Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin tertip ettiği aylık Uhuvvet Dersi'nden notlar

Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin tertip ettiği ayda bir düzenlenen Uhuvvet Dersi geçtiğimiz Pazar günü Esenyurt’ta icra edildi. Fevkalade bir uhuvvet, neşe, muhabbet ortamı içerisinde devam eden derste Türkiye’nin dört bir tarafından ve yurtdışından gelen Nurcular musafaha ve muhabbetle hasret giderdiler.

Bu tesanüd ve fena-fil ihvan sırrının müşahhaslaştığı, uhuvvet bayramında Üstadımızın son varisi, vekili, hizmetkarı Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimiz bütün cemaati hoşamedi ederek, “Şimdi melekler bu manzarayı alkışlıyor. Münafıklar sarsılıyor. Şu birlikteliğimiz, bu ders-i Kur’aninin etrafında halkalanmamız, hiç bir makam, mevki, şan şöhret olmadan islamiyet için, hizmet için toplanmaklığımız bir hadisin de işaret ettiği gibi melaikenin gıbtasını celbedecek bir bayramımızdır. Evet Üstadımız sizin sebat ve metanetiniz masonların, münafıkların planlarını akim bırakıyor diyor. Bu vesileyle hepinize hoşgeldiniz diyorum. Siz hiçbir şey yapmasanız şimdi böyle birbirlerinizle muhabbet ile musafahanız şu uhuvvetiniz en büyük hizmettir. Şimdi evvela -Üstadımızın laakal her onbeş günde bir defa okunmasını emrettiği- İhlas Risalelerini okuyacağız, sonra Uhuvvet Risalesini okuyacağız” dedikten sonra İhlas ve Uhuvvet risaleleri okundu.

Okurken Anadolu, Trakya’dan ve hariç memleketlerden gelen kardeşlerimiz herbiri bir beldeyi, bir vilayeti, bir ülkeyi veya ülkeleri adeta temsilen "biz de bu Nurun tesanüd ve uhuvvet bayramında varız, nifak komitelerine ve din ve İslamiyet düşmanlarına ve vatan hainlerine karşı birlik ve beraberlik içinde tam bir tesanüd içindeyiz. Risale i Nurun ihlastan sonra en büyük kuvveti olan tesanüd ve uhuvvetimiz için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız" diyorlar ve Üstadımızın şu mektubunun manasını teyit ediyorlardı:
 
"Aziz, sıddık kardeşlerim!

Sizin tesanüdünüze benim ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi yalnız bize ve Risale-i Nur'a menfaati için değil, belki tahkiki imanın dairesinde olmayan ve nokta-i istinada ve sarsılmayan bir cemaatin kat'i buldukları bir hakikata dayanmağa pek çok muhtaç bulunan avam-ı ehl-i iman için dalalet cereyanlarına karşı yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci', bir mürşid, bir hüccet olmak cihetiyle sizin kuvvetli tesanüdünüzü gören kanaat eder ki; bir hakikat var, hiçbir şeye feda edilmez, ehl-i dalalete başını eğmez, mağlub olmaz diye kuvve-i maneviyesi ve imanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefahete iltihaktan kurtulur.
 
Evet evet ehl i dalaletin, münafık ve din düşmanlarının plan ve desiseleri birkaç cihetten tarumar olmuştur. 
Evvela:Kitabdan aynen okunan bu dersler Risale i Nurun makbuliyetine işaret ve remizleri ibraz eden Birinci Şuanın birinci ayetindeki; ...ne şarkın malumatından, ulumundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değil. Belki semavi olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşisinden iktibas edilmiştir.” 
 
...“Manevi bir elektrik olan Resail-in Nur dahi gayet yüksek ve derin bir ilim olduğu halde, külfet-i tahsile ve derse çalışmağa ve başka üstadlardan taallüm edilmeğe ve müderrisinin ağzından iktibas olmağa muhtaç olmadan herkes derecesine göre o ulum-u aliyeyi, meşakkat ateşine lüzum kalmadan anlayabilir, kendi kendine istifade eder, muhakkik bir alim olabilir." 

Hükmünü tam tamına bu cemaat lisan-ı hal ile teyit ederek "nurlar anlaşılmıyor öyle ise sadeleştirmeliyiz veya şerh ve izah etmeliyiz" diyen enaniyetli hodfuruş veya maddiyata veya gaflete veya masiyete dalmak sebebi ile zihinleri maneviyattan uzaklaşan, aklı darlaşan ve kalbi inhisafa tutulmuşlara "biz aynen okuyoruz, tekrar be tekrar istifade ediyoruz" diyerek manen ve halen cevap veriyorlar. 
 
Üç-dört saate yakın devam eden dersin ikinci kısmında Barla, Kastamonu lahikalarından Hüsnü abinin hususan nazara vererek okuduğu ve okuttuğu dersler, mektuplar çok ehemmiyetli konuları nur cemaatinin ve bütün mümin kardeşlerimizin efkar-ı ammesine takdim edilmiş oldu. Gayet ikna edici olan bu mektuplar ehemmiyetli düsturları nazara vermekle beraber diğer mühim desise ve planlara da işaret ederek nur talebelerinin sebat ve metanetlerinin masonların ve münafıkların bütün planlarının akim bırakacağını ihtar etti. Ezcümle: Dersde okunan mektuplardan Şu mühim mektubu beraber okuyalım:

Aziz, sıddık kardeşlerim!
 
Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün planlarını akim bırakıyor. Evet kardeşlerim, saklamağa lüzum yok. O zındıklar, Risale-i Nur'u ve şakirdlerini tarikata ve bilhassa Nakşi Tarikatına kıyas edip, o ehl-i tarikatı mağlub ettikleri planlar ile bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.
 
Evvela: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin su'-i istimalatını göstermek.
 
Ve saniyen: O mesleğin erkanlarının ve müntesibininin kusuratlarını teşhir etmek.
 
Ve salisen: Maddiyyun felsefesinin ve medeniyetinin cazibedar sefahet ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmek ile mabeynlerinde tesanüdü kırmak ve üstadlarını ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarlarından sukut ettirmektir ki; Nakşilere ve ehl-i tarikata karşı istimal ettikleri aynı silah ile bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar.

Çünki Risale-i Nur'un meslek-i esası; ihlas-ı tam ve terk-i enaniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde baki lezzetleri hissedip aramak ve fani ayn-ı lezzet-i sefihanede elim elemleri göstermek ve imanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medar olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakikatları ders vermek olduğundan, onların planlarını inşaallah tam akim bırakacak ve meslek-i Risale-i Nur ise tarikatlara kıyas edilmez diye onları susturacak.”
 
Üstadımızın son varisi ve  Üstadın selef talebelerinin son mümessili herbir dersin ahirinde Hulusi bey ve Sabri efendi gibi Gavs-ı Azam’ın işaretine masadak olmuş birinci mümessillerinin lisan-ı hallerini konuşturan Üstadın mektubunu okutarak adeta diyor ki, "biz fitne-i ahirzamanda mücahede-i manevimizde nifak, zındıka komitesine karşı Resulullah sallallahu aleyhi  vassellemin izinde, onun din ve şeriat ve sünnetini ihyada o Müceddid i Ekber’in arkasında hep aynı saftayız, aynı istikametteyiz, ruhumuz, kalbimiz, hislerimiz hep aynı... Taife-i kübranın ahirlerinde son silsile-i nuraniyiz.

Azamet i maneviyemiz öyle haşmetli ki Asr-ı Saadetten ta Üstadımıza, Hulusi ve Sabri'den ta bugünümüze binler, onbinler, yüzbinler, milyonlar ehl-i hakikat bu şahs-ı manevimizin içinde, bizler onların bir kısım arkasında maneviyatlarının himayesindeyiz.

Evet evet hodfuruş ve hodgamların sesleri gök gürültüsüne karşı sinek vızıltısı bile olamaz. Evet Üstadın o manevi varislerini nazara vermekte daha nice böyle manalar var tefekkür ve dikkat edenler inşallah anlarlar. Üstadın Hulusi bey ve Sabri efendiyi tavsif eden mektubundan üçüncü sebeb: 

“Bu iki zat hakiki talebelerimden ve ciddi arkadaşlarımdan... Ve hizmet-i Kur'an'da arkadaşlarım içinde talebelik ve kardeşlik ve arkadaşlığın üç hassası var ki, bu iki zat üçünde de birinciliği kazanmışlar.
 
Birinci Hassa: Bana mensub her şeye malları gibi tesahub ediyorlar. Bir Söz yazılsa, kendileri yazmış ve te'lif etmiş gibi zevk alıyorlar, Allah'a şükrediyorlar. Adeta cesedleri muhtelif, ruhları bir hükmünde hakiki manevi vereselerdir.
 
İkinci Hassa: Bütün makasıd-ı hayatiye içinde en büyük, en mühim maksadları, o nurlu Sözler vasıtasıyla Kur'an'a hizmet biliyorlar. Dünya hayatının netice-i hakikiyesinin ve dünyaya gelmekteki vazife-i fıtriyelerinin en mühimmi, hakaik-i imaniyeye hizmet olduğunu telakkileridir.
 
Üçüncü Hassa:
Ben kendi nefsimde tecrübe ettiğim ve eczahane-i mukaddese-i Kur'aniyeden aldığım ilaçları, onlar da kendi yaralarını hissedip o ilaçları merhem suretinde tecrübe ediyorlar. Aynı hissiyatımla mütehassis oluyorlar. Ve ehl-i imanın imanlarını muhafaza etmek gayreti, en yüksek derecede taşımaları ve ehl-i imanın kalbine gelen şübehat ve evhamdan hasıl olan yaraları tedavi etmek iştiyakı, yüksek bir derece-i şefkatte hissetmeleridir.” (Barla Lahikası s.21)
 
Nurlardan okunan bu bahislerle nurani bir hava, ruhani bir içtima, manevi bir şevk meydana geliyordu. Okunan derslerden sonra kısa bir ara akabinde Hüsnü abinin en son yazdığı lahikası okundu.

En son Hüsnü Ağabeyin müsbet hizmetler mümessili nur talebelerinin, malum nur cemaatlerinin müşterek istişareleriyle neşrettiği ve Reisicumhurumuzun ve partisinin tasvip ve tayin ettiği şahısların vatan ve milletin ve Kur'an'ımızın muhafaza ve selameti açısından ve asayişin bozulmaması cihetinden ve harici düşmanların zaafiyetten istila edip vatanımıza zarar vermemeleri gibi mühim sebeblerden yine Üstadımızın ders ve tatbikatlarına istinaden muhafaza edilmesini izah eden lahika okundu.
 
Ve ders nihayet buldu. Huşu ile öğle namazı cemaatle eda edildi. Tesbihat ve dua ve ikramdan sonra yakın uzaktan gelen kardeşlerimiz teker teker abimizle selamlaşacak, hizmet edecekleri yerlere mesrurane ve şevk ve şükür ile dua ederek ayrıldılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.