Himmet UÇ
Kazan Bey Oğlu Uruz Bey’in esir olduğu destan
Roman olarak Dede Korkut
Özet
Ulaş Oğlu Kazan Bey otağında kardeşleri ve oğulları ile oturmaktadır. Oğlancığı Uruz’u görünce elini eline çaldı ve ağladı. Oğlu ağlamanın nedenini sordu. Oğlan ona şiirlerle cevap verdi, ağlama nedenini sordu. O da anlatır. Ol altı yaşına geldin, bir gün ola düşeyim öleyim sen kalasın. Yay çekmedin, ok atmadın, baş kesmedin, kan dökmedin yarınki gün zaman dönüp ben ölüp sen kalınca tacımı tahtımı sana vermezler diye ağladım. Oğlu Uruz ona cevap verir, hüneri oğul babadan mı görür, öğrenir, yoksa babalar oğuldan mı öğrenir? Ne zaman sen beni alıp kafir hudud boyunca çıkardın, kılıç çalıp baş kestin, ben senden ne gördüm ne öğreneyim. Baba bunun üzerine oğlunu alır ava gider, ona ok attığı yerleri, kılıç çalıp baş kestiği yerleri gösterir.
Kazan oğlunu alır ava çıkar birkaç gün beyler ile yer içerler, kafirin casusları bunları görüp gelip tekfüre anlatır. Kazanın oğlancığı ile sarhoş olup yatmaktadır. Kara elbiseli kafirler kazan üzerine dört nala yetişirler. Baba oğul bunların azgın dinli kafir olduğunu tesbit eder. Oruz günü geldi redifli bir şiir söyler, büyük cins atının, ejder sivrisi mızrağının kara çelik öz kılıcının, demir elbisesinin, miğferlerinin günü gelmiştir, onları kullanacaktır. Baba kazan kafirin özelliklerini anlatır.
Baba düşmanın yaklaştığını görünce oğluna geri dönmesini ister, onları geri gönderir. Kendisi kafiri mağlub eder, evine döner. Oğlunu karşılamak için hazırlıklar yapar, fakat oğlu yoktur.
Oğlu Uruz aşka gelir ve düşmana saldırır, ancak başaramaz esir edilir.
Kazan Bey‘e evde hanımı çıkışır. “İki vardın bir gelirsin yavrum hanı” der. “Yalnız bir oğula Yarab noldu” söyler. ”Yalnız oğul haberini Kazan söyle bana“ devam eder. ”Azgın dinli kafirlere, bir oğul tutturdunsa söyle bana. Söylemez olursan yana yakıla beddua ederim sana.”
Kazan eşine, “güzelim oğul gelse senden mi sorardım, korkma kaygılanma, avdadır. Avda kalan oğul için kaygılanma, yedi gün ben kazana mühlet ver, yerde ise oğulu çıkarayım, gökte ise indireyim.”
Kazan, doksan tümen genç Oğuzla yola düşer. Oğlunun esir olduğunu anlar. Kanlı Kar Derbend’inde kafir oturmuştur. Uruz’a kara çoban keçesi giydirmişlerdir. Babası gelince Uruz’un bağlarını çözerler. Uruz halini babasına anlatır, baba da ona konuşur. Sonunda Kazan arı sudan abdest alır, salavat getirir düşmana saldırır. Başaramaz onları mağlub etmeyi yaralanır yere düşer. Durumu farkeden Oğuz yiğitleri bir bir yetişirler. Onlar da arı sudan abdest alır, namaz kılar saldırırlar. Tekfur yenilir, kafir kaçar, üç yüz Oğuz şehit olur, Kazan oğlunu kurtarır.
Dede Korkut gelir, hatimeyi okur, dua eder.
Dua edeyim hanım
Yerli Kara dağın yıkılmasın
Gölgeli kaba ağacın kesilmesin
Taşkın akan güzel suyun kurumasın
Kanatlarının ucu kırılmasın
Kadir seni namerde muhtaç etmesin
Koşarken ak boz atın sendelemesin
Vuruşunca kara çelik öz kılıcın çentilmesin
Ahır sonu arı imandan ayırmasın
Ak alnında beş kelime dua kıldık kabul olsun
Derlesin toplasın
Günahınızı adı güzel Muhammed’e bağışlasın, hanım hey! 121
Şahıslar
Birinci şahıs yine Dede Korkut’tur. Bahsin sonunda gelir konuyu hikmet ile bağlar ve dua eder.
Kazan Bey
Birinci şahıs protogonist Ulaş Oğlu Kazan Bey’dir. Obanın geleneksel bir dostluk toplandısında karşısında duran oğlu Uruzu görünce ağlar. Ağlamasının nedeni Uruz’un bir kahramanlık yapmamasıdır, soyunun ailesinin geleceği açısından bunu tehlikeli görür. Oğlu da kahramanlık baba tarafından öğretilir, böyle bir talimi olmadığını belirtir. Baba buna içerler, oğlu ile ava gider kahramanlık yaptığı yerleri gösterir. Orada bir süre eğlenirler yiyip içip eğlenirler, bunu gören kafir saldırır, Kazan bey onları püskürtür. Evine gider oğlunu göremez, hanımı oğlu ile gidip neden onsuz geldiğini sorgular, Kazan Bey
Kazan doksan tümen asker ile kafirin üstüne yürür, arı sudan abdest aldı, alnını yere koydu, namaz kıldı. Ağladı Kadir Tanrıdan dilek diledi, yüzünü yere sürdü, Muhammed’e salavat getirdi. Savaştı başaramadı, Oğuz yiğitleri yetişince Kara Göne, Kıyan Selçuk Oğlu Deli Dündar, Gaflet Koca Oğlu Şir Şemsettin, Beyrek, Bay Yigenek, Deli Dündar, sahabe Beğdüz Emen, saymakla bitmeyen beyler yetiştiler. Hepsi abdest aldı namaz kıldı adı Güzel Muhammed’e salavat getirdiler, bir kıyamet günü gibi savaş oldu. Kazan oğlunu kurtardı, eve döndüler, Dede Korkut geldi dua edip başarıyı kutladı.
Kazan’ın Eşi, Han kızı boyu uzun Burla Hatun.
Norm şahıstır, birinci şahsın etrafındadır onun rolünü genişletir, romanın hududunu açar. Olay örgüsüne Kazan Bey’in oğlunu döndüğünde geri getirmemesiyle girer. Dede Korkut da erkekler kahramanlık için yaşarlar ama merhamet, ilgi, diğer
Gamlık gibi hasletleri çok yoktur. Kadınlar daha hassas, içten, daha gayretlidirler.
Dirse Han Oğlu Buğaç Han hikayesinde ananın gayreti çocuğu tekrar hayata döndürür, beşeridir, derinliklidir. Babaya kalsa Buğaç Han yaşamazdı, ama ana dağa gider oğlunu bulur, yarasını tedavi eder, aileyi dağılmaktan kurtarır.
Burla Hatun, Kazan eve gelince “oğlancığımın ilk avıdır, kanlı oğuz beylerini davet edeyim” dedi. Han Kızı gördü ki Kazan geliyor, toparlanıp yerinden kalktı. Samur cübbesini üzerine aldı. Kazan’a karşı geldi. Göz kapağını kaldırdı, Kazan’ın yüzüne doğru baktı, sağ ile soluna göz gezdirdi, oğlancığını Uruz’u görmedi, kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı kara süzme gözleri kan yaş doldu. Kazan’a söylemiş, görelim hanım ne söylemiş.
İki vardın bir gelirsin yavrum hani
Bir beyim görünmez bağrım yanar
Asılan kayalardan Kazan oğlan uçurdun mu?
