Fitneye karşı Bediüzzaman’ın mesajlarını anlattı
Başbakan danışmanı, İstanbul milletvekili Yalçın Akdoğan bu sözlerle uyardı
Risale Haber-Haber Merkezi
Başbakan danışmanı, İstanbul milletvekili Yalçın Akdoğan, ihtilaf ve ayrılıklara karşı Bediüzzaman Said Nursi’nin sözleriyle cevap verdi.
Star Gazetesindeki yazısında Ramazan ayının, birlik ve beraberliğimizi, dostluk ve kardeşliğimizi pekiştirecek mübarek bir ay olduğunu belirten Akdoğan, “Bu ayın maneviyatını kuşanarak kendimizi ve ilişkilerimizi gözden geçirmeliyiz” dedi.
İnsan fıtratını ve içtimai ilişkileri iyi bilen İslam alimlerinin geçmişten bu yana İslam dünyasındaki ihtilafları, ayrılık ve gayrılıkları farklı yönleriyle değerlendirdiğini hatırlatan Akdoğan, “Bediüzzaman Said Nursi, birçok sıkıntının bencilliğin beslediği marazlardan kaynaklandığını belirtir. ‘En müthiş maraz (hastalık) ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden (dayanan) tenkiddir. Tenkidi eğer insaf işletirse hakikati rendeçler (düzeltir). Eğer gurur istihdam etse tahrip eder, parçalar’ diyen Üstad, cerbeze ve gururla beslenen enaniyete vurgu yapar. Ene (ben) ve bencilliğin habis şekli diye tanımladığı hodgamlık, hodbinlik, hodendişlik gibi kavramların hepsi kendine bakma, kendini beğenme, kendini
düşünme gibi anlamlar taşır” şeklinde yazdı.
Bediüzzaman Hazretlerinden alıntılar yapan Akdoğan, yazısını şöyle sürdürdü:
“Üstad hazretleri bütün yolların, yöntemlerin, anlayışların ortak gaye etrafında birlik ve bütünlük içinde hareket etmelerini önerirken; diğerlerini yok sayan, ötekileştiren, kutuplaştıran anlayışları, kardeşliği ve birliği zedeleyen söylemleri zararlı olarak niteler. Ortak amaç ve hedef unutulursa zihinler benlik etrafında dönmeye başlarlar. Bireysel hataların olumsuz sonuçları toplumsal düzeyde menfi etkiler oluşturmuştur. “Madem gaye ve maksat haktır, delil ve vesilelerde fesad, böyle inşikak-ı kuluba (kalp birliğinin bozulmasına) sebebiyet vermemeli”.
“Bediüzzaman’ın dikkat çektiği cerbeze, sosyal ilişkileri zehirleyen bir özellik taşır. “Müteferrik (ayrı ayrı) büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir, aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe’ni (özelliği) bir seyyieyi (kötülüğü) sünbüllendirerek hasenata (iyiliğe) galip etmektir... Cerbezenin tavr-ı acibi, zaman ve mekanda müteferrik (ayrı ayrı) şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temaşa eder.”
“Cerbeze yapan insanların toplumsal düzeyde zararlara sebep olduğunu söyleyen Said Nursi, “Herşeyin en iyi cihetini nazara almak maslahat iken, en fena ciheti nazara alıp mütemadiyen milleti ye’se (ümitsizliğe) sevk ederek, ruh-u cemaati öldürüyor” der.
“İstanbul’u düşündükçe, iki karış kadar dili uzanmış, sair azası neş ü nemadan (gelişip büyümeden) mahrum kalmış ihtiyar bir çocuğun timsali zihnime geliyor” diyen Bediüzzaman ihtilafın çaresi olarak ulvi amaçları nazara vermek gerektiğini şöyle anlatır: “Zaruriyat-ı diniyeden başka olan teferruat veya tarz-ı telakki (anlayış tarzı) veya tarik-i tefehhümdeki (anlama yolu) tefavüt (farklılık), bu ittihad ve vahdeti sarsamaz, racih (üstün) de gelemez.”
Akdoğan, fitne ateşini körükleyen cerbeze, suizan, dedikodu gibi kötü alışkanları
bertaraf etmenin, samimi ikaz ve istişarelerle dostluk halkasını büyütmenin
hepimizin üzerinde manevi bir yükümlülük olduğunu vurguladı.
Yazının tamamı için tıklayınız