Nurullah HALİLOĞLU
“İhlas” olmadan asla!..
Başlı başına insan olmak büyük bir zenginliktir. İnsan olarak yaratılmamızdan dolayı Hâlıkımıza ne kadar şükretsek azdır. Aslında insanlığın her aşaması, her anı zenginliklerle doludur.
Her nefes alışımız, her bakışımız, her duyuşumuz, her hissedişimiz ve her anımız zenginliklerle dolu. Bu sebeple hayatımızın her saniyesini bile Rabbimize şükretmekle geçirsek bile bize verilen sayısız nimetlerin karşılığını vermemiz mümkün değildir.
Allah bizden, verdiği nimetler ölçüsünde şükür isteseydi hiçbirimiz bu yükün altından kalkamazdık. Ama O bize lütuf ve merhametiyle muamele etmekte ve gücümüzü zorlayacak isteklerde bulunmamaktadır.
Bizden istenen her insanın rahatlıkla yerine getirebileceği mükellefiyetlerdir. Madem bizi bu dünyaya insan olarak gönderen ve yarattığı her şeyi emrimize sunan bir Rabbimiz vardır, o halde bizden istediği ve rahatlıkla yapabileceğimiz vazifelerimizi yapmak zorundayız. Aksi takdirde hem bu dünyada hem de ölümden sonraki gerçek dünyada halimiz perişan olacaktır.
Elinden geldiği halde ihmalkâr davranan ve kendisine yüklenen kolay görevleri yerine getirmeyen insanın Allah’ın merhametinden yardım dilemeye ne kadar hakkı olabilecektir? Şüphesiz hakkı olup olmadığına yine Rabbimiz takdir edecektir. Ama İlahî hükümlere baktığımız zaman böyle bir insanın rahmet-i İlahiyeye nail olmasının oldukça zor olacağına karar verebiliriz.
Ne yazık ki dünya meşgaleleri ile başımız oldukça derttedir. Dünyaya ayırdığımız zamanların çok azını Allah’ın rızasını kazandıracak ibadet ve faaliyetlere ayırabiliyoruz. Düşüncelerimizi daha çok dünyanın ahvali meşgul etmektedir. Dünyanın her zamankinden çekici olduğu bu zamanda Allah’ın rızasını kazanmakta mesafe almak gerçekten büyük başarıdır.
Aslında ihlâslı yaşamak, Allah’ın rızasını kazandıracak faaliyetlerde bulunmak gerçekte çok zor değil. Ama bunun için her şeyden önce Allah’ın yardımına ihtiyacımız vardır. Bu yardımı elde etmek için de dua etmeyi ihmal etmememiz gerekir. Bunun içindir ki Rabbimiz bizleri duaya davet etmektedir.
İhmal etmememiz gereken namaz ibadeti aslında duadır. Namazlardan sonraki tesbihatı ihmal etmemek ve en sıkışık zamanlarımızda dahi birkaç dakika Rabbimize dua ile yalvarmak aslında dünyanın en ehemmiyetli işlerinden bile daha önemlidir.
Namazlardan hemen sonra çoğu zaman hemen kalkarız. Çoğu zaman, nefsimiz bizi bekleyen daha önemli işlerin varlığı konusunda bizi ikna etmekte ve namazlardan sonraki dualardan mahrum bırakmaktadır. Gerçekte ise dualarımızı feda ettiğimiz işler hiç de o kadar önemli değildir.
İnanın dünyanın hiçbir işi Allah’ın rızasının zerresinden dahi önemli değildir. Dünyanın Sahibi dünyanın gidişatı hakkında zaten hükmünü icra etmektedir. Bizler kendi dünyamıza dönmek zorundayız. Dünyamızda bizi bekleyen ve maalesef ihmal ettiğimiz çok işlerimiz bulunmaktadır. Bu işlerimizi de ihlâs gibi bir ruhla canlandırmamız gerekir.
“En kısa bir tarik-i hakikat” olan ihlâs madenine niyetimizle ulaşmamız mümkün olduğu için bize çok yakındır ve gerçeğe ulaşmak için çok kısa bir yol bize vaad ediyor. Sadece Allah’ı düşünmek ve O’nun rızası dairesinde yaşamaya azmetmemiz gerekiyor. Evet insan olarak çok büyük zenginliklere sahibiz. Ama bu zenginliklerden istifade etmek için “İhlâs” anahtarına ihtiyacımız vardır. Ve unutmayalım ki “İhlâs” olmadan asla!..
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.