Erdoğan ÇELEBİ
İttihad mı? İttifak mı?
İslamda ittihad ve ittifak kavramları konulu Münazarat Akşamları okumalarının 12.sinde keyfiyetli bir topluluğa sunum yapma fırsatı buldum. Söz konusu tebliğimi Risale Haber'in keyfiyetli müdavimlerinin eleştirilerine sunuyorum.
İTTİHAD, ”birleşmek, birlik üzere amil olmak, birlik, aynı fikirde olmaktır. Ayrıca ittihad, tevhid ve vahdet, vahdaniyetten gelmektedir.
İTTİFAK, ”beraber hareket etmek için sözleşmek, ittihad ve muvafakat etmek, söz birliği etmek, anlaşmak, uyuşma, bağlaşma. Belirli bir amaca ve hedefe ulaşmak için çıkarların uyuşması sonucunda belirli kesimler arasında oluşturulan birlik, beraberlik grubu.
Ayrıca ittifak kelimesinin kökü akt'den (akit) gelmektedir.
Her ikisi de ihtilafın (anlaşmazlık, uyuşmazlık, karışıklık, ikilik) ve ihtilafatın (anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar) zıd anlamları olarak kullanılmıştır. Bu kelimeler ise “hulf”dan gelmekte olup bu kelimenin tekil ve çoğul halleridir. Ayrıca gene ittifakın da –kanaatimce- bir nevi nifakın (iki yüzlülük,bozuşukluk, ara açılmak) zıddı olarak kabul edilebilir.
Bediüzzaman, niçin bir taraftan “İttihadı İslam” derken, diğer taraftan “Cemahiri Müttefika-i İslamiye” tabirini kullanıyor? Bunu nasıl anlayacağaz? Zira, ittihadı İslam derken, ittihaddan bahsetmiş olurken, Cemahiri Müttefikai İslamiye derken de ittifaktan bahsetmiş oluyor.
Öncelikle,İttihadı İslam deyince, İslam Birliği anlaşıldığını ve bu modelin anlatımı için ise ittihad ve ittifak kavramlarından yalnız birisinin kullanılmasının yeterli olmadığını, her iki kavramın birlikte kullanılmasının istenilen ve kastedilen fonksiyonu ancak icra ettiğini ve birbirini tamamladığını belirtmek gerekiyor. Diğer bir deyişle, her iki kavramında, biribirinin alternatifi olmayıp bütün bir sistemin tamamlayıcısı olduklarını idrak etmemiz lazım.
Muhakkak,her iki kavramın aynı cümle içerisinde aynı ya da benzer anlamlarda kullanıldığı metinler olmakla birlikte,şahsi fikrim olarak -kavramların daha iyi ve daha sağlıklı anlaşılması için- kelimelerin farklı anlam ve nüansları üzerinde durmak daha isabetli olacaktır, kanaatindeyim.
Bunun için öncelikle, bu kavramların hangi anlamlara geldiğini, nasıl anlaşılması gerektiğini, pratikte neyi ifade ettiklerini bilmek icab ediyor. Şöyle ki,
İttihad “akıl, kalp ve ruh birliği iken; ittifak maddi birlikteliği ifade ediyor.
Yani, İttihad, (Halıkımız bir, Peygamberimiz bir, Kitabımız bir, milliyetimiz bir gibi) aynı fikir, aynı inanç, aynı İslam milleti gibi ortak özellikli halkların bir arada olması anlamını taşırken; İttifak,farklı din ve inanç,farklı millet,farklı aşiret ve belki farklı devletlerin bir arada olması anlamını ifade eder.
Bediüzzaman İttihadı Muhammedi’yi tarif ederken; “İttihad-ı Muhammedi (aleyhissalatü vesselam) dediğimiz vakit, umum mü'minlerin mabeyninde bilkuvve veya bilfiil sabit olan ittihad murattır” demektedir.
İttihad gönüllü, sivil birliktelik iken; İttifak sözleşmeye dayalı resmi birlikteliği ifade ediyor.
İttihad daha homojen, aynı yapıları ihtiva ederken; İttifak, daha heterojen farklı ya da benzer müesseseleri çağrıştırır.
İttihad aynı cemaat içinde ki birlikteliği ifade ederken; ittifak, ayrı cemaat, tarikat, ekollerin birlikte hareket edebilmelerini, ortak hareket etme konusunda anlaşmalarını ifade eder. Yani, bir cemaat içinde ittihad edilirken, farklı cemaat ve tarikatlar arasında ittifaktan söz edebiliriz.
İttihad birlikteliğin, ortak hareketin RUHU iken, İttifak cesedi mesabesindedir, denebilir. Yani, aynı hat üzerinde kalp ve ruhların dayanışması ittihadsa, aynı çizgide bedenlerin buluşması ittifaktır.
