Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

İman ve hayata dair mülahazalar (III)

İman, Allah'ın insanlara lütfettiği en büyük nimettir. Dünyevi ve uhrevi saadetin anahtarı imandır. Bu anahtarı elde eden insanlar, huzur ve saadet iklimlerine kanat çırpabilirler.
***
İman, tam bir inkiyad, bağlılık ve Allah'a sadakati gerektirir. Allah'a sadakat ve teslimiyetlerinde tereddüt ve gevşeklik bulunan insanlar, imanlarını gözden geçirmek zorundadırlar.
***
Hakiki iman, bu dünyada insanların huzur ve saadeti için en önemli ve tükenmez bir kaynaktır. Bu kaynaktan beslenen ve kanaat edenler için elem ve keder olamaz.
***
Kâinatın her unsuru ve her köşesi arasında apaçık bir şekilde görünen muhteşem ahenk ve irtibat, aklı başında olan bütün insanlara şunu hatırlatmalıdır: "Siz bu ahengin ve muhteşem dengenin bir unsurusunuz. Emir ve fermanlara karşı çıkamazsınız. Çıksanız da beyhudedir. Sadece kendinize zarar verirsiniz."
***
İman ve edep, birbirlerinden ayrılamazlar. İman, edebi netice verir ve zaruri kılar. Kalbinde sağlam bir iman ve Allah sevgisi bulunan insan netice olarak hayâ ve edep sahibi olur. Edepsiz ve hayasız bir insanın imanı da ciddi olarak sorgulanmalıdır.
***
Hayat bineği, bizleri durmaksızın ve süratle bu dünyadan uzaklaştırmakta ve kabire yaklaştırmaktadır. Bu yolculuğu durdurmak veya yavaşlatmak imkânımız ve kudretimiz yoktur. İyisi mi, biz kendimizi gittiğimiz yere göre en iyi şekilde hazırlayalım.
***
Her şeye gücü yeten ve mutlak kudret sahibi olan bir Allah'a iman eden insanlar, bütün elem ve sıkıntılarını bu kuvvet ile izale edebilirler. Yeter ki imanları, tam ve kâmil bir iman ola.
***
Mümin, mümin kardeşini müşkül bir vaziyete düşürmediği gibi, böyle bir duruma düşen bir kardeşine yardım etmek için, elinden gelen bütün gayreti gösterir. Hakiki bir iman, ciddi bir yardımlaşma ve dayanışmayı zorunlu kılar.
***
İmanın insanlara kazandırdığı en güzel hasletlerden birisi de, Kainatın Yaratıcısına kayıtsız ve şartsız teslimiyettir. Bütün varlığı ile Rabb'ine iman eden ve teslim olan bir mümin için dünya meşakkatlerine karşı ümitsizliğe düşmek ve mahzun olmak söz konusu olamaz.
***
Mümin, her şeyden önce İslam'ın zaferine ve inkişafına yoğunlaşır. Bütün gayret ve faaliyetlerini buna göre düşünür ve düzenler. Müslümanların ve İslam'ın zarar görebileceği her türlü söz ve davranıştan kaçındığı gibi, gücü yettiği oranda Müslüman kardeşlerini de bu konuda ciddi olarak ikaz etmeyi önemli bir vazife olarak telakki eder.
***
Ahir zamanın dehşetli hadiseleri ve fitneleri içinde istikameti bulmak ve bunu bir ömür boyunca muhafaza etmek kolay değildir. İnsanları şaşırtan ve yanlışa düşmelerine sebep olabilecek bu kadar büyük ve yanıltıcı hadise karşısında, çok dikkatli olmak ve Rabbimizin rahmet ve inayetine sığınmaktan başka çaremiz yoktur.
***
İmanı ruhuna ve varlığına sindiren insanlar, İslam’a ve Kuran'a kimler hizmet ederse etsin, ancak memnuniyet ve sevinç duyarlar. Kendileri imana hizmet etmeye çalışmakla birlikte, başkalarının bu konudaki muvaffakiyet ve öne çıkmalarından rahatsız olmadıkları gibi, böyle durumlarda kardeşine dua eder ve teşvikte bulunurlar.
***
Müminler birbirlerini sevmek ve hüsnü zanda bulunmakla yükümlüdürler. Muhabbet aynı imana sahip ve aynı manevi değerlere bağlı olmanın bir neticesi ve tadına doyum olmaz bir meyvesidir. Muhabbeti, husumete ve nefrete dönüşen insanlar, imanlarını yeni baştan gözden geçirmek ve kuvvetlendirmek zorundadırlar.
***
Rabbimizin imtihan için verdiği ömür sermayesi süratli bir şekilde tükenmeye devam ediyor. Elimizdeki bu sermaye tükenmeden, bizlere ebedi hayatta fayda sağlayacak bir ticaret yapmalıyız. Yoksa müflis ve perişan tüccarların durumuna düşeriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum