Mahmut ÖVÜR
Kenan Evren'inki de mi görev suçu?
İlk kez eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ, anayasal düzeni yıkma yani darbe teşebbüsünden yargı önüne çıkıyor.
Türkiye bu noktaya 12 Eylül referandumuyla gelebildi. Eğer o referandumu Türkiye toplumu yüzde 58 oyla kabul etmeseydi, bırakın darbe girişimlerini, internet andıçlarını, İrticayla Eylem Planlarını, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını görev suçu nedeniyle yargılayacak mahkeme bile yoktu.
Şimdi her yerde yargılamanın "Yüce Divan"da olması tartışılıyor. Kuşkusuz sadece hukuk kaygısıyla bu tartışmayı sürdürenler olabilir ama karşı çıkanların çoğunun, 12 Eylül referandumunun karşısında yer almış olmaları da tesadüf değil sanırım.
Aynı koro yeniden harekete geçti sadece.
Oysa genelkurmay başkanları dahil, "anayasal düzene yönelik girişim"de bulunan asker kişilerin yargılanmalarıyla ilgili düzenleme çok açık ve net.
İşte 12 Eylül referandumuyla netleştirilen 145'inci madde.
"Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar herhalde adliye mahkemelerinde görülür."
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can adresin sivil mahkeme olduğunu söylüyor: "Anayasal düzene karşı suçlar her halükârda sivil yargıda yargılanır.
Anayasal düzene karşı olan bir suçun, asker ya da sivil tarafından yapılmış olmasının bir önemi yok."
Emekli Hâkim Albay Ümit Kardaş ise 12 Eylül referandumunun boşlukları giderdiğini belirterek şu tespiti yapıyor:
"12 Eylül referandumunda 145'le ilgili 2 önemli değişiklik yapıldı. Birincisi siviller bazı suçlarından dolayı askeri mahkemede yargılanıyordu. O kaldırıldı. İkincisi askeri yargının yetki alanını düzenledi. 'Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları görevlerine ilişkin suçlarla ilgili Yüce Divan'da yargılanır' dendi. Hemen altında yeni olan düzenleme, asker kişiler devletin güvenliğine anayasal düzene, anayasal düzenin işleyişine ilişkin suçları işlediklerinde 'herhalde, her durumda' adliye mahkemelerinde yargılanır maddesi getirildi."
Kardaş, Başbuğ'a yüklenen suçun hükümetin görevini yapmasını engellemeye teşebbüs olduğunu yani TCK 312'ye girdiğini belirterek şöyle diyor:
"Bu TCK 312 kapsamında bir suç. Yani 312 nerede düzenlenmiş?
Anayasal zemin ve onun işleyişine karşı suçlar bölümünde. Orada parlamentoya karşı suç var, cumhurbaşkanına suikast var, hükümete isyan var. Bunların hiçbiri görevle ilgili değil. Tartışılmaz bile..." Derin hukuk bilgisine gerek var mı bilmiyorum ama ben yine de darbecilerin nerede yargılanacağını, özellikle de bu soruya CHP'nin "sosyal demokrat" siyasetçilerinin ne cevap vereceğini merak ediyorum.
Mesela yargı kararı beklenen 12 Eylül diktatörleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, nerede yargılanacak?
Onlarınki de "görev suçu"mu?
Ya da 28 Şubat Postmodern darbesinin genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile 27 e-muhtıranın genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt'la ilgili bir dava açılsa CHP'liler ne diyecek?
Bu soruları CHP'li sosyal demokratlardan önce emekli Albay Ümit Kardaş'a sordum. İşte onun cevabı: "Aynı suçlar onlar için de geçerli...
Usul kuralları yürürlüğe girdiği anda herkese uygulanır."
Peki, 12 Eylül referandumunda bu düzenleme yapılmasaydı ne olurdu?
"O zaman çok zorlanacaktık.
Hükümet bunu özel getirdi koydu, bunun için koydu."
Sabah
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.