Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Kaderin garip tecellisi yahut Mürteci Çevik Bir!

Suyu kaynağından kirleteni enseleyip derdest etmediğiniz taktirde aşağılarda bir yerlerde hep bulanık ve kirli suyu içmeye mahkûm kalırsınız.

Bu ülkenin hayat kaynakları, bir asra yakındır hep bulanık, hep kirli akıyor. Kâh kaba ve alenî bir darbe suyumuzu bulandırıyor, kâh post modern bir alçaklık kirletiyor ab-ı hayatımızı... Ya bir muhtıranın bevli karışıyor sularımıza, ya da en adi ve alçak cinsinden bir tertibin salyaları...

Bütün bunların tek sebebi var: 1920’lerin büyük kırılması... Bin yıl Himalaya dağlarının gür ve berrak nehirleri gibi akan medeniyet ve hayat suyumuz; bu büyük kırılma, bu akıl almaz deprem ve herc  ü mercle kirlendi... Bediüzzaman Hazretleri’nin “helâket ve felâket asrı” dediği bu zulmanî asrın pis akıntısı hayatımızı bütünüyle kirletti.

Ecdadımızı dehşetli bir güç birliği ile târih sahnesinden indiren Batılı düşman güçlerin dayatmalarının şekillendirdiği Ankara iktidarı, 1923’den 1950’ye kadar Anadolu’yu tam bir Cehenneme çevirdi... Cihâna İslâmiyeti götüren ecdâdımızı mel’un ilân eden Ankara muktedirleri, dinsiz ve ahlâksız nesiller yetiştirmek için hummalı bir gayret gösterdiler...

Sonra, değişen dünya şartları ve içeride Bediüzzaman gibi bir avuç serdengeçtinin başlattığı îmân ve irfân hareketinin sebebiyet verdiği karşı durulması imkânsız intibâh ile 1950’li yılların kısa ve zayıf baharı yaşandı.

Bu baharın 1920’lerin muktedir zihniyet mensubları ve onların ağababaları haricî güçlerde meydana getirdiği telâş meş’um darbelerin yolunu açtı. 27 Mayıs’tan Balyoz Darbe Plânlarına kadar hayat bulmuş veya doğmadan geberip gitmiş bütün darbe ve tertipleri besleyen ifrit Ankara zihniyetidir...

Kemâlizm bütünüyle red ve terk edilmediği, onu tahkim eden payandalar çökertilmediği müddetçe maalesef suyumuz kirli akmaya devam edecektir...

Kim ne derse desin, Kemâlist zihniyet ve devlet yapılanmasının birinci sıra hedefi Nurculuk’tur. Nurculuk’tur, çünkü zulmanî saltanatlarını başından beri yakın tâkib ile tehdid ediyor!.. Herkesin şu veya bu şekilde bir parça Kemalist veya bir parça Atatürk Milliyetçisi olduğu bu ülkede teslim olmayan tek hisar olarak kaldı Nurculuk...

28 Şubat’ın en gözde tertibi “Acz-i Mendi”liğin Nurcu olarak bilinen birilerinin etrafında şekillendirilmesi zındıkâne bir kasd ve düşmanlığın eseridir.  Milli Görüş iktidarını yıkmak için bile Nurculuktan hareket etmek bu dehşetli düşmanlığın ve iğrenç iblisliğin neticesidir.

Kaderin cilvesine bakınız ki, “Yeşil Sermaye” diye hırpaladıkları holdinglerden birine kapağı atan Çevik Bir, emekliliğini Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam ettirmekte idi. Yine çok gariptir ki “irtica” adı altında doğrudan din düşmanlığı yapan Bir, emniyetteki sorgu günlerinde beş vakit namazını muntazaman kılmış ve uzun uzun dualar yapmış... Halbuki, bu adam namaz kılan, eşleri başörtülü nice mazlum subay ve as subayı “mürteci” diye askerlikten attırıp açlığa mahkûm ediyordu...

Anlaşılan, “Yeşil Sermaye” diye boğmak istediği holding yönetim kurulu üyelik yıllarında oradaki Müslümanlarla teması sebebi ile düşünce ve itikâd değiştirmiş. Çevik Bir, emniyette kıldığı beş vakit namazda samimi ise 28 Şubat döneminde işlenen bütün zulüm ve cinayetleri itaraf ederek, hissesine düşen cezaya râzı olup âhirete kısmen olsun temizlenmiş olarak gitmeye gayret etmelidir.

Aksi takdirde namazı Allah’a değil devrin iktidarına kılmış olacaktır.

Erol Özkasnak ile devam edip, Karadayı, Demirel, Yılmaz ve diğerleri ile devam etmesi çok muhtemel 28 Şubat yargılamaları Türkiye için necat, o tertibin içinde yer alanlar için de ceza ile temizlenme fırsatı olabilir.

Hulâsa, şenaatlı ve zulmânî bir devir bütün zifiriliği ile coğrafyamızı terkedip yerini cennetâsâ bir bahara terk etmeye yüz tutmuş görünüyor... İnşaallah bir daha asla kararmayacak bir fecr-i sâdıkla kıyamet tecellisine kadar yaşayacak ve haşrin büyük sabahına yüzümüz ak, başımız dik uyanacağız. Aksi takdirde her biri bir başka serhad boyunda şehid olan ecdadımızın yüzüne bakamaz, şefaatlerine de mazhar olamayız...

Bugün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum