Habip ARTAN
Eğitim modelimiz nasıl olmalı?
1972 yılından beri öğrenciyim, ilkokul, ortaokul, lise, lisans, yüksek lisans, ve doktora.. Milli Eğitim Bakanlığı, özel eğitim kurumlarında 5 yıl bilgisayar öğretmenliği ve yöneticilik yaptım, 25 yıldır Üniversitede eğitimciyim, 30 yıllık bir eğitimcilik hayatı 46 yıldır devam eden öğrencilik süreci…
Eğitim modeli olarak teklifim
1+4+4+4=13 sistemi oturmuş durumda, bunda bir sorun yok. Eskiden 5+3+3=11 yıldı, öğrenci on sekiz yaşında mezun olurken şimdi yine on sekiz yaşında liseden mezun oluyor. Değişen bir şey yoktur, o günden bu güne sadece okul öncesi eğitim zorunlu hale gelmiş oldu, bu arada lise eğitimi 4 yıla çıkmış oldu. Şimdiki sistemde aksaklıklar öğrencinin genellikle kabiliyetlerine göre sınıflandırılma yapılmadan rastgele bir yere kendi isteği veya velisinin isteği doğrultusunda yerleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu ise mesleki noktada amacı ve gayesi tam belirli olmayan nesillerin yetişmesine alt yapı hazırlamaktadır.
Önerdiğim modelde amaç; fıtrata, mizaca ve kabiliyetlere ve yeteneklere uygun öğrenci yetiştirmek ve buna bağlı olarak kendi kimliği ve mizacı ile uygun, mesleğinde mahir, bilim adamı, iş adamı yetiştirmektir, diğer bir deyişle mizaca uygun eğitim sürecinden geçerek, fıtrata uygun meslek sahiplerini inşa etmektir.
İlkokula başladığımdan bu yana eğitim sistemi ve modelimiz orta, lise seviyesinde sürekli değişti (klasik, modern, vs.); aşağı yukarı 1981’den beri ÖSS sınavları var, ardından liselere geçiş sınavları çıktı, şimdi neredeyse ortaokul sınavları bile çıkacak, sadece iki saatlik sınav ile bir öğrenciyi ölçmek ve değerlendirmek doğru olmaz kanaatindeyim. Şimdiki sistemde iki saatinizi iyi değerlendirdiyseniz köşeyi dönüyorsunuz, her ne kadar yöneticilerimiz bu sınavların varlığından şikâyet etseler bile maalesef ortadan kaldırılması bu sistem yapısı içerisinde mümkün gözükmemekte ve mümkün olmadığı da en yakın zamanda açıkça görülerek, buna bağlı olarak da geri adım atmak zorunda kalınmıştır.
Günümüzde hemen hemen bir çok veli ve öğrenci aynı noktadan hırs ve tama’ ile meselenin maddi boyutuna bakar oldu, bu anlamda, bir çok öğrenci hiç alakası olmayan herhangi bir alanda eğitimini tamamlayabiliyor, böylece; örneğin; işin ehli olmayan ezberci doktor, hemşire, öğretmen, mühendis vb. meslek sahiplerini görmüş olabiliyoruz, bu nedenle belki, bir doktor mesleki hayatı boyunca onlarca insanın ölümüne istemeyerek te olsa sebep olabilirken, bir çok kimse bu hasta neden öldü diye sebebini sorgulamıyor, bu tür ölümlerde, inancımız gereği kaderi tenkit edemediğimiz için bir şekilde kadere rıza gösterip sonuca razı oluyoruz, doktor da yoluna bu şekilde devam edebiliyor, buna karşın, bir mühendis veya bir mimar hatalı bir yol ya da bir bina yapsa, bu nedenle birkaç kişi hayatını kaybetse, ne düşünürüz acaba ? dünyayı başına yıkarız adamın. Buradan da anlaşılıyor ki her alanda bize işinin ehli, mahir, mesleğini iyi bilen, işini seven, sanatkâr insan gerekmektedir.
