Kastamonu Lahikası Müzakerelerinden Notlar

Risale Akademi, Kastamonu Lahikası Müzakereleri düzenliyor. Bu hafta üçüncüsü tertiplenen müzakerede on dört konuşmacı sunum yaptılar. Bu sunumların metinleri Risale Haber ve Risale Akademi sayfalarında peyder pey neşrediliyor.

Ben de kendim için aldığım notları kısa maddeler halinde paylaşmak istiyorum:

  • Bediüzzaman talebelerine yazdığı mektuplardaki hitaplar ile hem onların mümeyyiz vasıflarını dillendirmiş, hem teşvik etmiş hem de onları taltif etmiştir.
  • Risale- i Nur ve Ayet-ül Kübra Hızır gibidir. Hayatlanmak isteyen bunlara yapışmalı.
  • Risale-i Nur’a intisab eden bir şahıs intisab sırrı ile şahs-ı manevi hükmüne geçebilir ve bir cemaat kuvvetinde olabilir.
  • Bediüzzaman hiç hediye kabul etmeyen biri olarak talebelerden gelen mektubları hediye olarak nitelendirip kabul etmesi büyük bir iltifattır. Mektuplara cevap verilmesi konusunda, zor şartlarda ve baskılar altında mektubların yazılması ve gönderilmesine ziyade ehemmiyet vermiştir. Bu durum aynı zamanda muhataplarına verdiği değeri ve onlara olan saygısını da ifade eder.
  • Nur Talebelerinin imanla kabre gireceğini kesin manevi işaretler ile bilmesine rağmen Bediüzzaman bunu teyid edecek deliller aramıştır. Tahkik mesleği böyledir. Manen kati olarak bilse bile deliller ile hüccetler ile isbat ister. Ve “buna bir delil arardım” talebinin neticesinde kuvvetli deliller ona gösterilmiştir.
  • Tam toprak gibi mahviyet olmadığında Risale-i Nur’u bulandırma ve tesirini kırma tehlikesi vardır. Hizmet etmek isteyen şahıs bu üçünü cem edebilirse harika tesirli bir hizmet edebilir: mahviyet, terk-i enaniyet ve tevazuu mutlak.
  • Çok mektuplardan anlıyoruz ki Bediüzzaman bu zamanın vazifeli kişisidir. Müceddididir. İslamların mukadderatının meşveret edildiği manevi meclislerde bu asrı temsil eden şahıstır.
  • Risale-i Nur’a herkes muhtaçtır. Kendi kabiliyeti noktasında herkesin bir konuda uzmanlaşması gerekir.
  • Bereket, hizmetin bir kerametidir.
  • Bediüzzaman, talebelerine Risale-i Nur ile ilgili 15 vazife deruhte etmiştir. Bunlar: Şerh, İzah, Tekmil, Tahşiye, Neşir, Talim, Telif, Tanzim, Tertip, Tefsir, Tashih, Beyan, İspat, Cem, Tafsil vazifeleridir ve bizzat Bediüzzaman bu vazifeler ile kıyamete kadar gelecek Nur Talebelerini vazifelendirmiştir. Risale-i Nur mükemmel bir mehazdır. Bu kaynaktan bütün insanlığı istifadesi için çalışmamız gerekir.
  • İftar ve tefritten kaçınırız ve vasatı yakalamak gayretimizdir. Yalnız bu konularda ifrat makbuldür: şükran hissi, memnuniyet, müteşekkirane sevinç.
  • Tevafuk, Allah’ın Risale-i Nur’a olan imtiyazlı teveccühünün bir göstergesidir.
  • Risale-i Nur’un şükrü, ona ciddi ve detaylı çalışmaktır.
  • Hüsn-ü niyet şişeleri elmasa, toprağı altına çevirir.
  • Duanın kabul sırrı budur ki: kalb, fikir ve avucunu açarak dua etmektir.
  • Medresetüzzehra için öncelikli iş altyapı çalışmasıdır, muallim, müfredat gerekir. Bina ve maddi inşa bundan sonra düşünülecek meselelerdir.
  • Risale-i Nurların Türkçe telif edilmesi Türkler için büyük bir şefkattir.
  • İçtimai hayatın yönetici kadroları ile ilişkilerimizi sınırlandıramazsak hizmetimizin safiyetini kaybederiz.
  • Siyaset ile olan ilişkimiz tercihendir tasviben değildir. Yani; İslama daha faydalı ya da daha az zararlı olacağını bildiğimizi tercih ederiz ama tasvib etmeyiz. Tasvib etmek yani onaylamak zulümlerine ortak olmayı netice verir. Risale-i Nur hiçbir şeyin gölgesi altına girmez. Hiçbir şeye alet edilmez. Birilerinin tarafgiri olma konumunda olmamıştır hiçbir zaman ve olmaz. Her şeyin üstündedir. Çünkü; iman ve Kur’an hakikatleri mecmuasıdır ve mal-i umumidir.
