Ergenekona müdahale ülkeyi tıkar
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, HSYK’nın Ergenekon davası savcı ve hakimlerini değiştirme girişimini RisaleHaber’e değerlendirdi
Cemil Yüzer'in röportajı - RisaleHaber
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, HSYK’nın son günlerde tartışmalara sebebiyet veren Ergenekon davası savcı ve hakimlerini değiştirme girişimini RisaleHaber’e değerlendirdi.
HSYK’nın birkaç gündür Türkiye’nin gündemini kilitleyen, Ergenekon savcılarına yönelik girişimleri var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce yargıya müdahale var. Yargıya müdahale deyince ilk olarak akla hemen siyasilerden veya yargının dışından bir müdahale gelebilir ama zaman zaman Türkiye’de, yargıya yargının kendisinden müdahale geliyor. Bu konunun da yargıya müdahale şeklinde değerlendirilmesi gerekir. Hakim ve savcılar üst kurulu, sundukları bu son teklifle, Ergenekon davasının hakimlerini ve savcılarını değiştirmeye ilişkin çalışması; bu davaya müdahale etme durumuna gelmiştir. Bu açıkça yargıya müdahaledir. Anayasayla güvence altına alınan hakim bağımsızlığı ve teminatı ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bugüne kadar uygulamada, hakim ve savcıların, kendi talebi dışında eğer bir disiplin cezası veya göreviyle ilişkin bir sorun yoksa; tayinli atama ve yer değişikliği yapılmamıştır. Bu davada Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun girişimiyle ilk defa böyle bir şey gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Anayasa’nın hakim teminatıyla ilgili maddesinde, hakim ve savcıların işten el çektirilemeyeceği, yaş sınırını doldurmadan emekliye sevkedilemeyeceği açıkça teminat altına alınmıştır. Umarız bu yapılan hukuka aykırı atama çabasından geri dönülür.
HSYK’nın kararıyla Ergenekon savcıları görevden alınırsa ne olur?
Bunun olumsuz sonuçları çıkar diye endişe ediyoruz. Türkiye’nin bugün bütün karanlık noktalarını aydınlatacak, Türkiye’nin en önemli davası akim kalır, böylece ülkede bir takım karanlık faaliyetler, faili meçhul cinayetler devam etmeye başlar. Bugün Ergenekon davası, Türkiye’nin önünü açacak, ülkedeki yasadışı, demokrasi dışı tüm engelleri kaldıracak mahiyettedir. Biz inanıyoruz ki Ergenekon davası sağlıklı bir şekilde sonuçlanırsa, Türkiye’deki PKK sorunu dahi çözülecektir. Çünkü PKK’nın bile Ergenekonla bir ilgisi ve bağlantısı vardır. O nedenle bu dava çok önemlidir. HSYK’nın bu hareketi, bu davayı bitirmeye yöneliktir. Bu nedenle Ergenekon davasına müdahale, sadece yargıya müdahale olarak kalmaz, Türkiye’nin önünü tıkayan bir süreci başlatır.
Eğer ki Ergenekon savcıları görevden alınırsa, yerlerine atanan savcıları yine HSYK mı atıyor?
Tabii ki. Atamayı onlar yapacağı için yerine atanacak savcılar için de endişe duyulmaktadır.
Bu konuda Adalet Bakanlığı’nın bir yetkisi yok mu?
Adalet Bakanı ve Müsteşarı HSYK üyesidir. Kurulun sekreterya görevi bakan ve müsteşara aittir. Dolayısıyla kurulun toplanabilmesi de onlara bağlıdır. Şuanda tıkanıklığın sebebi, zoraki müdahale sebebiyledir. Kurul şuan toplanamaz ve karar alamaz hale gelmiştir. Israrcı olmaları halinde, büyük ihtimalle kurul toplanıp bu kararnameyi çıkaramayacaktır.
Son olarak, askere sivil yargının açılmasıyla ilgili yargıyı CHP Anayasa Mahkemesine götürdü. Bundan sonraki süreç nasıl olur sizce?
Tabi Anayasa Mahkemesi konuyu inceleyecektir ama her şeyden önce konunun spesifik/dar anlamda bakmak yerine, Türkiye’nin demokratikleşmesiyle ilgili konuya bakmak lazım. Tüm bilim çevreleri bunun demokratik bir gelişme olduğunu, Türkiye’nin demokrasisi bakımından önemli bir gelişme olduğu söylemektedir. Anayasa’nın 145. maddesine atıfta bulunanlar da yani Anayasaya aykırı olduğunu söyleyenler dahi bunun demokratikleşme yolunda bir adım olduğunu düşünüyorlar. Anayasanın temel ilkelerinden biri de ‘Türkiye demokratik bir ülkedir’ maddesidir. Dolayısıyla, demokratikleşme yolunda atılmış bir adımın Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmek çok yanlış olur. Ancak şu söylenebilir, Anayasa’nın 145. maddesi belki Türkiye’nin demokratikleşmesine uygun olmayabilir. Burada yapılan değişikliğin, Anayasaya aykırı bulunup iptal ettirilmesi yerine, Anayasanın temel ilkelerine aykırı olan 145. maddenin değiştirilmesi yoluna gidilmesi gerekir.