Himmet UÇ
Hikmet-i Tahsis
“Ey birader! Benden namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsîsini soruyorsun. Pekçok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz:
Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâb başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin aynası ve o tasarruf içinde ihsanât-ı külliye-i İlâhiyenin birer ma’kesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyâdetesbih ve tâzim ve hadsiz ni’metlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir. Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek için "Beş Nükte"yi nefsimle beraber dinlemek lâzım.”
Bediüzzaman’ın Dokuzuncu Söz isimli eseri yukarıdaki cümle ile başlar. Biri namazın neden beş vakte bölündüğünü yani “hikmet-i tahsisini“ sorar ama bir bir bölünme değil, tahsis yani beş vakte özel, her vaktin özeline konmasıdır. Tahsis bölünme değil özellikle bir hikmete dayanarak bölünmedir. Yoksa inkısamı derdi. Tahsis manayı daha netleştiriyor. Hikmeti tahsis ise iki kelimenin birbirini desteklediği bir cümle, yani hususileştirmenin hikmeti nedir? Çünkü her namaz vakti hususi özel bir vakittir, diğer vakitlerden bu hususiliği ile ayrılır. Bu kelimeleri seçmesi bile görülmemiş, bir kelime ve yerine göre kelime seçimi.
Bediüzzaman kelimeleri çok çok yerinde kullanan bir edip. Zaten edebiyat kelime kullanma sanatıdır. Bu tahsisin pek çok hikmetleri var, sadece çok değil bir de pek çok, hikmetleri var. Ama Bediüzzaman bu pek çok hikmetin yalnız birine işaret eder, her bir namazın vakti mühim bir inkılap başıdır. Dünya ve içindekiler her an değişmededir, yani inkılap içindedir, inkılap daima daha iyi ve güzele göre değişmedir. Kainat devamlı değişmekte, ama namazın vakti ise mühim bir değişme mühim bir inkılaptır ve o mühim ınkılabın başıdır.
Sabah namazının vakti gecenin bitip sabahın başlayacağı ara bir zamandır ve o sırada kainatta büyük değişmeler olur, koca güneşi döndürüp, dünyayı döndürüp sabahı ilan etmek kolay bir iş değil, bir kapıyı açmak bile kolay olmadığına göre. Bu vakitler önemli olduğundan Allah asr yani ikindi vaktiye yemin eder “velasr” der. O vakte yemin ederek insanın hüsranda olduğunu söyler. Babamın başı için derken nasıl maksada babanın başı esas alınır, öyle de ikindi vakti yeminin belkemiğidir. Çok önemlidir ona yemin edilir.
Sonra sabahın gelişi ile dünya ve kainattaki değişmeler bütün bunlar önemli değişmeler ve sanatı ilahinin sergilendiği vitrinlerdir. İnsan bu sanatları seyreden bir seyircidir. Bu büyük değişmeler anında değişimi seyrettiği an namaz anıdır, o anda temaşager ve seyirci olan insan namaza durmakla bu büyük değişmelerin kendi adına ve Allah adına görücüsüdür. Allah o önemli anı bir ibadet ile kutsallaştırıyor bu yüzden sabah namazı vaktinde bu vakti görmeye ve tefekküre davet ediyor. O anda olmadı mı Allah’ın sanatına ve değişimine seyirci görevini yapmamış olur.
Öğlen vakti, ikindi, akşam bunların hepsi mühim inkılapların başıdır. Bunları daha sonra anlatır. Günlük zaman ile namaz zamanı arasındaki bağlarız kurar. Mevsimlerle, insan ömrü ile dünyanın ve kainatın ömrü ile, peygamberler tarihi ile bağlar kurar. Çünkü peygamberlerin bazı olayları da bu vakitlerde cereyan etmiştir.
İkinci cümle “azim bir tasarruf-ı ilahiyenin aynası“ sözüdür. Bir ayna var vakit aynaya dönüşmüş, ayna neyi gösteriyor? Allah'ın azim yani büyük bir tasarrufunun aynası. Yani o vakte büyük bir tasarruf yansıyor, kişi her an tasarrufu görür ama o vakitte büyük bir tasarruf vardır. O tasarruf anında kişinin onu görmesi ve düşünmesi için namaza çağrılır, o vakti kaçırırsa yansıyan büyük tasarrufu kaçırır, büyük bir kaçırma ve zarardır. Din bu kaçırma ile orda olmanın farkını 27 kat ile anlatır. Bunun mukabili nedir biz bilemeyiz. Bediüzzaman vakti anlatmak için avami bir örnek verir bir konuşmasında “askerde karavana dağıtıldığında orda olursanız yersiniz, biraz sonra gelirseniz yiyemessiniz” der.
“O tasarruf içinde ihsanatı külliyeyi ilahiyenin birer makesi...“ Allah’ın insana her an ihsanı vardır, ama o anda külli bir ihsan vardır, nedir bu külli ihsan onu da bilmiyoruz. Ama sıradan bir ihsan olmadığı belli, o külli ihsanın verildiği anda kişi orda olursa kazanır, yoksa kaybeder. Bediüzzaman zamanın vakti ile ınkılap ve ihsan kelimeleri makes ve ayna kelimeleri ile vaktin önemini anlatır, kişi o yerde olursa tasarrufa, ihsana ayna olur. Bu yüzden hayatı boyunca ezan okununca hemen Allah’ın bu ihsan ve tasarrufunu ayna olan varlığına yansımasına neden olur.
Namaz sıradan vakitlerden farklıdır, o halde bu vakitlerde daha ziyade tesbih, tazim ve şükür ve hamd yapılır. Farklı vakitte farklı ibadet. Namaz kainatın duruşu ve değişmeleri ile insan arasındaki bir empatidir. Varlığın duruşuna ve değişimine yüklenmiştir ve insana namaz değil namaza insan emredilmiştir. Çünkü büyük olan namazdır, ona gidilir, büyüklerin ayağına gidildiği gibi. Tesbih, tazim ve şükür daha sonra da tesbihat olarak devam eder. Vaktin önemini seleften nasıl farklı şekilde anlatmıştır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.