İlahiyatın yeni müfredatı üzerine YÖK Başkanlığına

YÖK Genel Kurulu’nun aldığı kararla ilahiyat fakültelerinden felsefe ve psikoloji ve buna bağlı derslerin müfredattan kaldırıldığı belirtilmiştir. Bu konuda sayın Beşir Ayvazoğlu’nun bir yazısını okudum, daha sonra konuya daha iyi muttali oldum. Onun endişelerine hak verdim, ne de olsa bir Zvayk gibi portre yazarı.

Türkiye’de din eğitimi skolastiğe, bağnazlığa, mukayeseli bilim mantığını, düşünceyi öldürmeye doğru mu gidiyor? Felsefe olmadan perspektif fikri olmadan bir hakikate farklı yönlerden bakmayı öğrenmeden, nasıl insanlar düşünce geliştirecekler? Felsefe tarihinde birçok felsefe grupları vardır, bunların en aşağısı sofistler olduğu halde onlar bile olumsuzdan hareketle düşüncenin tersten, perspektiften gelişmesine hizmet etmişlerdir.

İslam düşüncesi zıtların birbirine mukabil getirmesi konusunu çok fazla kullanmamış ve tek boyutluluk ve skolastik üzerinde kalmıştır. Batıda Dekart skolastik düşünceyi yıkmak için çok ihtiyatlı hareket etmiş, kilisenin baskı ve akla kapalı düşünce dünyasına düşünceyi ve akletmeyi öğretmiştir. Ama zaman zaman skolastiği yıkmaya çalıştığında ölümle burun buruna geldiği anlar olmuştur.

Doğu ve İslam dünyasında Bediüzzaman skolastiği, şark ve İslam skolastiğini yıkmıştır. Yerine Ayeti Celilelerin asırlardan birbirine nakledilen anlamlarına yeni anlamlar katarak metni akledebilecek temsil ve perspektif fikri ile İslam skolastiğini yıkmıştır. Burada Bediüzzaman nahiv ve kelam felsefesi yaparak İslamın yeni yorumunu dünyaya armağan etmiştir. Bir tefsir kitabındaki ayetler ile Bediüzzaman’ın ayetleri anlamlandırması karşılaştırılsın bakılsın ki Bediüzzaman metinlerin müfredat manalarının ötesinde manaları akla yakınlaştıracak kurmacalar ve temsiller geliştirdiğini ve ortaya daha asri ve anlaşılır dayatmadan uzak metinler çıkarmıştır.

“Beni skolastik bataklığına saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar” derken medresedeki skolastik bataklığa dikkat çekmiş oluyor ve onu kurutup yerine yeni yorumlanmış metinler çıkardığını söylüyor.

Batı mukayeseli ilim mantığı getirmiş Seyla Bin Habib, İslamın Psikanalizi isimli kitabında peygamberlerin davranışlarındaki psikolojiyi psikanalizi anlatmıştır. Kur’an’da gerilim ve çatışma gibi psikolojik kavramlar vardır ve Kur’an’daki temel bakış açıları psikolojinin verilerine göre izah edilmesi mümkünken psikolojiyi ilahiyatın ders programlarından kaldırırsanız nasıl insanlar düşünmeyi öğreteceksiniz? Her asırdan bir tefsir alın ve Yasin suresinin karşılaştırın hemen hemen asırlardan aynı şeyleri söyleyen bir yorum düzeni ile karşılaşırsınız, bütün diğer insanı bilimlere bakmadan nasıl yeni bakış açıları geliştireceğiz? İslami uygulamalar, üniversitelerdeki sanat, estetik, felsefe, edebiyat konularındaki bağnazlıklar Türkiye’de İslam düşüncesinin farkında olmadan bağnazlığa doğru gittiği görülmektedir.

Bediüzzaman otuz yılı aşkın süre felsefe okumuş, onun okuma nedeni felsefeden gelen saldırıların kaynağını bulmaktır. Batı felsefesinin olumsuz yanları ile cedelleşmiş ve sonunda İslam düşüncesine verdiği olumsuzlukları ayıklamıştır.

