Nurettin HUYUT
Libya’da “zulüm başına adalet külahı geçirmiş”
Libya’ya atılan bombalar gerçekte başımızı yararken, kurşunlar gönlümüze düşüyor.
Batı yine batılılığını yapıyor. Elinden geldiğince, bombalarının ulaştığınca, yakıp yıkıyor. Ama bunu yaparken de gayet pişkin “kurtarmaya geliyorum” diyor.
Bediüzzaman Hazretleri bunları; “Zulüm, başına adalet külâhını geçirmiş. Hıyanet, hamiyet libasını giymiş.” (Mektubat sh. 456) şeklinde tarif ediyor.
Rusya Başbakanı ise "BM'nin Libya kararı, Ortaçağ'daki haçlı seferlerine benziyor. Vicdan yok…" diyerek adeta Üstadı teyid ediyor.
Müslüman ülkelerdense ses çıkmıyor.
Libya’da olup bitenleri seyretmek elbet mümkün değildir. Hiçbir vicdan buna razı olmaz. Orada Müslümanlar birbirlerini yiyip bitirirken buradan onları hiçbir şey yapmadan seyretmek olmaz.
Ne yapmalı, ne etmeli ki, en az zararla bu müsibet bertaraf edilmeli?
Aslında cevabı aranması gereken soru budur. En az zararla nasıl toparlar ve iç barış kansız nasıl sağlanır?
Mısır halkı bu konuda hayli şanslı görünüyor. Çok ucuza mal etti/edecek gibi.
Aslında demokratik düzen hiçbir ülkeye kansız gelmemiş, özellikle Avrupa Ülkeleri bunun bedelini çok acı bir şekilde ödemiş.
O nedenle görülen o ki, İslam ülkeleri de ucuza mal edemeyecek. Özellikle Libya gibi demokrasi geleneği olmayan bir ülkenin kolayca bu işi başaracağını kabul etmek saflık olur. Yine de ümit ediyoruz ki, ucuza mal edilsin.
Bu konuda BM de elbette duyarsız kalamaz/kalmamalı… Zira kuruluş amacı odur. Ama duyarsız kalmayacağım diye bir takım kirli emellere de alet olmamalı.
Uzaktan nasihatle de bu iş çözülmez. Hayatı zalimlikle geçmiş, her şeyi baskı ile sopa ile elde etmiş bir adamdan merhametli olmasını beklemek doğru olmaz. Özellikle bu günlerde gözü dönmüş Kaddafi’ye nasihat hiç mi hiç tesir etmez. Mutlaka “yaptırım gücü” şart…
Yani bir şekilde güç ile ancak bu iç savaş durdurulabilir.
Ama bu güç “barış gücü” olmalı “savaş gücü” değil.
Batılı güçlere Libya’nın en küçük bir zararı veya her hangi ciddi bir tehdidi söz konusu değildir. Sadece kendi içinde bir anlaşmazlık söz konusu, sonuçta halk yönetimi beğenmemekte ve muhalif bir cephe açarak iktidarı yıkmaya çalışmaktadır. Hal böyle iken sanki onlara saldırı varmış, tehdit varmış gibi algılayıp savaş ilan etmek ve saldırmak insani değildir.
“Askeri hedefleri, sıtratejik noktaları vuruyorum” demesi de bu güce haklılık kazandırmaz. İç savaşı durdurayım derken ülkeyi harap etmeyi iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değildir.
Mahallede kavga eden iki aile olsa ayırmaya gelenler bu iki aileye vuramaz, sadece araya girer ve birbirlerine yaklaşmalarına müsaade etmemeye çalışır. Arada kalmamak için de gerekli tedbirlerini alır/almalı.
Yoksa mahkeme kurulmuşta haklarında karar çıkmış gibi davranmak bir tarafı haksız bularak diğer tarafla bir ve beraber olup karşı tarafı dövmeye çalışmak uluslar arası kriterlere de uymaz.
Kaddafi yandaşları vatan haini mi? Dışarıdan gelmiş vatanı işgal etmiş bir güç mü? Elbette hayır…
Askerleri arasında başka ülkelerden getirilmiş ücretli askerler bulunabilir. Bugün ABD’nin askerleri içinde de paralı askerler var. Ama diğer kesimler bizzat Libya halkının bir parçasıdır. Onları da düşünmek lazımdır. Kaddafi’yi cezalandırıyorum derken ona taraf olan çaresiz masum insanlara zarar vermek doğru değildir.
Yani kısacası gidişat pek hayra alamet gibi görünmüyor. Irak’ta sergilenen senaryo Libya’da da sergileniyor. Baykuşlar ve leş kargaları Libya semalarında uçuşa geçmiş bulunuyor.
İç çatışma şiddetlendikçe bu leş yiyicilerin işi kolaylaşmakta saldırılarını artırmaktadırlar. Bunlara bu fırsat verilmemeli, gerçek barış gücü devreye girmelidir.
Bu da ancak İslam ülkelerinin birlikte hareket etmesiyle mümkün olacaktır. O konuda da henüz bir ışık görünmüyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.