İkisi de Bediüzzaman'ı yazdı niye biri az ilgi gördü?
Özcan, Nevzat Kösoğlu ve Şerif Mardin'i hatırlattı, muhafazakar camianın tutumunu eleştirdi
Risale Haber-Haber Merkezi
Mustafa Özcan, muhafazakar caminın dışardaki isimleri kendi içindeki isimlerden daha fazla değer verdiğini söyledi.
Vefa gereği yakın zamanda vefat edenleri Milli Gazete'deki köşesinde anlatan Özcan, Nevzat Kösoğlu'nu hatırlattı. Özcan, Kösoğlu ile Şerif Mardin'e gösterilen farklı ilgilye dikkat çekti.
Eskiden milliyetçi muhafazakar ayrışmasının olmadığını ifade eden Özcan, zamanla milliyetçilik ile dindar çevrelerin birbirlerinden ayrıldığını, Nevzat Kösoğlu gibilerin sağ ve milliyetçi cenaha düşmüş olduğunu söyledi.
Kösoğlu'nun Bediüzzaman kitabı yazdığını belirten Özcan, yazısını şöyle sürdürdü:
"Nevzat Kösoğlu bu cepheden madut iken Bediüzzaman Said Nursi Hayatı Yolu adlı eseriyle İslami dalgalara da kulaç açmıştır. Elbette onun İslamiyet konusuna ilgisini bu kitaba hasretmek haksızlık olur. Kategorik değerlendirmeler her zaman içinde eksiltmeler ve buharlaştırmalar barındırır. Tam aksine, bu veya benzeri kitaplar camianın yeterli ilgisinden mahrum kalmıştır. Yetim kalmıştır denebilir. ‘Evin buzağısı dana olmaz’ derler. Dolayısıyla solu veya öteki mahalleyi takdire gelince bol keseden atarız ve sınır tanımayız. Lakin kendimizi takdire gelince ‘taktir’de bulunuruz. Taktir, Arapça katreden ve damladan gelir. Damlatmak anlamındadır. Kendimizi takdire gelince taktir yapar yani anca damlatırız.
"Burada Nevzat Kösoğlu ile Şerif Mardin arasında bu yönde küçük bir karşılaştırma yapmak istiyorum, Şerif Mardin’in Bediüzzaman’la ilgili çalışması çok alaka gördü. Sol ve bizim camiada tavan yaptı. Öyle alaka gördü ki, neredeyse kendi camiası tarafından aforoz ediliyordu! Bizim camia ise göklere çıkardı. Gerçekten yazdıkları bu kadar ilgiye ve ötesinde gürültüye değer miydi? Mahalle baskısı gibi ürettiği kavramlardan biliyoruz ki, hem Türkiye hem de dünya kurulu düzeninin kalıpları etrafında düşünüyordu. Bediüzzaman’ı benimsememiş sadece tahlil etmişti. Lakin bu kitabıyla birlikte efsaneler arasına girdi. Attila İlhan ‘Hangi Amerika?’ kitabıyla bir geçeğe parmak basmıştı. Behiç Kılıç’ın ifadesiyle Şerif hangi mahalleyi temsil ediyordu? Amerikan Şerifi mi yoksa bildiğimiz şeriflerden mi? İçeriden yazdığınızda veya benimseyerek yazdığınızda mahallenin kompleksini tatmin edemiyorsunuz. Lakin karşıdan yazdığınızda el üstünde tutuluyorsunuz. Kalbi ısındırılanlara (Müellefe-i kulube) kendi insanımızdan daha fazla değer veriyoruz. Ne zaman bir Ömer (R.A.) daha gelip bunun kifayetine karar verecek!
Velhasıl Nevzat Kösoğlu da sağın Şerif Mardin’i olmasına rağmen pek itibar görmedi. Cemil Meriç, Şerif Mardin’le mukayese edilemeyecek çapta büyük bir entelektüeldir. O da Risalelerle ilgilenmiş ama bu akademik bir alanla sınırlı kalmamış bir samimiyet ilişkisi kurmuştur. Adalet her şeyi yerli yerine koymak ise zulüm de teraziyi taşırmaktır. Kısaca kendi değerlerimizi tanımalı ve onları takdir etmeliyiz. Bu şükranın şükranıdır.