Okulların açılmasına az bir süre kaldı. Çocuklarımızı yeni bir müfredatla eğitimlerine başlayacaklar. “Önceki müfredatlardan farklı olarak yenilenen müfredatlarda değerler ve değer eğitimi müfredatların odağını oluşturmaktadır. Öğrencilere aktarılması hedeflenen millî, manevi ve evrensel değerler 10 ana başlık altında toplanmıştır.”

Yenilenen müfredatta öğrencilere aktarılması hedeflenen kök değerler; “adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik” olarak belirlenmiştir. Bütün programlar için belirlenen kök değer çerçevesinde/listesinde vatanseverlik ve dürüstlük değerleri benimsenerek ön plana çıkarılmıştır. Müfredatla ilgili bu ve diğer bilgiler açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Yeni müfredatta değerler eğitiminin öne çıkarılması ve tüm müfredata yayılması başlangıç olarak çok yerinde bir adım. Teoride bir sıkıntı görünmüyor. Ama iş uygulama safhasına gelince işler değişiyor. Örneğin müfredatta öne çıkarılan dürüstlük değeri çocuklara nasıl kavratılacak, öğretilecek, davranış haline getirilecek?

Yeni müfredatta dürüstlük için geliştirilecek tutum ve davranışlar “açık ve anlaşılır olma, doğru sözlü olma, düzgün ve istikrarlı olma, güvenilir olma, sözünde durma…” şeklinde ele alınmış. Burada örneğin “güvenilir olma” davranışını ele alalım. Bu davranışın en güzel karşılığı Peygamber Efendimiz’dir (s.a.v) Bu O’nun hayatıyla en güzel şekilde anlatılabilir. Doğru sözlü olma anlamını O’nun hayatında bulur. Onun için Peygamberimizi, onun sözlerini günlük hayatımıza taşımalıyız. Çocuğa yalan ile doğru arasında derin bir uçurumun olduğunu öğretmeliyiz/göstermeliyiz.

Çocuk “dürüst ol!” demekle dürüst olmaz. Veya hamasi bir-iki nutukla, içi boş dürüstlükle ilgili vecize ile (Çoğu sözler genelde yabancılardan alınıyor ve de çocuğun dünyasından uzak duruyor) bu değer verilemez. Eğer gerçekten dürüstlük değerini vermek istiyorsak çocuk, yalanın günah doğrunun ise sevap olduğunu bilecek. Aradaki ayrımı kesin olarak yapacak. İki kavramın arasındaki uçurumu kendi dünyasında kendisi oluşturacak.

Çocuklarımıza dürüstlüğü öğreteceksek asıl kaynağından öğretmeliyiz. Bu eğitim sisteminde bu ne kadar yapılır bilemiyorum. Veya bunu kimin ne kadar dert ettiğini de bilemiyorum. Ama bunun farkında olanların sayısının bir eğitimci olarak çok az sayıda olduğunu düşünüyorum. Dürüst, ahlaklı, güvenilir bir nesil istiyorsak ve müfredat da bunu sağlayacağını söylüyorsa elimizdeki bu fırsatı değerlendirelim. Okullarda sadece bu dürüstlük değeri tam anlamıyla verilse bile eğitim olarak yeter. İnanın diğer öğrettiklerimizi çocuklarımız kendileri de öğrenirler.