Olacak şeyleri tasarlar ona çıkışır
Ak elleri kollarından bağlattın mı
Kafirin önünce yürüttün mü?
Rili damağı kuruyup dört yanına baktırdın mı?
…
Sam yelleri esmeden Kazan kulağım çınlıyor
Yalnız oğul haberini Kazan söyle bana
Söylemez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana. 110
Bu epizodun en önemli rolü bu hanıma aittir, sürekli konuşur, oğlunun gelmeyişini çeşitli cephelerden soruşturur. Yine Kazan’a çıkışır.
Senin belin ölmüş
Üzengiyi toplamayan dizin ölmüş
Han kızı helalini tanımayan gözün ölmüş
Bunalmışsın sana nolmuş? 119
Romanda çok yönlü tanıtılan psikolojisi şerhedilen odur, bölümü götüren de odur. Kocasının fonksiyonunu genişletir, oğlunu aramaya iter, olay örgüsü onunla boyut kazanır.
Kazan Beyin Oğlu Uruz
Üçüncü norm şahıstır. Babasına kendisine kahramanlık dersi vermediği için çıkışır, baba da onu alır ava çıkar, ama babanın yiğitlik damarı oğluna ihtiyaç duymaz, onu yalnız bırakır, o da bir kafir saldırısında esir düşer. Anne oğlunu görmeyince babayı eleştirir.
Babanın sorumsuz kahramanlık anlayışını anne eleştirir, onu oğlunu bulmaya iter. Esir olur, bölümün son kısmında Oğuz Beylerinin kavgaya dahil olmasıyla kurtulur. Oğuz Beylerinin kurtardığı Kazan son sahneyi sergiler. ”Kazan oğlunun üzerine geldi. İndi elini çözdü, kucaklaşıp baba ile oğul görüştü. Üçyüz yiğit Oğuz’dan şehit oldu. Kazan oğlancığını kurtardı, geri döndü. Gaza mübarek ola, Oğuz Beyleri ganimet aldı.“ 120
Bölümde şahıslar içinde bir karakter portresi olan Burla Hatun’dur, kocasını hareke geçiren, oğlunu kurtaran onun analık ve sorumluluk duygusudur. Ne Kazan ne de oğlu bir varlık göstermişlerdir denemez.
Oğuz beyleri kısmi rolleri olan fon kişiliklerdir. Bahsin sonunda Uruz’un esaretine son verir, Kazan’ın ailesini sefaletten kurtarırlar.
Bölümün plotu konusunda elle tutulur bir karar vermek güç, cezalandıran yapıya girer, çünkü babanın yersiz kendine güveni, oğulun tecrübesizliği yapıyı sakat yapar. Amma anne yine bir başarı plotu yapısı ile bölümü ayakta tutar. Romanın kahramanlık miti boyutu anneye uzanır, diğerlerinin böyle bir niteliği yok.
Point of-wiev, bakış açısında ya kaleme alan ya da Dede korkut tanrısal bakış açısı ile herşeyi gören bir perspektiften anlatır. Çevreye dikkat eden bir fon bakışı yoktur, o dönemler için buna aramak beyhudedir. Yazar anlatıcının akabinde anlatımı yürüten kahramanların şiirli anlatımlarıdır, yazar bunları “der“ kelimesi ile naklederse de sondaki kısmı kahraman ele alır ve canlı ve derinlikli, anlatır. Bunlar çok zaman ikili dialoglardır, canlı muhaverelerdir.
Beri gel Salur Beyi Salur güzelliği
Başımın bahtı evimin tahtı
Han babamın güveyisi
Kadın anamın sevgisi
Babamın anamın verdiği
Göz açıp da gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Bey yiğidim Kazan
Kalkarak yerinden doğruldun
Bu konuşmalar edebiyatımız açısından değerlidir, bir insanın hayatını çevreleyen bütün öğelerle konuşmalar gerçekleştirmek oldukça sanatlı bir hissetme, görme, anlatma perspektifidir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.