Şimdiki sistemde herhangi bir alanda yetişen herhangi bir insanımız acaba yüzde elli işinin ehli midir, mezun olduğu bölümün ustası mıdır? Buna büyük bir “HAYIR” cevabını veririm. Atalarımız “ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek te üstüne ver” derler, durum böyle iken, ülke olarak bizim geleceğimiz olan çocuklarımızı ağır, aksak, her tarafı yamalı şimdiki model ile yetiştirmemizin yanlış olacağı kanaatindeyim. Bu şekilde şimdiki sistemde her durumda mecburen sınav sistemini çalıştırmak ve işletmek gerekecektir.
Doğru olan model nedir acaba? Kişiye göre kumaşı ölçüp, biçip, kesmek ve dikmektir, bil-akis dikili elbiseyi kişiye göre kesip uzatıp, dikersek üzerine uymayacağı kesindir.
ÖNERİLERİM
1) Okul öncesi eğitim :
Bu haliyle devam edebilir, 6 yaşından daha küçükler başlatılmamalı, veliler tarafından kreş gözü ile bakılmamalıdır.
2) İlkokul 1,2,3,4 sınıflar :
-Okuma ve yazma
-Matematik ve sayı kavramları,
-Fen ve doğa bilimleri,
-Sosyal bilgiler, coğrafya,
-El sanatları ve beceri, resim, beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar,
-Yabancı dil (konuşabilecek seviyeye getirme),
-Din ve ahlak bilgisi (4. sınıf),
-Kişisel gelişim düzeyini takip etme.
3) Ortaokullar 5,6,7,8 sınıflar :
-Matematik, cebir, trigonometri
-Sosyal bilgiler, coğrafya, tarih,
-El sanatları ve beceri, resim, beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar,
-Din ve ahlak bilgisi,
-Kur’an-ı Kerim okuma dersi,
-Seçmeli Arapça dersi,
-Peygamberler tarihi ve Peygamberimizin (sav) hayatı
-Yabancı dil (ingilizce konuşabilecek ve yazabilecek seviyeye getirme),
-Fen bilgisi (laboratuvar destekli),
-Türk dili ve kompozisyon.
Bütün orta okullar aynı süre ve aynı müfredata sahip olmalı. Her okul bir bakıma, insanımızın arzuladığı şekilde imam hatip okullarında yetişen gençlerimiz gibi din ve fazilet eğitimi ile fen eğitimini birlikte almış olacaklardır.
4) Ortaokul mezunlarını yönlendirme :
Mezun olacak her öğrencinin ders notları ve kişisel gelişim karnesi bellidir. 13-14 yaşında ortaokul mezunu bir çocuğun aşağı yukarı sayısal veya sosyal zekâya sahip olup olmadığı ortaya çıkar, böylece öğrenciyi genel olarak iki kısma ayırmış oluruz.
5) Ortaokul mezunlarının karakterlerine göre lise türleri :
a. İmam Hatip Liseleri
b. Sağlık Liseleri
c. Fen ve Tabii Bilimler liseleri
d. Sosyal Bilimler lisesi
e. Endüstri ve Meslek liseleri
f. Özel Yetenek liseleri
g. Askeri ve Güvenlik liseleri
h. Öğretmen liseleri
ı. Yabancı Dil liseleri
i. Açık öğretim liseleri
j. Çıraklık ve Ustalık Eğitim Merkezleri
k. Halk Eğitim Merkezleri
Yukarıda adı geçen her tür lisenin seçmeli olarak kız ve erkek bölümleri olmalıdır. Öğrencilerimizin ve velilerimizin arzu ve istikametinde ortaokul öğrencilerinin önlerine konulacak saydığımız 12 lise türü her birinin durumuna göre değişik liselere yönlendirilmelidir. Zorunlu eğitim orta son sınıfa kadar olmalıdır.
