Dursun SİVRİ
'Fiskaya' hatırası
Diyarbakır’da Fiskaya ismini bir iş seyahatimiz sırasında değerli dostum Dr. İsmail Yıldız’ın misafiri olarak Dicle Üniversitesi kampüsüne giderken duydum. Diyarbakır şehir merkezinden Dicle Nehrinin üzerinden geçilerek Dicle Üniversitesi kampüsüne gidiliyor. Fiskaya bir semtin adı. Herkes biliyor. Ancak o kelimenin Risale-i Nur hareketi, iman ve Kur’an hizmetinin tarihindeki yeri başka. Fiskaya ilk anda üzerimde bir anlam ifade eden çağrışım yapmadı. Ancak zihnimin bir köşesinde hafıza kayıtlarına girdi.
Daha sonra İhsan Atasoy’un “Nurun kahramanları“ serisinden “Mehmet Kayalar”ın hayat ve hatıratı kitabını okuyunca Fiskaya’yı çok merak ettim. Bu arada birkaç Diyarbakır seyahatimiz oldu ama Fiskaya’nın geçmişi ile ilgili araştırma ve yerinde görme fırsatı olmadı.
Sonunda İsmail Yıldız Bey’e ”Fiskaya mevkiindeki Mehmet Kayalar’ın dershanesi varmış. Beni oraya götürür müsünüz?” dedim. “Hay hay gidelim” dediler. İhsan Atasoy’dan mezkur yerle şimdi kimin ilgilendiğine dair isim adres telefon bilgilerini almıştım. Diyarbakır’ın yerlisi olan İsmail Bey Fiskaya mevkiindeki dersaneyi daha önce hiç görmemiş ve ilk defa görmüş olduğunu bilgi notu olarak belirteyim. Her kim olursa olsun Diyarbakır da yaşayan her nur talebesi Fiskaya’nın ne anlama geldiğini bilmeliydi. Bilmeyenler araştırsın öğrensin her geçen saniye sorumluluk dereceniz artıyor bilesiniz.
Fiskaya’dan 2 Ağustos 2012 tarihli yazımızda bahsetmiştim. İlgili bölümünü hatırlatarak değerlendirmeye devam edelim.
Diyarbakır’da Mehmet Kayalar ağabeyin evinde beş yüz kişiyi aşan kalabalıkta dersler yapılır. Çevre il ve ilçelerden ulema, şeyh, vatandaş her kesimden insanlar katılır. Toplumdaki korku bulutu kalkmaya başlar. Bu gidişat etkili derin mahfilleri rahatsız eder. Ev sahiplerini sıkıştırırlar. Kimse Kayalar’a kiraya ev vermez olur. Bu durum karşısında şehrin 6 km. dışında Dicle kenarında “Fiskaya” denilen bir mevkide (şimdi şehrin içinde kalmış) derslere katılan bir dosttan iki buçuk dönüm bir yer alınır. Oraya altı dershane, üstü Mehmet Kayalar’ın ağabeyin ikameti için bir bina inşa edilir. İnşaatı hizmet erkanı imece usulü kısa sürede tamamlar. Şehir dışında olduğu için yol, su, elektriği yoktur. Bu arada Kaylar Üstad Bediüzzaman’a her safha hakkında mektupla bilgi verir. Üstad Bediüzzaman ilgilenir elektrik su vb. işlerle. Eski dostlarından konaklarında misafir kaldığı Cemilpaşazadelerin oğullarından zamanın belediye başkan yardımcısı Felat Cemiloğlu’na bir mektup yazar. “Burası benim dersanemdir, yol, su elektriğini yaptırın” diye haber gönderir. Cemiloğlu Bediüzzaman’ın ricasına “Başım gözüm üstüne” diyerek derhal yerine getirir.
