Gözlerim görmüyor diye üzülüyordum Risale-i Nur ile üzüntüm gitti
Şanlıurfa'da gözleri tam olarak görmediği halde camiye giderek vakit namazlarını kılan genç, çevresindekilere örnek oluyor
Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesinde yaşayan ve gözleri tam olarak görmediği halde camiye giderek vakit namazlarını kılan genç, çevresindekilere örnek oluyor.
7 yaşında bilinmeyen bir nedenle gözlerinin yüzde 95'lik kısmını kaybeden Mikail Akmeşe (19), defalarca hastaneye gidip ameliyat olduğu halde sağlığına kavuşamadı.
Akmeşe, gözleri tam olarak görmediği halde cami, namaz ve Kur'an-ı Kerim aşkı ile çevresindekilere örnek oluyor. Akmeşe, "Benim gözlerim 7 yaşımdan beri görmüyor. Camiye gelmek bana güzel bir his veriyor. Caddede arabalar oldu mu biraz zorluk çekiyorum. İlk rahatsızlığımda babam beni hastaneye götürdü. Biraz iyi oluyordum fakat daha sonra tekrar kötü oluyordu. Defalarca ameliyat oldum ama fazla değişen bir şey olmadı. İlk ameliyattan sonra çocuk gibi oldum, yürüyemiyordum, oturamıyordum, gözlerim görmüyordu. Sadece kekeleyerek konuşabiliyordum. Aylar sonra biraz düzelmeye başladım. İğne de kullandık fakat iğneden sonra daha da kötü oluyordu." dedi.
Risale-i Nur okuyunca öğrendim ki hakiki göz kalp gözüdür
Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi'nin Risale-i Nur eserini okuyunca asıl gören gözün kalp gözü olduğunu öğrendiğini dile getiren Akmeşe, sözlerini şöyle tamamladı: "Camiye, çarşılara ve medreseye gidiyorum fakat 'Tam görüyor musun?' deseler hayır net görmüyorum. Ama Allah'a şükürler olsun, beterin beteri vardır. Benim gözlerim tam görseydi hafızlık okumak ve imam-hatip olmak isterdim. Ankara'da medresedeyken milleti görünce biraz üzülüyordum. Üzüldüğümde arkadaşlarım bana 'Çevrendeki insanlara bak. Sen onlardan daha iyisin çünkü sen hakiki imanla uğraşıyorsun.' diyorlardı. Ben önceleri üzülüyordum ama bir müddet geçtikten sonra Risale-i Nur okuyunca öğrendim ki hakiki göz kalp gözüdür. Ondan sonra da üzülmedim. Gençlerin camiye gelmeleri için dua ediyorum. Onlara, 'Bakın, gözleriniz görüyor, eliniz düzgün ama imanınız eksik. Camiye gelin, Kur'an okuyun, Risale-i Nur okuyun.' diyorum."
"Bize örnek olabilecek biri"
Şeyh İsa Camii İmam-Hatibi Mehmet Kıstak ise gözleri görmeyen Mikail Akmeşe'nin kedilerine örnek olduğunu ifade ederek, "Mikail kardeşim hayatın bir gerçeği. Onu gördüğüm zaman duygulanmadığım anlar olmuyor. Çoğu zaman benim vaizim oluyor. Onu gördüğümde 'Allah, kulum bana bir adım gelirse ben ona iki adım, o yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. O bana koşarak gelirse ben onun eli, ayağı, gözü olurum diyor.' hadisi aklıma gelir. Mikail kardeşime baktığım zaman görmeyen gözün Allah'ı severken ne kadar gördüğünü görüyorum. İnsanlara baktığımızda gerçekten Mikail ihlaslı, takvalı bir insan. Aynı zamanda bu haliyle hafızlığa da çalışıyor. Bize örnek olabilecek biri. Allah kendisinden razı olsun. Bize dua etmesini söylüyorum çünkü Allah sana manevi gözle gösteriyor." şeklinde konuştu.
Asıl özürlü kişinin, gördüğü, koştuğu ve yürüdüğü halde kalp gözü görmeyen kişi olduğunu sözlerine ekleyen Kıstak, "Görmeyen gözün karanlık sokaklarda nasıl namaza geldiğini aklen kendimize soruyoruz ama Allah getiriyor. Bazen bana 'Hocam, bu insanlar kendilerine bu kadar nimet veren Allah'a niçin yönelmiyorlar?' diyor. Ayet ve hadisi yaşarken ondan ibret alıyoruz. Çoğu zaman namazdan sonra 'Şurayı şöyle okusaydınız daha iyi olmaz mıydı?' diyor. İşte, özürlü bu değil. Özürlü kişi, gördüğü, koştuğu, yürüdüğü ve konuştuğu halde kalbi kör olan kişilerdir." ifadelerini kullandı.
Ramazan Şefkatlı - İLKHA
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.