İsmail AYBEY
Ölüm Gerçeğini İnsanın Yüzüne Çarpan Dizi: Gassal
“Payıma düşen toprak parçası
Senin de payına düşer
Ayrılık gayrılık yok
Ölüm nefesinde nasıl olsa
Amma henüz vakit erken…”
“Şair Leyla Sokağı” şiirinde henüz vakit erken demiş demesine Şair Rüştü Onur ama 22 yaşında göçmüş bu dünyadan. Başka bir şair Cahit Sıtkı Tarancı da meşhur “Otuz Beş Yaş” şiirinde 35 yaşı ömrün yarısı diye tarif etmiş ama o da 46 yaşında göçmüş bu fani dünyadan.
Ölümün belli bir saati, zamanı, süresi yok. Var tabi de biz bilmiyoruz.
TRT’nin “Tabii” uygulamasında yayınlanmaya başlayan ve kısa sürede çok sayıda kişiyi etkisi altına alan “Gassal” dizisi, yaşamın gerçeği olan ölüm hakikatini tekrar gözler önüne seriyor. 30 küsur dakikalık 10 bölümden oluşan dizi, Baki isimli gassalın (ölü yıkayıcısı) başından geçen olayları anlatıyor.
Dizinin başrol oyuncusu Baki, gassal mesleğini yapan bir genci anlatıyor. Baki, köyde tek ölü yıkayıcısı olduğu için, kendisi ölünce onu kim yıkayacak şeklinde bir kaygıya kapılıyor. Bir yakın arkadaşına ölü yıkamayı öğretiyor ve ekliyor: “Sadece ben öldüğümde beni yıkayacaksın…” Ama işte mukadderat. Ölü yıkamasını öğrenen arkadaşı bizim gassalden önce ölmesin mi? Bu da bizlere ölümün hesap işi değil nasip işi olduğunu gösteriyor.
Gassal Baki, mesleği dolayısıyla evlenmek için tercih edilmeyen, bir yere gittiği zaman “Hayrola, birisi mi öldü?” şeklinde algıya yol açan bir karakteri canlandırmış. Evet gassallar, ölü yıkayıcısı olarak pek hoş görülmüyor. Peki gassallar olmasa ölülerimizi kim yıkayacaktı?
Dizide, gereksiz cenaze ritüelleri haklı olarak eleştirilmiş. Mesela bir cenaze sahibi, ölüsünün son kez evini görmesi için eve götürülmesini istiyor. Baki de, ölünün tabutta yattığını, evini göremeyeceğini dile getiriyor ama nafile. “Son kez görsün evini, veda mahiyetinde” diyen ölü yakınları ısrarından vazgeçmiyor.
Bir başka ölü yakını, cenazede yemek dağıtım işini planlıyor. Evet, bir çok kişi gibi bu konu benim de hoşuma gitmiyor. Şimdiki cenazelerde bakıyorum, ölünün yakınları acısıyla yanarken, cenazeye gelenlere pide ayran gibi ikramlar dağıtılıyor.
Dizide dikkat çeken başka bir husus da, ölüden insanların gereksizce korktuğu. Gassal Baki, ölüden korkan çırağını eğitirken, ölülerden korkmaması gerektiğini, ölünün kimseye zarar veremeyeceğini vurgulaması. Rahmetli anneannem hep bize, “ölüden değil diriden korkun” derdi.
Hem güldürüp hem hüzünlendiren, “Zaman diriyken kıymetli. Ölenin vakti bol olur.” “Mesele yaşarken omuz vermekti. Öleni taşımak zaten sünnet” şeklindeki repliklerle, bizlere yakınlarımıza ölmeden önce gereken değer vermemizi salık veriyor dizi.
Kısaca özetlemek gerekirse; ekranlarda görmekten sıkıldığımız ve aynı senaryoların kısır döngü haline geldiği küfürlü, aldatmalı, bel-altı, lüks villalarda çekilen ve bizi anlatmayan dizilerden faklı olarak hayatın içinden sıcacık bir dizi olmuş Gassal. Ölümle yüzleşmemiz gerektiğini vurgulamış. Dizide emeği geçen herkesi kutluyorum.
Sağlıcakla kalın…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.