Mehmed Feyzi Pamukçu’yu rahmetle anıyoruz
4 Mart 1990 tarihinde vefat eden Mehmed Feyzi Pamukçu ağabeyimizi vefatının 28. yıldönümünde rahmet dualarımızla anıyoruz…
Risale Haber-Haber Merkezi
Merhum Mehmed Feyzi Pamukçu (R.H.) ağabey, 1912 Kastamonu doğumludur. 1938’den itibaren 1943 senesine kadar Kastamonu’da Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine hizmet etmiştir. 1943 Denizli ve 1948 Afyon Mahkemeleri sırasında Üstad’la beraber hapis yatmıştır. Risale-i Nur Lâhikalarında çok sayıda mektupları ve 14. Şua’da Afyon müdafaası vardır.
Kastamonu ve çevresinin mânevî Mutasarrıfı Mehmed Feyzi Efendi senelerce etrafına manevi feyz, bereket ve ilim saçmıştır.
4 Mart 1990 tarihinde vefat eden Feyzi Efendinin Kabri Kastamonu vilâyetindedir. Kabrine giden şehir yolları, Belediye tarafından, “Mehmed Feyzi Efendinin kabrine gider” şeklinde levhalarla, oklarla işâretlenmiştir.
Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1 kitabında anlatıyor:
KARDEŞİM FEYZİ, BEN SENİ BİR YIL EVVEL ÇAĞIRDIM, BİR YIL KAYBIN VAR
Mehmed Feyzi Efendi, Bediüzzaman Hazretleri ile tanışmasını şöyle anlatmıştı:
“Bir mürşid arıyordum. Bir gün mâna âleminde: ‘Aradığın mürşid geldi, yanına git’ dediler. Rüyadır deyip pek aldırmadım. Bir yıl sonra yine: ‘Beklediğin zatın yanına git’ dediler.
“Nasrullah camiine gittim: ‘Buraya dışarıdan gelen bir şeyh veya bir mürşid var mı?’ diye sordum. Üstad’ın kaldığı evi tarif ettiler. Yanına gittiğim zaman, Üstad ayağa kalkarak karşıladı ve bana sarıldı: ‘Kardeşim Feyzi, ben seni bir yıl evvel çağırdım, niye gelmedin, bir yıl kaybın var’ dedi.”
MEHMED FEYZİ EFENDİYE ZİYARETİMİZ
Risale-i Nurları tanıyalı 5-6 ay kadar olmuştu. 10-15 kardeşle beraber Kastamonu’ya Mehmed Feyzi efendiyi ziyarete gittik. Bir ağabeyimiz: “Eve gitmeden birer paket çay ve şeker alalım” dedi. Müskirat (içki) satmayan bir bakkal bulabilmek için beş altı dükkân dolaştılar.
İçeri girdiğimizde Feyzi Efendi zahiren yalnız idi. Bizler oturur oturmaz: “Kardeşlerim ben çok sıkılıyorum, bir paket çay için dükkân dükkân dolaşıp zahmet çekiyorsunuz” dedi.
EVİNİZDE SİVRİ UÇLU BIÇAK VARSA UCUNU YUVARLEYİVERİN
1967 veya 1968 yılları idi. İçtimâ-i hayat çok karışıktı. Malûm sol faaliyetler artmıştı. Bazıları: “Sol bir ihtilâl olma ihtimali var, tedbir alalım” diyorlardı.
Biz yine 5-6 ağabeyle beraber Feyzi efendiyi ziyarete gittik. Bize tavsiyesi şu olmuştu: “Kardeşlerim, Risale-i Nur inayet altındadır, hiç bir güç bu hizmete mâni olamaz. Sizin evinizde sivri uçlu bıçak varsa, ucunu yuvarlayıverin ve hizmetinize devam edin” buyurdular.
TEDBİR NORMÂL ZAMANLARDA YAPILANIDIR
Feyzi Efendi bir gün tedbirden bahsederken: “Tedbir normal zamanlarda yapılanıdır ve Hakîm ismine müraat etmektir. Şartların zorlaştığı sırada yapılan tedbir, korkudandır” demişlerdi.
SENDEKİ SAKAL BENİM SAKALIMDIR, ONU HİÇ KİMSE KESEMEZ
Sakal mevzuunda: “Sakal bırakmak sünnettir, kesmek haramdır. Bu sebeple sakal bırakacak Müslümanlar Türkiye’nin şartlarını iyice düşünerek hareket etsinler.
“Ben sakalımı hiç kestirmedim. Hapishanede kesecekler diye çok üzülmüştüm. Hazret-i Üstad yanıma geldi: ‘Kardeşim bu sendeki sakal benim sakalımdır, onu hiç kimse kesemez’ dedi. Hakikaten berbere çağırdılar, berber bana baktı baktı: ‘Ben bu sakalı kesemem’ dedi ve kesmedi, öyle kaldı.”
HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Bir gün huzurunda kalabalık bir cemaat vardı. Hatıra anlatması rica edildi. Dedi ki: “Hatıra anlatmakta çok mahzurlar var. Bazen duyuyorum, söylemediğim şeyleri söyledi diyorlar. Söylemediğim bir şeyi söyledi diyene veya eksik söyleyene hakkımı helâl etmiyorum.” (Bilal İslamoğlu’nun notlarından.)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.