Abdurrahman İRAZ
Harikasın Sudan
Sevgili dostlar Sudan’daki nur hizmetleri ile ilgili yazı dizisinin üçüncüsündeyiz. Bir önceki yazıda savunma bakanlığındaki paneli anlatmış ve inşaallah bugün size Kereri Üniversitesindeki paneli anlatacağımı yazıp noktayı koymuştuk.
24 Şubat gününü Sudan’daki hizmet erbabı kardeşlerimiz biraz da Sudan’ı gezdirmeye ve misafirlere Sudan’ın güzelliklerini tanıtmaya ayırmışlar. Dolayısıyla o gün kahvaltıdan sonra bizi araçlarla Nil nehrin kenarında bulunan bir iskeleye götürdüler. Kiralanan bir tekne ile Nil nehrinde bir tenezzüh gezisi yaptırdılar. Doğrusunu isterseniz çokta faydalı olmuştu. Zira 3 gündür panel, toplantı, televizyon, radyo diye gezen panelist ve misafirlerin böyle bir kaçamağı çoktan haketmişlerdi. Bu gezi sayesinde belki kaç bin yıllık Nil nehri hakkında da bir fikir edindik. Hep sanki Mısır’ın tapulu malıymış gibi bilinen Nil nehri aslında iki kolun birleşmesinden meydana gelmiştir. Bir kolu eski adı Habeşistan olan Etiyopya’dan kaynaklanıyor. Ona Mavi Nil deniyor. Diğer kolu da Kenya’dan. Ona da Beyaz Nil denilmekte. Ve bu iki Nil Sudan’ın başkenti Hartum’da birleşerek Mısır’dan geçer ve Akdenize dökülür. İşte bu gezi sayesinde “Nileyn”in (iki Nil) birleştiği noktayı ve Hartum’u biraz daha iyi tanıdık.
Tekne turunda ehli hizmet Türk ve Arap dünyasından gelen kardeşler biribirlerini daha yakından tanıma fırsatını buldular. Birlikte sohbet, ibadet ve yemek yendi. Vakit nasıl geçti anlaşılmadan geri dönüş başladı. Çünkü akşam saat 19.00’da çok önemli bir yerde yine “iman ve insandaki tesiri” ismiyle bir panel verilecekti.
Kereri Üniversitesinin Türkiye’deki muadili Ortadoğu Teknik Üniversitesi. Aradaki fark Kereri Üniversitesinin askeri olmasıdır. İşte bu üniversitenin talebe işleri dekanlığı ve medeniyet platformu yine Merkez Risale-i Nur ile birlikte tertiplediler bu paneli. Penelistler ise, diğer ilk iki yazımızdan tanıyorsunuz: Dr. Memun Carar, Dr. Necib Essudi, Dr. Nebil Şandır, Münir Türen.
Bizi yine eskortlu araçlarla Kereri Üniversitesine götürdüler. Askeri bölgeye yaklaştığımız zaman, dünyanın her yerinde olduğu gibi yoğun güvenlik nedeni ile farkına varıyoruz. Biraz sonra nizamiye sonrada araçlarla birliğin içine kadar… Karargah kapısında bizi fakültenin dekanı karşılıyor. Makama çıkıyoruz. Biraz dinlendikten sonra yatsı ezanı ile birlikte camiye geçiyoruz.
Türkiye şartlarında büyükçe denebilecek bir camiye geçiyoruz. Kıble tarafında mihrabın sağında ve solunda koltuklar ve kürsü hazırlanmış. Yatsı namazından sonra bize davet ediyorlar geçip yerlerimize oturuyoruz. O zaman caminin ne kadar büyük olduğunu daha iyi anlıyoruz. Zira tam karşıdan ve yüksekten bakınca oturan askeri öğrenciler hakkında fikrimiz oluşuyor. Ben bir hesap yapmaya çalıştım beceremedim. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim 1200 kişiden fazlaydı kalabalık. Yaklaşık 2 saat boyunca Risale-i Nurun muhtelif yerlerinden imani bahisler okundu, anlatıldı. Herkesin çok memnun olduğu hem öğrencilerin hem de komutanlarının gözlerinden okunabiliyordu. Okul komutanı ve dekanının bize ikram ettiği akşam yemeğini yediğimizde saatler gecenin 22.30’unu gösteriyordu.
Ertesi gün yani 25 Şubat günü saat 11.00’de Sudan’ın en büyük 2. Camisi “Şehit Camii”nin konferans salonunda üç kuruluşun işbirliğiyle bir panel vardı. Aynı zamanda televizyonlar ve radyolarda yapılacak programlar da vardı. Bu programı belirlemek ve konuşmacıları düzenlemek için hemen çıkmamız ve dersaneye gitmemiz lazımdı. Öylede yaptık. Ama dersaneye varmamız programları yapmak herkese vazifesinin tevdii darken yine gecenin 02.30’unu bulduk.