İTTİHADİ RABITALARI DAHA ÇOK HİLAFET TEMSİL EDERKEN; İTTİFAKİ KONULARI SİYASET TEMSİL ETMEKTEDİR. Örneğin, Osmanlı sisteminde Padişah,İslam dünyasıyla ve İslam halklarıyla dini meselelerde bağlantı kurarken halifelik sıfatını kullanıyordu.Ancak azınlıklarla (Ortodokslar),diğer gayri Müslim milletlerle ilişkileri düzenlerken ya da ittifak edilecek noktaları belirlerken de siyasi padişahlık yönüyle hareket etmekteydi.Başka bir deyişle de , Müslüman halkla dini ilişkiler Şeyhülislam vasıtasıyla kurulurken, halkın idari işleriyle de Vezirlik makamıyla irtibat kuruluyordu.
Bediüzzaman; ”O zatın üçüncü vazifesi, hilafet-i islamiyeyi ittihad-ı islama bina ederek,
isevi ruhanileriyle ittifak edip, din-i islama hizmet etmektir” ya da "size bunu katiyen söylüyorum ki, şu milletin saadeti ve selameti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vabestedir. Fakat mütezellilane dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhafaza ederek,...(İlk Dönem Eserleri , Sayfa No:481) ifadelerini kullanırken, İslam hilafetinden bahsederken “ittihad”ı zikretmekte, İsevi ruhanilerle ve Ermenilerle ilişki kurmaktan söz ederken de “ittifak”tan bahsetmektedir.
İttihad, nisbeten tek uluslu (İslam milliyeti,ümmet anlamında), tek dinli, tek kültürlü, belki tek mezhepli devlet yapısını öngörürken; İttifak, çok uluslu, çok dinli,çok mezhepli,çok kültürlü,çok devletli, devletler topluluğundan ya da federasyon yapısından oluşan Birleşik Amerika Devletleri gibi bir devlet modelini öngörüyor.
İttihad, inançta ve amaçta olabilirken, mesalikte ve ittihad mümkün olmadığı gibi caizde değildir; İttifak ise, vazife ve görevde olmaktadır. Yani, ittihad ağacın çekirdeği ve meyvesini temsil ederken, ittifak çekirdek ile meyve arasında ki süreci ifade eder.
Özetle, İslam birliği için,yalnızca ittihad etmek yeterli olmamaktadır. Zira, geniş İslam coğrafyası tek din, tek mezhep, tek ırk gibi homojen bir yapıdan oluşmadığı gibi,çok kültürlü,çok renkli bir yapı söz konusudur. O nedenle bu gruplarla ittifak yapmak zorunluluğu doğacaktır. Kaldı ki, aynı din içinde yer alan değişik mezhep ve cemaat gruplarıyla dahi her konuda ittihad etmek imkansızdır. Öyleyse, İslam Coğrafyasında, bütün halklarla, ittihad edilebilecek konularda ittihad edilecek ama ittihadı mümkün olmayan konularda da ittifaklar kurulacaktır.
Açıklanan nedenlerle, istikbalde teşekkül edecek böyle bir yapının ruhu, mefkuresi, ideası, ittihadı İslam olacaktır ama iskeleti, çatısı ise, Cemahir-i Müttefika-i İslamiye olacaktır.
Peki, ittihadı islamın başı, sonu, amacı nedir, ne olacaktır?
Bu İslam Birliğinin;
Başlangıcı ve çekirdeği aslisi,fidanlığı Medresetüzzehra Eğitim Kurumları olacaktır. Zira, bu modelde, hastalık olarak teşhis edilen ve ittihadı islamın önünde en önemli engel oluşturan ”cehalet,zaruret ve ihtilaf,ümitsizlik” kanserlerine karşı; sanat, marifet,ittifak tiryaklarıyla ve mü’minler kardeştir ve Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz” ilahi fermanlarıyla ümit var olunacak ve Allah’ın izniyle çare olunacaktır.
Ruhu, ittihadı İslam inancı,fikri ve manevi rabıtalarımız olacaktır.
Üst kurumu, çatısı ve adı Cemahiri Müttefikai İslamiye olacaktır.
Amacı, elbette İ’layı Kelimetullah ve Şeriatı Garra olacaktır.
En mühim kuvveti ve destekçileri, Risale-i Nur ile onun halis, sadık, hamiyetli, nurlu talebeleri, kardeşleri ve dostları ile birlikte İsevi ruhanileri olacaktır.
Programı ve referansı Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Şerif ve Risale-i Nur olacaktır.
İdarecileri, Ehli Beyti Ali Resul olacaktır.
VE …
Nihayetinde, Allah Nurunu tamamlayacak ve Türk milleti, Kürt milleti ve Arap milleti de bu ittihadı İslam sürecinden hissedar olacaktır, diye Rabbi Rahimden niyaz ve ümit ediyoruz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.