Kur’an'da münafıkların psikolojisi

Münafıkların tavırları, davranışları, niyetleri ile ilgili psikanalitik tahlil örnekleri vardır Kur’an‘da. Allah onların ruh tahlillerini yapar, psikolojilerini ayrıntılı olarak anlatır. Peygamberlerin özellikle Peygamberimizin (asm) onlarla olan mücadelelerini nazara verir, Efendimiz (asm) büyük bir basiret örneği vermiş onları idare etmiştir. Münafıklarla müminlerin arasındaki olaylar İslamın öyle kolayca su akar gibi gelişmediğini sürekli bir nifak-ittifak zıtlığı arasında geliştiğini anlatır. En hassas anlarda bile nifak kendini gösterir. Bedir Savaşı ile Uhud savaşı Müslümanların niyetlerine, münafıkların nifaklarına göre şekillenmiştir. Zayıf olan Müslümanlar kavi imanları ile ilahi yardım ile savaşı kazanmışlar ama kısmen dünyevilik ve münafıkların ihaneti bir başka savaşı kaybetmeye neden olmuştur. Aslında savaşlar insanın iman dünyasının zaferi veya hezimetidir.

Münafıkların alametleri verilmiştir ayetlerde. İbadetlere ve namazlara olan itina ve itinasızlık nifak ille imanı ayıran bir ayıraç. Namaza geç gelip, birden bardakta boşanırcasına gitmeyi bir gösterge olarak kullanır Kur’an ve ayetler. Hayırda isteksizlik, infakta isteksizlik, savaştan şimdi de hizmetten kaçmak bir nifak alametidir. Bediüzzaman hizmetten kaçmayı teferun olarak niteler. Küçük bahanelerle savaştan kaçan münafıklar, şimdi de İslamı anlatmaktan aristokrat bir dünya sahibi olarak kaçmak modern Müslümanlar üretmek. Eşleri ile bahçede eğlenen bir sahabe sonra birden uyanır bineği ile savaşa gidenlere yetişir. Savaştan geri duranlara Peygamberimiz (asm) hiç iyi bakmaz, onlar iflah da olmazlar. İbadet yapmaktan geri durmak iman zaafı, bir münafık belirtisi. İslamı anlamamak bir münafıklık belirtisi. Bu ayetler derin derin düşünülmesi gereken ayetler, münafıkların cenazelerine gitmeyen bir sahabeninn önünde diz çöküp “söyle ben de onlardan mıyım?” diyen Hz. Ömer’in korkusu insanı dehşete düşürür, Allah sonumuzu hayır etsin.

AYET MEALLERİ

Öyle insanlar vardır ki “ Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler; oysa iman etmemişlerdir.2/8

Akılları sıra Allah’ı ve iman edenleri aldatmayı kurarlar. Kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında değiller. 2/9

Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını daha da ilerletti, bu yalancılık ve samimiyetsizlikleri sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır. 2/10

Ne zaman onlara yeryüzünde fesat saçmayın denilirse “biz sadece barışçıyız ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok” derler. 2/11

Gözünüzü açın bunlar bozguncuların ta kendileridir, lakin şuurları yok, farkında değiller. 2/12

Ne zaman onlara şu güzel insanların iman ettiği gibi siz de iman edin denilse “yani o beyinsizlerin inandıkları gibi mi inanalım?” derler. Asıl beyinsizler kendileridir de farkında değillerdir. 2/13

Bunlar iman edenlerle karşılaştıkları vakit ”biz de müminiz derler” fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında da “Emin olun biz sizinle beraberiz, biz de onlarla alay ediyoruz“ derler. 2/14

Allah da kendileri ile alay eder ve azgınlıklarında onlara mühlet verir, böylece onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.2/15

İşte onlar hidayeti verip dalaleti satın aldılar. Ama bu karlı bir ticaret olmadı. Çünkü kar yolunu tutmadılar. 2/16

Bunların durumu aydınlanmak için ateş yakan bir kimsenin durumuna benzer. Ateş çevresini aydınlatır, aydınlatmaz. Allah onların gözlerinin nurunu giderir ve karanlıklar içinde bırakır, onlar da göremez olurlar. 2/17

Sağır dilsiz ve kördürler onlar. Onun için hakka dönmezler.2/18

İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına ait sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah’ı da şahit gösterir. Halbuki o düşmanların en yamanıdır. 2/204

Senin yanından ayrılınca ülkede fesat çıkarmaya çalışır. Ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uğraşır. Allah elbette fesadı bozgunculuğu sevmez. 2/205

O adama Allah’tan kork, korkta fesat çıkarma denildiğinde, kendini benlik ve gurur kaplar ve bu onu daha fazla gurura sürükler. Böylesinin hakkından cehennem gelir. Gerçekten de ne fena yataktır o cehennem. 2/206

İşte siz o kimselersiniz ki o düşmanlarınızı seversiniz. Halbuki siz bütün kitaplara iman ettiğiniz halde, onlar sizi sevmezler. Hem huzurunuza geldiler mi “amenna biz de inandık” derler. Aralarında başbaşa kaldıkları vakit de, size duydukları kin ve düşmanlık sebebiyle, parmaklarını ısırırlar. De ki “geberin kininizle, Allah bütün kalplerin künhünü bilir.” 3/119

Size bir ferahlığın, bir nimetin ulaşması onları üzer. Bir fenalığın gelmesine ise adeta bayılırlar. Şayet siz sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların tuzakları size hiçbir zaman zarar veremez. Çünkü Allah elbette onların yaptıklarını ilmiyle, kudretiyle kuşatmıştır. 3/120

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen musibet (Uhud) Allah’ın izniyle olmuştu. Bu da onun müminleri ayırd etmesi, münafıklık yapanları da meydana çıkarması içindi. O münafıklara “gelin Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmanınızın size ve ailelerinize saldırmasını önleyin“ denildiğinde ”Biz savaş olacağını bilseydik size katılırdık“ dediler. Doğrusu onlar o gün imandan ziyade küfre yakın idiler. Onlar ağızlarıyla kalplerinde olmayan şeyleri söylüyorlardı. Ama Allah onların gizlediklerini de pek iyi bilir. 3/166-167

Onlar o münafıklardır ki kendileri savaşa çıkmayıp evde oturmaları yetmiyor gibi, bir de kalkıp bilgiçlik taslayarak savaşta şehid olan arkadaşları hakkında “sözümüze kulak verselerdi böyle öldürülmezlerdi.” (Uhud şehitleri) De ki eğer iddianızda tutarlı iseniz haydi elinizden geliyor ise kendinizi ölümün elinden kurtarın bakalım. 3/168

Kendilerine haydi Allah’ın indirdiği Kur’an’ın ve Resulün hükmüne gelin denildiğinde  münafıkların senden iyice geri durduklarını görürsün. 4/61

Fakat işlediklerinin cezası olarak  başlarına bir musibet geldiği zaman ne olur? Onlar hemen sana gelip yemin billah ederek “vallahi maksadımız sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi” derler. 4/62

Allah onların kalplerinde ne var ne yok pek iyi biliyor. Onun için sen onlara aldırma, fakat kendilerine öğüt ver ve onlara kendilerine dair, içlerine işleyecek beliğ sözler söyle. Nisa/64

Yaptıkları bunca cürüm sebebiyle Allah kendilerini baş aşağı getirdiği halde, durum bu kadar belli iken, ne diye münafıklar hakkında hüküm verirken kalkıp birbiriyle çekişen iki fırka haline geliyorsunuz? Allah’ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Her kimi Allah şaşırtırsa, artık sen ona yol bulamazsın. 4/88

Münafıklara müjde ver ki, can yakıcı bir azap kendilerini beklemektedir! 4/138

O münafıklar müminlerin dışında kafirleri dost edinirler. İzzet ve desteği onların yanında mı arıyorlar? Oysa bütün izzet ve kuvvet Allah’ındır. 4/139

Allah size kitapta şunu da bildirmiştir: ”Allah’ın ayetlerinin inkar ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, bunu yaparken başka bir konuya geçmedikçe onların yanında  oturmayın. Böyle yaparsanız siz de onlar gibi olursunuz. Şüphe yok Allah münafıkları da, kafirleri de cehennemde bir araya getirecektir. 4/140

Münafıklar sizinle ilgili olayları çok yakından izler, devamlı olarak havayı yoklarlar. Şayet Allah size bir zafer lütfederse. “Biz de sizinle beraber değil miydik?” derler. Eğer kafirler zaferden yana bir pay elde ederlerse onlara “Bizim taraf sizin tarafa galip durumda iken sizi kollamadık mı, müminlerin size karşı savletini içten içe engelellemedik mi?” derler. Kıyamet günü Allah sizinle onlar arasında hükmünü verecek ve Allah kafirlerle müminler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir. 4/141

Münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların hilelerini ve oyunlarını bozar. Onlar namaza kalkarken üşene üşene kalkarlar, müminlere gösteriş yaparlar. Yoksa aslında  Allah’ı pek az hatırlarlar. 4/142

Onlar müminlerle kafirler arasında bocalayıp dururlar, ne onlara bağlanırlar ne de bunlara. Her kimi de Allah şaşırtırsa sen ona hiçbir yol bulamazsın. 4/143

Ey iman edenler müminleri bırakıp kafirleri müttefik edinmeyin. Böyle yaparak Allah’a kesin bir belge mi vermek istiyorsunuz? Göz göre göre Allah’ın hışmını üzerinize çekmek mi istiyorsunuz? 4/144

Şu kesindir ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Onları oradan kurtaracak bir yardımcı da bulamazsın. 4 /145

Ey Peygamber, kalpleri iman etmediği halde ağızları ile iman ettik diyen münafıklarla, Yahudilerden kafirlikte yarışanlar seni üzmesin. Zira onlar yalancılık etmek için dinlerler. Senin yanında olmayan bir grup hesabına casusluk için dinlerler. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. ”Size şu fetva verilirse onun kabul edin, o verilmezse onu kabul etmekten geri durun derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun lehinde Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini arındırmak istememiştir, onların hakkı dünyada rüsvaylık olduğu gibi, ahirette de müthiş bir cezadır. 5/41 

Kalbinde nifak hastalığı olanların içlerinde ”Ne olur ne olmaz başımıza bir felaket gelebilir, şimdiki durumumuz değişebilir, onun için biz tedbirimizi alalım” diyerek kafirlerle dost olmak için onların yanına girip çıktıklarını görürsün. Umulur ki Allah yakında bir zafer ihsan eder. Veya kendi tarafından peygamberi vasıtasıyla münafıkların maskelerini düşürme gibi bir başka durum ortaya çıkar da, onların içlerinde gözledikleri bu nifakdan dolayı pişman olurlar.“ 5/52

O zaman münafıklar ve kalplerinde şüphe bulunanlar diyorlardı ki “bu Müslümanları dinleri aldatmış (çünkü kendilerinden çok üstün bir ordu ile savaşa giriyorlar.) Halbuki kim Allah’a güvenip dayanırsa Allah ona yeter. Şüphe yok ki Allah azizdir, hakimdir. 8 /49

 

O münafıklar yanınızda Allah’a yemin ederek sizden olduklarını ileri sürerler, aslında onlar sizden değildirler, doğrusu onlar kafirlerin maruz kaldığı durumdan endişe etmeleri sebebiyle ödleri kopan bir topluluktur. 9/56

Münafıklar kalplerinde gizledikleri küfrü yüzlerine vuracak bir surenin tepelerine inmesinden çekinirler (bir yandan da sizinle alay ederler) de ki eğlenin bakalım, Allah o sizin çekinip endişe ettiğiniz şeyleri meydana çıkaracaktır. 9/64

Münafık erkeklerle münafık kadınlar size değil birbirlerine benzerler. Kötülüğü teşvik edip iyiliği men ederler ve cimriliklerinden dolayı ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unutup terkettiler, Allah da onları terketti. Şüphesiz ki münafıklar hep itaat dışına çıkan fasık kimselerdir. 9/67

Allah gerek münafık erkeklere, gerek münafık kadınlara gerekse bütün kafirlere ebedi kalmak üzere girecekleri cehennem ateşini vaad etmiştir. O onlara yeter, Allah onları rahmetinden uzaklaştırdı, onlara devamlı bir azap vardır. 9/68

Ey şanlı peygamber, kafirler ve münafıklarla mücahade et. Onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir, ne kötü bir dönüş yeridir orası. 9/73

Onlar Allah’a yemin ederek olumsuz bir şey söylemediklerini ileri sürerler. Halbuki küfür sözünü söylediler, İslama girdikten sonra inkar ettiler, başaramadıkları netice alamadıkları bir takım cinayetlere yeltendiler. Münafıkların peygambere ve müminlere kin beslemelerinin tek sebebi, Allah ve resulünün kendi lütfu ile müminlerin ihtiyaçlarını gidermesiydi. Onlar tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur, yok yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da ahirette de acı bir azaba uğratır. Onları bütün bir dünyada, ne bir hami, ne de bir yardımcı bulunamaz. (Müslümanlarla alay ederler, Tebük savaşında peygamberimizin devesi kaybolur, sinsi sinsi “ şu adamın peygamberliğine bakın, gökten haber alıyor, fakat devesinin nerede olduğunu bilemiyor? Müslüman ordusunun Bizans tarafından mağlub edileceğini düşünerek, Abdullah ibni Übeyyi Medine‘de kral yapmayı planlarlar.) 9/74

Bedeviler inkar ve münafıklıkta şehirlilerden daha şiddetli, Allah’ın resulüne indirdiği hükümleri tanımamaya daha yatkındırlar. Allah herşeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. 9/97

Çevrenizdeki bedevilerden ve Medine ahalisinden öyle münafıklar vardır ki onlar nifak işine mahir olmuşlardır. Pek sinsi hareket ettikleri için sen onları bilemezsin, ama biz pek iyi biliriz. Biz onları çifte cezaya çarptıracağız, sonra da müthiş bir azaba itileceklerdir. 9/101

Çünkü niceleri “Biz Allah’a ve Resulüne inandık ve itaat ettik“ derler de sonra onlardan bir kısmı, buna rağmen geri dönerler. İşte bunlar mümin değildirler. 24/47

Evet, Allah iman edenleri bilip ortaya çıkaracak, elbette münafıkları da bilip ortaya çıkaracaktır. 29/11

Ey peygamber Allah’a karşı gelmekten sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah herşeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. 33/1

Hani münafıklar ve kalplerinde (iman zayıflığı) olanlar Allah Resulünün bize zafer vadetmesi, bizi  aldatmak içinmiş diyorlardı. (Abdullah ibni Übeyy gibi münafıklar  Muhammed bize iran ve Bizans’ı fethedeceğini vaadediyordu, şimdi ise korkusundan hendek kazdırıyor) gibi fısıltılaryayıyordu. 33/12

Bir kısım ”ey Yesribliler burada düşmana karşı koyamazsanız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönün” diyordu. Onlardan bir başka bölük “evlerimiz korumasız“ diyerek  peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekten evleri tehlikeye maruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı. (Hicret’e kadar Medine’nin ismi Yesrib idi, daha sonra Medinetün Nebi oldu.) 33/13

Allah böylece sadık kalanları  doğruluklarına karşılık ödüllendirecek, münafıkları da dilerse azaba uğratacak veya tevbe nasib edip tevbelerini kabul buyuracaktır. Çünkü Allah gafurdur, Rahimdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur)33/24

Sakın kafirlere, münafıklara itaat etme, onların verdikleri sıkıntılara şimdilik  aldırma  ve yalnız Allah’a dayan. Koruyucu olarak Allah yeter. 33/48

Münafıklar kalplerinde bir hastalık bulunanlar (imanları zayıf olanlar) ve şehirde müminlerin kusurlarını arayarak ötü  haber yayanlar, bu hallerinden vazgeçmezlerse, biz onlara karşı sana emir ve hakimiyet veririz de sonra orada ancak bir zaman sana komşuluk edebilirler. Lanetlenirler, nerede rastlanırsa yakalanıp öldürülürler. 33/60-61

Bunun varacağı sonuç da Allah münafık erkekleri  ve münafık kadınları, müşrik erkek ve müşrik kadınları cezalandırması mümin erkek ve kadınların ise tevbelerini kabul buyurması olacaktır. Allah gerçekten Gafur, Rahimdir. 33/73

Öte yandan Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkekler ve münafık kadınlar müşrik erkek ve müşrik kadınları cezalandırması içindir. Kötülük onların başlarına dönsün, Allah onlara gazap etmiş lanetlemiş ve onlara Cehennem’i hazırlamıştır. Ne kötü yerdir orası. 48/6

O gün münafık erkek ve kadınlar, müminlere “N’olur derler, yüzümüze bir bakın da nurunuzdan biz de yararlanalım” bunun üzerine onlara şöyle denilir, arkanıza dönün de bir nur arayın. Derken aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın bir kapısı olup bu kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır. 57/13

Münafıklar şöyle seslenirler “biz de sizinle beraber değil miydik?” Müminler cevap verirler ”Evet beraberdiniz, fakat siz kendi canınızı yaktınız, müminlere hep felaket gelmesini gözleyip durdunuz, şüphelere düştünüz, sizi bir takım kuruntular oyaladı. Bir de baktınız ki emri Hak gelmiş, böylece o dessas ve aldatıcı şeytan sizi Allah’ın affı ve keremiyle aldattı. 57/14