Sabah Şehit Camiinin konferans salonuna gittiğimizde salonun hınca hınc dolu olduğunu gördük. Dinleyicilerin tamamı bayan polislermiş. Zaten bu paneli yapan üç kuruluştan biri de Hartum Halk Polis Teşkilatı. Konu, “Asrın getirdikleri ile, şeriat usulü arasında kalan müslüman kadın.” Bu sefer bizim panelistlerin arasında bir de Sudan emniyet teşkilatından bir bayan var. Gerçekten mükemmel bir atmosferde ve çoğu zaman interaktif geçen panelde suallerin çoğu Risale-i Nur ve Bediüzzaman üzerine oluyordu. O gün toplantıdan sonra hafif bir şehir turu yaptık, Hartum’u biraz daha tanıdık.
Hartum’da hemen yürüdüğümüz her cadde ve sokakta bir Türk izi görüyoruz. Ya bir mağaza ya bir atölye veya bir restoran. Kısacası fazla yabancılık çekmiyoruz. Akşam saat 20.00’de uluslararası Afrika üniversitesinde Risale-i Nur merkezinin tertiplediği bir panel var. Saat 19.00’da üniversiteye gidiyoruz. Üniversitenin içinde bir hayli büyük bir cami var ve cami nerdeyse dolu. Yatsı namazından sonra toplantının yapılacağı anfi tiyatro salonuna geçiyoruz çok büyük bir salon dolmayacağını, dolduramayacağımızı düşünüp korkuyorum. Zira toplantının organizasyonunda ortağımız, partnerimiz yok. Korkunun ecele faydası yok deyip yerime oturuyorum. Biraz sonra salona girişler başlıyor. Afrika’nın hemen her ülkesinden öğrenci alan Uluslararası Afrika Üniversitesinin anfi tiyatro salonu biraz sonra doluyor. Salona giren her öğrenciye bir kitap hediye ediliyor. Panel bittikten sonra görüş bildiren yaklaşık 10 öğrenci ve 2 profesörün söyledikleri şeyler, kullandıkları kelimeler, kurdukları cümleler farklı olsa da manalar aynıydı. “Biz Risale-i Nuru yeni görüyoruz, Bediüzzaman’ı ilk defa duyuyoruz. Bu eserler ve bu fikirler karşısında şaşkınız. İnşallah bundan sonra mutlaka takib edip okuyacağız.” Üniversiteden çok mutlu bir şekilde ayrıldık. En çok korktuğumuz yer, bizi en fazla mutlu eden yer olmuştu.
Sevgili dostlar ertesi günü iki yerde görüşmeler vardı. Birincisi Sudan savunma bakanıyla, diğeri de Türkiye’den başbakan yardımcısı Emrullah İşler ve sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile. Görüşme saatleri de çakıştığı için birini tercih etmemiz gerekiyordu. Fevzi Allahverdi ağabey benden kendisine eşlik etmemi istedi. Bir kısım arkadaşımız sudan savunma bakanını ziyarete gitmiş ve buradan açıklamama gerek olmayan, belki erken olan harika kararlar alınmış. Biz de o günü sayın İşler ve sayın Müezzinoğlu ile birlikte geçirdik.
Değerli dostlar, Sudan’daki programların hemen hepsini televizyonlar verdi. Bir yandan programlarımız tv’lerde yayınlanırken diğer yandan tv’lerde ve radyolarda günde yaklaşık 2-3 saat yapılan canlı oturumlarda, sohbetlerde Risale-i Nur ve Bediüzzaman anlatılmıştır. Hatta harb akademilerinde yapılan programı Çin’in meşhur CCTV televizyonu dahi dünyaya duyurdu.
10 gün, ben tam 10 gün kaldım. Ve her günüm böyle dolu ve yoğun geçmiştir. Şimdi çoğunuz merak ediyorsunuzdur. Bu kadar mükemmel, harika programı tertip eden, bu organizasyonun arkasında acaba kimler var? Arz edeyim.