6) Liselere yerleşim kriterleri (SINAVSIZ) :
- Sosyal zekâ tipi, matematik zekâ tipleri kendi alanına zorunlu yönlendirilmeli.
- Yabancı dil becerisi olanlar yabancı dil liselerine yönlendirilmeli.
- Mesleki tercihi ve mesleki yatkınlığı ve yeterliliği olanlar mesleki liselere yönlendirilmelidir.
- Ortaokul eğitimi boyunca 4 yıllık yabancı dil bilgisi, matematik, fen, Türkçe dil bilgisi, sosyal notu ve genel yetenek notlarına göre öğrenciler tercihlerine zorunlu olarak yönlendirilmelidir
- İlgili karnede ilgili dersin 4 yıllık tüm notların ortalamasının bir katsayı ile çarpılması ile orta öğretim başarı puanı elde edilmelidir.
- Gelecekte, üniversitede din ve ilahiyat konusunda eğitimini tamamlamak isteyenler imam hatip liselerine yönlendirilmeli.
- Orta öğretim başarı puanlarında fen ve matematik ağırlıklı olanlar sağlık, fen vb. liselere yönlendirilmelidir.
-Özel yeteneğe (resim, müzik, beden eğitimi) sahip olanlar özel yetenek ile ilgili liselere yönlendirilmelidir.
7) Lise mezunlarının üniversitelere yerleştirme kriterleri
Yukarıda belirtilen 12 lise türünden başarı ile mezun olanlar kendi alanlarını tercih ederken ek olarak 100 branş taban puan ilavesi yapılmalıdır. Diğer alanlar birbirini çapraz olarak sınırlı sayıda tercih edebilirler (en fazla 3 tercih gibi.), diğer alanları tercih edenlere ek puan verilmemelidir.
Lise başarı puanları matematik, sosyal, dil, beceri gibi alanların toplam 4 yıllık ortalamaları bir katsayı ile çarpılarak toplam puana ilave edilmelidir.
Üniversiteye yerleştirmeler; sınavlı ve sınavsız olmak üzere iki şekilde olmalıdır.
a. Sınav ile öğrenci alan üniversiteler/ Fakülteler/bölümler :
Tıp, Diş Hekimliği, ve popüler bir takım mühendislik dalları sınavla öğrenci alan üniversite listesine alınır, isteyen veya kalemine güvenen, notuna ve branş lisesine güvenen her lise mezunu gencimiz bu sınava girebilir. Örneğin sağlık lisesi mezunu bir öğrenci Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Sağlık YO gibi yerleri tercih ederse 100 taban branş puanı verilmelidir, alanı dışında tercih yapanlara ek branş puanı verilmemelidir.
b. Sınavsız öğrenci alan üniversiteler/Fakülteler/bölümler
Lise öğrenim başarı puanı +100 branş taban puanı ilave edilerek elde edilecek puan ile öğrencimiz dilediği, kendine en uygun, her bir lise türünü karşılayan üniversite/fakülte/bölüm türlerini buradan tercih ederek rahatlıkla yerleşebilecektir.
8) YÖK’ün MEB’e devredilmesi
YÖK’ün Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi gerekir, bu şekilde eğitimde iki başlılık sona ermiş olması sağlanacaktır.
9) İmam Hatip okullarımız :
Kanaatime, uzun yıllar tecrübelerime ve izlenimlerime göre; birçok velimizin, öğrencisini imam hatip okullarına göndermesinin en önemli nedenlerinden birisi; din eğitimi ve karma eğitim uygulaması olsa gerek. Ülkemizde hemen hemen her velimiz bilindiği üzere; çocuğunun dindar, ahlâklı ve faziletli olmasını ve bu istikamette yetişmesini ister, bu nedenle çocuğunu ortaokul ya da lisede imam hatip okullarına göndermek arzusunda olur, haliyle İmam Hatip okullarına giden çocuklarımız çoğu zaman bu okullarımızdaki uygulanan müfredatın altından kalkamayabiliyor, diğer bir yandan müfredat gereği bu okullarımızda fen, matematik ve dil eğitimi geri planda kalabiliyor, bu okullara genellikle velilerinin isteği doğrultusunda gönderilen öğrencilerimizin bir çoğu üniversite sınavlarında ilahiyat ve benzeri bölümler hariç diğer alanlarda zorlandıkları bir gerçek; tam tamına matematik, fen, yabancı dil eğitimi buralarda ağırlıklı verilmediğinden olsa gerek, müfredat gereği ister istemez din eğitimi daha ağırlıklı olmaktadır.
