça düşündüm, idrak sınırlarıma yaklaştım, yaklaştıkça genişleyen ve derinleşen yüksek hikmet sırlarını gördüm, döndüm, bir daha gittim bir daha döndüm… Gonca gibi açıldıkça yeni goncalar çıktı içinden, içim ferahladı, anım nurlandı, sevinç şevkler hissettim, durmadılar hep bende veya “ben” onlardan uzaklaştım… Akan zaman, değişen düşünceler, başkalaşan duygular, şuuru ve şuur altını çalkandırıyor, hep bir karar durmuyor, tutunabildiklerimiz ve tutabildiklerimizle yetiniyor, başka bir dala atlıyoruz…

Yaprak yaprak, harf harf yeni anlamlar peşinde koşturmak günlük koşuşturmalardan çok daha önemli, çok daha şevkli ve zevkli… Ne de olsa yerliyiz, çekimini ve cazibesini bırakmıyor üzerimizden, ondan uzaklaştıkça hiffet ve letafet kazanıyor, semai ışıklarla geziniyoruz kâinat katmanlarında, tekrar yere dönüyoruz… Gidip gelmelerle dönüyor ömrümüz, ölüme kadar da sürecek bu döngü…

İhtiyaç hisseder okumak, okumaların en tesirlisi, bunun yolu da ihtiyaçlarının farkında olmak; şuuru kapatan, düşünceleri dumura uğratan malaniyat ve fantezilerden temizlemek, algı kabiliyetini güçlendirmek…

Seçimdi, geçimdi bunlar hayatın terk edemediğimiz gerçekleri, ama hayatın ana umdesi değil, gelir geçer, değişip giden işleri, bugün böyle yarın öyle; asıl olan kalbini itminanla doyurmak, zihnini kabullenmişlikte karar kılmak…

Çok saatler, çok sayfalar okumasam da seher vakitlerde, ruh serinliğinde okumağa çalıştım 24. Söz’ü, kelimelerin şiddetinden, mananın ulviliğinden, hikmetin enginliğinden yüzümde, yüreğimde tebessüm gülleri açtı, acıktığımı fark ettim, özü aradığım az okumalarda…

Şimdi yolculuk 29. Söz’e, ihtiyaç oraya yönlendiriyor, o bitince bilmiyorum hangi söz, hangi lem’a, hangi şua, hangi lahikanın kapısını çalarım, belki onlar çağırır, belki ben giderim, Kur’an, kâinat, cevşen, celcelutiye okumalarımla beraber…

Risale-i Nur’u kaynaklarıyla beraber okumak, okuduğunu hayata aktarmak, yaşanılır model kılmak; asıl ihtiyaç, asıl gündem, asıl hakikat bu, diğerleri gelip, geçen teferruat. 

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.