  • Risale-i Nur Kur’an ile bağlıdır ve Kur’an Arş-ı Azam ile bağlıdır. Dolayısıyla Risale-i Nur talebelerine gelen feyiz doğrudan doğruya Arş-ı Azam’dan gelmektedir.
  • Barla’ya ilk gittiğinde Üstadın asrın vazifelisi olduğu fark edilmemişti. Bir hoca olarak onu değerlendiriyordu pek çok insan. Fakat Kastamonu’da artık kim olduğu ve ne ile vazifeli olduğu tebeyyün etmişti.
  • Risale-i Nur hizmetinin kişilerin iç alemlerinde husule getirdiği huzur ve bereket hali onların hizmetlerine de aksetmiştir.
  • Kastamonu Lahika mektuplarını kelime kelime tahlil edebiliriz. Üstadımız İşatat-ül İ’caz tefsirinde nasıl Kuranın her bir kelimesi üzerinde tek tek durmuş ve anlamlar çıkarmış ise biz de bu mektubların her bir kelimesinin anlamlarını tetkik ederek çalışabiliriz.
  • Bu zamanda hadislere en çok saldırı Vehhabilerden ve Melamilerden geliyor. Üstad hazretleri bazı müteşabih hadisleri yorumlamıştır. Biz de onun tekniğini kullanarak başka müteşabih hadisleri tevil edebilecek bir kıvama gelebiliriz. Aslında Üstad bizi eğitiyor, bize bir teknik öğretiyor fakat biz bunu ne kadar değerlendirebiliyoruz. Boşlukları dolduramıyoruz. Efradını cami, ağyarını mani çalışmalar ortaya koyamıyoruz.
  • Kur’an okuyoruz fakat kainatı okumuyoruz. Oysa kainat safi ayetlerdir. Kitle iletişim araçlarında hocalar Kur’an ayetlerini kendi çıkarlarına göre kullanabiliyorlar, kendilerince anlamlar yüklüyorlar ve bize farklı bir şekilde sunuyorlar. Halbuki kainata baktığınızda saf ve çarpıtılmamış. Doğrudan doğruya Allah’ın ayetleri ile muhatapsınız kainatla baş başa kaldığınızda.
  • Kitle iletişim araçları sebebi ile günahlar çığ gibi büyüyor. Bir günah bir kalmıyor, herkes şahit tutuluyor. Eskiden bir köyde yaşayan birine iftira edilse bir başka köye gitmekle kurtulabilirdi fakat şimdi kitle iletişim araçları ile iftira ederek gidecek yer bırakılmıyor, dünya insanlara dar ediliyor.
  • Üstadın mektuplardaki hitap şeklinden biz de birbirimize nasıl hitap etmemiz gerektiğini öğrenebiliriz.
  • Bize düşen hizmeti kapasitemize uygun olarak yerine getirmemek tokat yeme sebebi olabilir.
  • Dünyada menfiler ittifak kurdular, fesat şebekeleri birbirine destek veriyor. Artık müsbetlerin ittifakı zamanı gelmiştir. Avrupa İslam ile terörü birbirinden ayırıyor artık. Avrupa’nın müsbet ve insanlıktan yana olanları ayrıştıkça İsevilerin Nur talebeleri ile ittifakının zemini hazırlanacaktır.

Yapılan müzakerelerde mektubların tahlili tamamlandıktan sonra konu konu çalışılarak Kastamonu Lahikasındaki bütün konular üzerinde müzakereler yapılacaktır. Bu lahikadaki mektublar hizmetin belkemiği niteliğindedir. Bu sebeple buradaki düsturlar üzerine inşa edilmeyen bir hizmetin Risale-i Nur’a ve Risale-i Nur’un mahiyeti hasiyeti itibariyle Kur’an’a safi bir hizmet olması mümkün görünmemektedir. Bu asırda imana ve Kur’ana hizmet etmek isteyen herkesin adeta anayasası gibi olmalıdır bu düsturlar. Yoksa bu tehlikeli ve acib asırda, hayır ile şerlerin iyi ile kötünün yalan ile doğrunun bir tezgahta bulunduğu ve fark edilmelerinin müşkülleştiği bu asırda, Kur’ana hizmet niyeti ile yapılan faaliyetler akim kalma ve aksi tesir etme tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Bu vesileyle Risale Akademiyi tebrik eder hayırlı faaliyetlerinin devamını ve bu faaliyetlerin meyvedar bir ağacın çekirdekleri hükmünde olmasını temenni ederiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.