Diğer okullarda da İmam Hatip okullarında olduğu gibi velilerimizin arzu ettiği şekilde fen bilimleri ile beraber din eğitimi dengeli bir şekilde de verilse velimiz çocuğunu neden bir mesleki liseye veya sağlık lisesine veya bir fen lisesine göndermesin, arz ve talep ilişkisine benzer bir şekilde, farklı taleplere bizimde eğitimci olarak göre farklı arzımız olmalıdır din, ahlâk ve fazilet eğitimini yeterince alamayacak vatandaş ne yapar? Mecburen çocuğunu din ve fazilet eğitimi ağırlıklı olan İmam Hatip okullarına gönderir.
Son zamanlarda imam hatip okullarının velilerimiz tarafından tercih edilmesinin nedenlerinden birkaçı; din eğitimi arayışı, haksız yere uygulanan katsayı sorununun düzeltilmiş olması, kız-erkek bölümlerinin seçmeli oluşudur. Diğer okullarımızda da vatandaşlarımızın bu istekleri karşılandığında haliyle İmam Hatip okullarını gerçekten din ve ilahiyat sahasında yetişecek olan gençlerimiz tercih edecektir ve sonuçta tüm liselerimiz İmam Hatip liseleri gibi insanların ihtiyacı olan din eğitimini de dengeli bir şekilde yerine getiren bir okul haline gelmiş olacaktır ve böylece dileyen herkes İmam Hatipliler gibi yetişme şansına sahip olacaktır kanaatindeyim.
Sonuç olarak
Gençlerimiz bu şekilde fıtrat ve kabiliyetlerine göre yönlendirilecek bir eğitim modeli sayesinde;
a) Ortaokul son sınıfta olan lise giriş sınavları tamamen ortadan kalkabilir.
b) Üniversiteye giriş sınavları tamamen ortadan kalmasa bile yüzde 30 seviyelerine düşer.
c) Her yıl 2-3 milyon gencimiz kendisini sınav maratonundan bir nebze olsun kurtulur
d) Öğrencilerimiz ve gençliğimiz muhtemel olan tükenmişlik sendromuna kapılmamış olur.
e) Her öğrenci kendi kabiliyetine göre bir liseye girmiş olur.
f) Her bir öğrenci kendi mizaç ve fıtratına uygun olan bir eğitim dalını ve mesleği seçmiş olur.
g) Yanlış tercih meselesi ortadan kalkmış olur.
h) “Aç gözlü, her şeye saldıran” maddeci anlayış ile tercih yapma işi ortadan kalkar,
i) “Pardon meslek seçimi” ortadan kalkar,
j) Merdiven altı kurs merkezileri sona erer, eğitim ayak altından kurtulmuş olur.
Böylece; sonuçta; kişinin fıtrat, mizaç ve karakterine uygun tercihler, uygun eğitimi; uygun eğitim ise başarıyı getirmiş olur.
Tüm okullarımızda, her gencimize, 12-13 yıllık eğitim süreçleri boyunca aklın nuru olan fünun-u medeniye ile vicdanın ziyası olan ulûm-u diniyeyi bir arada vermeyi başarabilirsek mükemmel, donanımlı bir insan profilini de ortaya çıkarmış oluruz. Bu temenni ve duygularla sizleri Allah’a emanet ediyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.