Hıristiyan akademisyenden Risale-i Nur ve Said Nursi tepkisi

Hıristiyan akademisyenden Risale-i Nur ve Said Nursi tepkisi

Amerika New York’tan Prof. Robert Owens Scott'unRisale-i Nur ve Said Nursi tepkisi

Nübüvvet Sempozyumu-II

Arkadaşımız Dr. Hasan Hörküç Bey’in, Eylül 2013’teki “Hakikat Arayışında Nübüvvetin Rolü: Risale-i Nur Perspektifi” sempozyumundaki müşâhedelerini bir önceki yazımda bahsetmiş ve bir bölümünü aktarmıştım. Bu yazımda da geri kalan kısmını takdim ediyorum:

Sempozyumda olağanüstü deneyimler yaşadığını söyleyen Amerika New York’tan Prof. Robert Owens Scott, konferans sonrası ilk tepkisinin şükran olduğunu ifade ediyor: “Said Nursi’nin her yerde ve zamanda geçerli olan teolojik bir vazife yüklendiğini, bunu yaparken de kendi toplumunun geçmişine sadık kalarak gelecek kuşakları kucaklayıcı bir dil, kavramlar ve hikâyeler örgüsüyle hakikatleri anlatan bir söylem geliştirdiğini gördüm. Nursi’nin bu yöntemle kendi zamanında çok başarılı olduğu bir gerçek ve bugün de organize edilmiş olan konferanslara baktığımızda hâlâ başarılı olarak geleceği de kucakladığını görüyoruz. Takva sahibi böyle bir toplulukla karşılaşalı çok az bir zaman olmasına rağmen onların misafirperverliği, beni de bu topluluğun bir parçası olarak hissettirmiştir. Kişisel olarak, kendi teolojik çalışmalarımın bu kadar çok enerji dolu ve aynı bağlamda çalışan ilim adamıyla aynı havuzda toplanmasını çok değerli ve önemli buluyorum.

“Ben sempozyumu barış, anlayış ve insanlığın geleceği için en az üç yönden teşvik edici buldum. İlki katılan bilim adamlarının taahhüdüdür. Benim gibi bir kişi için, bir araya geldiğim insanlardaki azim ve dikkat, bu çalışmaların gelecekte daha da büyüyeceğini ve devam edeceğini gösterir. Eğilimler gelir ve geçer ve siyasî manzarada ya daha iyiye veya daha kötüye doğru değişir fakat bu tür bağlılıklarda tereddüt olmaz ve kalıcılık asıldır. Bu bir hareket için en sağlam temeli oluşturur.

“İkinci yön ki burda vurgulamak istiyorum, sempozyumda sunulan birçok tebliğde bunu gösterdi ki dinî kaynakla olan ilişkidir, yaklaşım tarzıdır ki bu tarzda burda gördük ki bu yapılırken başkasının perspektifine saygı ve diyalog için kapılar açıldı. Burada bazı konuşmalarda gördük ki farklılıklar başkalarının konuşmasını susturmak, seslerini kısmak için değil, hakikatin ortaya çıkmasına hizmet için kullanılıyor. Said Nursi, bu bağlamda yazdığı eserleriyle bilim ve modernizmi ele alış şekliyle buna kapı açmış ve temelleri atmıştır. Bu sempozyumun ilham verdiği bu işleri Nursi’nin başlattıklarının devamı olarak da yorumlayabiliriz.

“Üçüncü yön ise Risale-i Nur ve Said Nursi’nin hayatında şahit olduğumuz bir gerçek ki barışa olan inanç ve temeldir. Bunu temel alarak söyleyebiliriz ki, İslam alimleri ve diğer dinlere mensup alimler, zamanımızın en önemli konularından biri olan küresel anlayışa şu şekilde katkıda bulunabilirler: Dünyanın en büyük dinleri nasıl daha iyi anlaşılabilir ve hayata dökülebilir; bu da nasıl yaşama kalitesini yükselten bir amaca hizmet edebilir. Bir Hıristiyan konuk ve katılımcı olarak ben konferansa katılmaktan onur duydum ve şeref duydum ve ben geri dönerken kendi toplumuma benimle geri götürmek üzere İslam hakkında birçok şey öğrendim. Bu dinler arası ilişkilerin, Yahudi, Doğu gelenekleri ve diğer dinlerin ilim adamlarının da katılımıyla daha faydalı bir boyuta taşınacağı fikrindeyim.”

Dr. Hasan Hörküç Bey’in bize aktardıklarından da anlıyoruz ki; âhir zamanın ve insanlığın en büyük problemi olan inkâr-ı ulûhiyete karşı Bediüzzaman Hazretleri’nin ortaya koyduğu Kur’anî hakikatler bütün insanlık için yol gösterici en mühim nurânî işaretlerdir...

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.