Bugün artık ne sizden, ne de kafirlerden kurtuluş fidyesi kabul edilmez. Varacağınız yer ateştir, sizin layığınız odur, orası varılacak ne kötü yerdir. 57/15

Bakmaz mısınız şu münafıklık yapanlara, onlar ehli kitaptan kafir kardeşlerine, Vallahi diyorlar, eğer siz buradan çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız, sizin olduğunuz yerde asla kimseye itaat etmeyiz, eğer size savaş açan çıkarsa mutlaka size yardım ederiz. Ama Allah şahittir ki onlar yalan söylemektedirler. 59/11

Çünkü o Yahudiler yurtlarından çıkarılırsa, bu münafıklar onlarla beraber çıkmazlar ve eğer kendilerine savaş açılırsa onlara yardım etmezler. Eğer yardım etseler bile müminlerin karşısında dayanamayarak arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra Allah onları helak eder de artık kurtarılmazlar. 59/12

Onların kalplerinde sizden duydukları korku, Allah’tan korkmalarından daha ileridir. Bu böyledir çünkü onlar, gerçeği bilip anlamayan kimselerdir. 59/13

Onlar sizinle toplu durumda savaşmazlar, ancak sağlam kaleler içinden veya duvarların arkasından sizinle savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir. Sen dışardan onları birlik içinde sanırsın, halbuki kalpleri daima dağınıktır, böyledir çünkü onlar aklını kullanamayan düşünmeyen bir güruhtur. 59/14

Bu Yahudilerin hali, kendilerinden az önce yaptıkları işlerin vebalini tatmış olan, ahirette de ayrıca gayet acı bir azap çekecek olan kimselerin durumuna benzer. 59/15

Yahudileri savaşa teşvik eden münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumuna benzer ki o insana “dine inanma reddet” diye telkin eder. O kendisine kulak verip kafir olunca da şöyle der. “Ben senden uzağım, çünkü ben alemlerin Rabbinden korkarım” 59/16

Münafıklar sana geldiklerinde “Biz Senin Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik ederiz“ derler. Allah da senin kendisinin elçisi olduğunu elbette bilir, bununla beraber Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimi olmadıklarına şahitlik eder. 63/1

Onlar Resulullahın etrafındaki fakirlere infak etmeyin, destek olmayın ki dağılsınlar diyen bedbahtlardır. Halbuki göklerin ve yerin bütün hazineleri Allah’ındır, lakin münafıklar bunları bilmezler, anlamazlar. 63/7

(Münafıkların önderi Abdullah ibni Übey idi. Peygamberimizin hicretinden önceki liderlik konumu sarsıldığı için ömrünün sonuna kadar onu çekemedi. Her fırsatta Medineli hemşehrilerini yabancı durumda olan muhacirler aleyhine kışkırtmaya çalıştı. Dünyevi şartlarda her iki tarafı da tahrik edip çarpıştırmak pek kolaydı. Zaman zaman kritik gergin anlar yaşandı. Fakat Allah müminleri korudu. Peygamber Efendimizin rehberliği, Ensar ve Muhacirlerin basiretleri muhtemel olayları önledi.

Hicretin beşinci yılında gerçekleyen Beni Mustalık seferinde, suyu daha önce alma meselesinden dolayı Mekkeli Cehcah ile Medineli Sinan arasında kavga çıkınca her biri kendi hemşehrilerini yardıma çağırdı. İbni Übey olayı fırsat bilerek “Besle kargayı oysun gözünü“ kabilinden sözler söyleyerek muhacirler aleyhine kışkırtmaya başladı. Bunları işiten pek genç yaştaki Zeyd Bin Erkam derhal durumu Hz Peygamber’e (asm) iletti. Huzura çağrılan ibni Übey yaptığı işi inkar etti. Zeyd zor duruma düştü. Vahyin gelişi ile durum kesinleşti. İbni Übey Efendimizin (asm) huzuruna varıp Allah’a istiğfar etmeyi gururuna yediremedi.)

Hem derler ki Medine’ye bir dönelim göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır. Heyhat izzet Allah’ın Resulünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler. 63/8

Ey Peygamber kafirler ve münafıklarla mücahade et ve onlara sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir, gidilecek yer olarak ne fena yerdir orası. 66/9

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.