İşte o bahsi geçen yeri merak edip ilgili hizmet erkanlarından Halit Akboz’u telefonla aradım. Bir gün akşam saatlerinde çarşıda bir yerde buluştuk. Doğru Fiskaya’ya. Dicle kenarında yamaçta bir mahalle. Her taraf yapılanmış ev mahalle olmuş. Dershane binasının olduğu alan yeşil bir ada. Kocaman kocaman çam ağaçları arasında cennet mekan bir yer. İki katlı bir bina. Üst katta özel bir oda. Üstad Bediüzzaman Isparta’dan eşyalarını göndermiş geleceğim diye. Urfa’dan sonra Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıkmış. Urfa’da hakkın rahmetine kavuşmuş. İşte o özel oda halen duruyor. Üst katın diğer bölümleri Kayalar ağabey’in ikameti olarak kullandığı alan. Alt giriş katı bildiğimiz dershane düzeni. İlgilenenler var. Haftanın belirli günleri yine risale-i nur dersleri yapılıyor. Akşam kahraman nurculardan Halit Akboz ağabeyimizin imametinde kıldık.
Halit ağabeyimiz 1962 yılında tanışmış Risale-i Nurlar ve Mehmet Kayalar’la. Çocukluğunda medrese eğitimi alırken, medresede hocası ve şeyhi Mehmet Kayalar’ın önünde diz çöküp ders dinlediğini görünce “tamam ben aradığımı buldum” diye nur dairesine intisap etmiş. Kayalar ağabeyin vefatına kadar ve vefatından sonra eşine hizmet etmiş. Hem hizmeti hem hukuki varisidir.
Geçen zaman içinde şevke medar olabilecek hatıralarını paylaştı. İhsan Atasoy’un bahse konu Mehmet Kayalar kitabının tanıyanların dilinden kısmında Halit ağabeyimizin hatıraları da yer alıyor. Hemen hemen aynı hatıraları bizim için de paylaştı.
Sohbetimize akşam yemeğinde devam ettik. Her saniyesi çok kıymetli. Bana “sen şu an benim değil Kayalar ağabeyin misafirisin” diye haddimin fevkinde izzet- i kramda bulundu. İtiraf ediyim mahçup oldum. Uçağımızın hareketine de az kalmış. Bir taraftan yemek atıştırması bir taraftan can kulağımızla dinlemek tatlı bir heyecan havasını yaşıyoruz. Sözümüz bitmedi ama Ankara’dan Diyarbakır’a geliş uçağını kaçırmış 13 saat otobüse katlanmak zorunda kalmanın telaşıyla dönüşü de kaçırmamak için ucu ucuna yetişebildik.
Efendim söz nereden açılmıştı? Fiskaya’dan.
Fiskaya bir döneme şahitlik etmiş her santimetrekaresi değerli, önemli, anlamlı tarihi bir metafordur. Maddi ve manevi antika değere haizdir. Tarifi zor ama yaşanmış bir efsanenin adıdır Fiskaya.
Geçen de Diyarbakırlı Nur talebeleri ağabey ve kardeşlere bir mesaj vermeye çalışmıştım
Fiskaya yalnız, garip, kimsesiz, ilgisiz. Her şeye rağmen ilgilenenler var.
Ancak Risale-i Nur hareketinin tarihinde çok önemli bir dönemin yaşandığı bu yerlerin günümüzün çocuk, genç yaşlı umum nur talebelerince ne anlam taşıdığı hatırası tazelenmeli. Vallahi billahi hangi hizmet grubundan olursa olsun umum nurcular bu konuda vefasızlık ithamı fazlasıyla hak ediyor. İsterseniz beni ipe çeksinler bu sözümde ısrarlıyım.
Emirdağ Belediye Başkanı Cengiz Pala da aynı şeyi söylemişti. Emirdağ yalnız, garip ve ilgisiz kalmış demişti. Halbuki Üstad’ın nüfus kaydı Emirdağ’a yapılmış. 16 yılı Emirdağ’da geçmiş. Kahraman bir insan çıktı farz-ı kifaye kabilinden vazifesini en güzel şekilde yerine getirdi.
Şimdi sıra Fiskaya’da. Dolayısıyla Mehmet Kayalar konusunda bir şeylerin yapılmasında. Bakalım görelim Diyarbakırlı nur kahramanları kahramanlıklarını ne zaman gösterecekler.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.