4 yiğit, 4 kahraman, 4 cengaver. Bu dört kardeşime hangi makamı versem yüreğimi soğutamam en iyisi en baştan onlara en yüksek makamı verip rahatlamak. Dört nur talebesi bunlardan 1. Köksal Ayyıldız Trabzonlu olan bu kardeşimiz gazi üniversitesinden mezun olduktan sonra Ankara Batıkent’te vakıf kalarak hizmete devam ediyor. 5 sene önce yani 2009 yılında Ankara’daki ehli hizmet abilerin meşvereti neticesinde Sudan’a medrese kurmak ve hizmeti başlatmak üzere görevlendiriliyor. 2. Zübeyir Erdem, kendisi TSK’da üsteğmendi. 1998 yılında askeri şura kararıyla ordudan ihraç edilince o da vakıf makamına yükseliyor. Sivaslı olan Zübeyir Erdem 2009 yılında Köksal Ayyıldız ile birlikte Sudan’da hizmeti başlatıyorlar. 3. Dr. Salim Hasan Dıyben. Yemenli olan bu kardeşimiz, Sudana tahsil görmek için geliyor ve tıp fakültesinde okurken bu kardeşlerimizle tanışıyor ve medresede kalmaya başlıyor. 4. Muhammed Said. Kendisi Sudan ordusunda üsteğmen.
İşte bu dört kahraman kardeşimiz bu hizmetlerin ve anlatmakta aciz kaldığım Sudan hizmetlerinin öncüleri. Öncelikle bu kardeşlerimize sonrada isimlerini tek tek aşağıya yazacağım gizli kahramanlara –zira bu gizli kahramanlar kah mutfakta yemek yapıyorlardı, kah banyoyu temizliyorlardı, kah ellerinde süpürge bir yerleri süpürüyorlardı, bazen da patates, soğan soyarken bazen da bulaşık yıkıyorlardı. Ve bizler dillerimizde onların isimleri şunu getirin bunu götürün diye söylendikçe onlar gülerek ve sevinçle hizmet ediyorlardı. Hepsine teker teker, ayrı ayrı teşekkür ve dua ediyorum. Bütün bu yazıyı okuyan kardeşlerimden de bu kardeşlerimizin hepsine dua etmesini rica ediyorum.
TEŞEKKÜRLER SİZLERE KARDEŞLERİM:
Zübeyir Erdem, Köksal Ayyıldız, Dr. Salim Hasan Dıyben, Sudanlı Muhammed Said, Sudanlı Enes, Hamza Apak, Cumali Güneş, Mustafa Uğurlu, Çağrı Turan, Ali Eröz, İsmail Keskinkılıç, Mehmet Tütüncü, Enes Kan, Ömer Faruk Aksoy, Emrah Mete, M.Said Köprulü, Osman Uygun, Ramazan Erdoğan, Ahmet Gülmez, Enes Şen, Abdulkerim Aksoy, M.Erdi Teke, Yusuf barış Altınbaş, Halil Bağlayan, Cabir fildişi sahillerinden, Şerif Senegalli, Selahaddin Endenozyalı, Mueez Sudanlı.
NOT: Sudan Hizmetleri Nasıl Başladı: 2009 yılında Ankara’nın Eryaman, Sincan ve Keçiören bölgelerinden abilerimizin yapmış oldukları meşveretler neticesinde Afrika kıtasından Sudan ülkesinin ana dilinin Arapça olması, Sudan halkının mütevazi ve cana yakın bir halet içerisinde insanı kucaklayıcı bir fıtrata sahip olması ile ülkenin hem Arap hem de Afrika kıtasına bakan birçok özelliklerinin yanında Afrika’nın 60 ülkesinden öğrencisi olan Uluslar Arası Afrika Üniversitesinin ve Arapça dil Kurslarının bulunması ve bu okullarda Türk öğrencilerin de rahatlıkla okuyabilmelerinden dolayı Sudan ile alakadar olunması kararlaştırıldı. İlk Sudan ziyareti, Sudan dershanesinin açılması ve Risale-i Nur dersleri 2009 yılında Ankara’dan abilerimizin Sudan’a gitmesi ile ilk etapta bir daire olarak açılan dersanemiz, tanışılan Sudanli eğitimci, öğrenci, esnaf vb. kimselerle başlayan Arapça derslerimiz çok şükür halen devam etmektedir. Haftalık derslerle birlikte üniversitelerin, okulların, cami ve mescidlerin, dernek, vakıf ve kuruluşlarla birlikte esnaf ziyaretleri ile devam eden hizmetler Elhamdulillah inkişaf ederek devam etmektedir. 3-4 yıllık süreç zarfında uluslararası kitap fuarları, ticaret fuarları, üniversite fuarları, mevlid kandili iştirakleri, uluslararası ve ulusal sempozyumlar, panel ve toplantılar vb. birçok faaliyet Sudanlı ve Türk hamiyetli abi ve kardeşlerimizle Allahın izni ile tertip edilmiş ve bu faaliyetlerden tanışılan kimselerle derslerimizin inkişafı ve farklı mekanlara yayılmasına zemin hazırlanmıştır.
Fotoğraflar için TIKLAYINIZ
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.