Bediüzzaman Asa-yı Musa isimli kitabının başında felsefeyi dörde ayırır, eserin büyük bir kısmı nihilizst ve ateist felsefeye karşı kaleme alındığından böyle bir izahı zorunlu görür. Felsefenin ahlaka, içtimaiyata, sanata hizmet eden kısmı ile Risale-i Nur’un ve Kur’an’ın barışık olduğunu söyler. Onun karşı olduğu ateist ve nihilist ve tabiatçı felsefe ve felsefecilerdir. Muhakemat isimli eserinde nahiv ve kelam felsefesi tabirlerini kullanır. Yunan felsefesinin karışık ve karıştırıcı olduğunu ama ideailst  felsefecilerin bilime dayalı görüşlerinden dolayı onların karışık olmadığını belirtir.

“Felsefecilerin Allah’a inananlarına dua ettiğini” talebeleri söyler. Felsefecilerin Allah’a inananlarını da bir eserinin arkasına kaydeder. Bu onun ateizm ve natüralizmin karşısında olduğunu ama sanata, estetiğe, içtimaiyata ve ahlaka hizmet eden felsefe ile dost olduğunu belirtir.

Türkiye yeni bir döneme girdiği bu yıllarda adeta skolastiğe dönen tarihimizdeki bir dönem gibi düşünceyi alakadar olduğu alanlardan bilimden, sanattan, estetikten, felsefeden, psikolojiden koparırsanız o zaman bağnazlık gittikçe artar, çekişmeler ve çatışmalar yeni boyutlar kazanır. Gelin Bediüzzaman’ı iyi okuyun, yoksa skolastik İslam düşüncesinden hareket ederek din eğitimini dar bir vadiye hapsetmek bu ülkenin geleceğine zarar verir. 

Kur’an-ı Kerim’in sanat ve estetik düzeni o kadar zengin ki ama bir ilahiyatçı çıkıpta Kur’an’ın estetik düzeni üzerine bir eser kaleme almamıştır. Halbuki Kur’an neredeyse estetik değer hükümlerinin büyük bir coğrafyasıdır. Bu konuda bir kitap yazdım Diyanet İşleri Başkanı sayın Mehmet Görmez’le konuştum kitabı kendisine gönderdim.

Bediüzzaman ve Kur’an estetiği ile bağlantılar kurdum, kırk yıl İslam düşüncesinin yeni bir yapı kazanması için çalıştım. Otuz yıl Diyarbakır’da sanat, edebiyat, estetik felsefe, psikoloji, pisakanaliz üzerine İslamı, dünya ve Türk edebiyatını bu ilimlerle özellikle Bediüzzaman ile bağlantı kurarak anlattım. Kim kime dum duma… Sanattan anlayan bir adam yok ki yapılanın kalitesini belirlesin. Cemaatlerin bir kültür ve sanat görüşü yok mu, estetik dünya kavrayışı yok mu? İslam dini sadece namaz kılmak, cumaya gitmek mi? Hayır, hayır. İslam’ın bir kültür dünyası ve hayata bakış açısı sanatı ve felsefi duyarlığı olmalı lütfen.

Hz. Peygamber “Ya Ali ben İslamın tenzili için harbettim sen de tevili için harbedeceksin” buyurmuş. Biz İslamın düşünce olarak yerleşmesi ve muhafazakarlığın yer tutması için çalıştık. Türkiye bir yerlere geldi ama şimdi iş bağnazların eline geçecek gibi, biz farklı düşünenler itilip kakılmadan bihal olduk.

Şimdi aklı başında İslamcılar, muhafazakarlar bu gidişe bir şekilde dur demeli yoksa mal, düşünemeyen bir sınıfın eline geçmiştir, birgün çok geç olacaktır. Benim itiraza hakkım var. On üç yaşından beri dar mekanlarda değil hayatın içinde muhafazakarlık için çalıştık. Şimdi mentalitesi olmayan sığ insanlar her şeyin başında, bunlarla olmaz, gerçekten olmaz. Bunlar ne dinin farkında, ne sanatın, ne dünya edebiyatının, ne bizim edebiyatımızın. Toplumu dar bir kanala hapsederek iyi şeyler düşünemez ve düşündüremezsiniz. O zaman sosyal patlamalar olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.