İstiklal Mahkemesi belgeleri niye gizli kalsın ki?

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin 1876'da kurulan Meclis-i Ayan ve 1877'de kurulan Meclis- i Mebusan kararları ile Milli Birlik Komitesi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi, Milli Güvenlik Konseyi ve TBMM'nin kurulduğu tarihte verilen kritik kararların da aralarında yer aldığı, orijinal 12 milyon resmi belgenin kamuoyuna açılması için arşiv yönetimine talimat vermiş.

Akşam gazetesinden Ali Ekber Ertürk'ün haberine göre açıklanması şimdilik uygun görülmeyen tek istisnayı "İstiklal Mahkemeleri"ne ait dosyalar oluşturmaktaymış.
Yakın tarihimize ilgi duyanlar bilirler.

TBMM'nin 1924-30 arasındaki "Gizli Celse Zabıtları" dört cilt halinde İş Bankası tarafından 1985'te yayınlanmıştı.
"Cumhuriyet'in Şeffaflaşması" açısından bir dönüm noktası oluşturan bu zabıtların yayınlanması, o dönemde TBMM Başkanı olan Necmettin Karaduman'ın onayı ile mümkün olmuştu.
Şimdiki Başkan Mehmet Ali Şahin'in "Şimdilik" yayınlanmaları için onay vermediği İstiklal Mahkemeleri'ne ait bazı zabıtlar ise "Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları-1926" başlığıyla 1993'te Ahmet Nedim'in editörlüğünde "İşaret Yayınları" tarafından kitaplaştırıldı.
"Şapka İsyanı Davası" olarak da bilinen "İskilipli Atıf Hoca Davası"nın zabıtlarının yayınlanması da, dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un onayı ile mümkün olmuştu.

Kanun yerine vicdan
Ali Ekber Aktürk'ün haberini okurken açıkçası Mehmet Ali Şahin'in İstiklal Mahkemesi'ne ait 962 dosyayı neden şeffaflaşma dışında tuttuğunu anlayamadım.
İstiklal Mahkemesi Belgeleri'ni genç kuşaklar okuyabildiği oranda, hukukun ve demokrasinin değeri daha fazla anlaşılacaktır.

TBMM açıldığı yıl olan 1920'nin 1 Eylül'ünde, yeni çalışma dönemine 1 Eylül 1920'de başladı. Ve o gün Menteşe mebusu Dr. Tevfik Rüştü (Aras) Bey'in verdiği önerge ile gündeme gelen İstiklal Mahkemeleri'nin kurulması hakkındaki teklif, 11 Eylül 1920'de yasalaştı. (9 maddelik 21 Sayılı kanun)
İstiklal Mahkemesi üyeleri olarak belirlenen görevliler 7 Eylül 1920'de TBMM'de toplandılar ve "Hiçbir kanun maddesine bağlı kalmadan kendi vicdani kanaatları ile karar verecekleri" şeklindeki bir içtihadı benimsediler.
İki dönemde 19 ayrı mahkemeden oluşan, kararları temyiz edilemeyen, idam kararlarını kendisi infaz eden bu yargı modelinin yakından bilinmesi, bugünün hukuk ve adalet anlayışını da mutlaka olumlu etkileyecektir.

Yassıada ayıbı
Ne yazık ki bizler, İstiklal Mahkemeleri'nden 40 yıl sonra ve çok partili demokrasi deneyi yaşamış olmamıza rağmen 1960'ta bu modelin Yassıada Divanı'nda tekrarlandığını da gördük.
İstiklal Mahkemeleri'nde yer alan bir duruşmanın zabıtlarından aktarma yaparak, bu dönemi o döneme benzetmeye çalışanları uyarayım.
Sorgusu yapılan kişi gazeteci-yazar ve Mehmet Akif 'in (Ersoy) damadı, Kahire doğumlu Ömer Rıza Bey'dir (Doğrul).
S- Ne olursan ol Türk vatandaşları arasında yaşamaya hakkın yok.
C- Bendeniz burada bir yaşam kavgası vermeye çalışıyorum...
S- Daima Türk vatanı aleyhinde çalışıyorsun.
C- Katiyen vaki değildir reis beyefendi.
S- Tevhid-i Efkâr'da çalıştınız değil mi?
C- Evet efendim.
S- Sen de biliyorsun Tevhid-i Efkâr gazetesinin neşriyatı bu memleketin menfaatlerinin zararına olmuştur. Ve bu resmen ortaya çıkartılmıştır.
C- Benim dini konularda yazdığım yazılar ortadadır.

Başkasını istemiyorlarmış
S- Şimdi anlaşılıyor ki El Ahbar (Mısır gazetesi) gazetesinin şu veya bu suretle aleyhimizde bulunduğu ve bilhassa senin aracılığınla İstanbul'dan yazılan haberler de meydandadır.
C- Senelerce yazdığım yazılarım malumdur, meydandadır.
S- Sana daha açık söyleyeyim mi? Kendimizden başkasının bu toprakta oturmasını istemiyoruz... Mükemmel İngilizce biliyorsun. İngilizler hesabına gizli bir isimle casusluk yapmadığın ne malum?
C- Ne diyeyim efendim?
S- Onu bırak, sana soruyorum. Kayınpederinizin (Mehmet Akif Ersoy) "İkinci Grup" ile çalıştığını ve inkılap esnasında muhalefette yer aldığını biliyorsun değil mi?
.........................
Mahkeme Başkanı'nın Afyon Mebusu Ali (Çetinkaya), üyelerin Gaziantep Mebusu Ali (Kılıç) ve Rize Mebusu Ömer olduğu sorgulama böyle devam eder.
Ömer Rıza (Doğrul) bu davada beraat etmiş ve 1950'de de Demokrat Parti milletvekili olarak TBMM'ye girmiştir (ölümü 1952).

Sabah

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum