Mehmet Abidin KARTAL
Ben deprem!
6 Şubat 2023 Pazartesi günü, saat 04.17'de Pazarcık merkezli 7,7, saat 13.24'te ise Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman, Kilis ve Elazığ’ı etkileyen depremler sonunda yüzbinlerce bina yıkıldı. Yüz binden fazla vatandaşımız yaralandı. 44 binden fazla vatandaşımız vefat etti.
20 Şubat 2023 Pazartesi günü, saat 20.04’te Hatay'ın Defne ilçesinde 6,4 büyüklüğünde ardından da saat 20.07’de Samandağ ilçesinde 5,8 büyüklüğünde şiddetli iki deprem meydana geldi. Ben Hataylıyım birçok akraba, dost ve arkadaşlarım vefat etti. Depremde vefat eden bütün kardeşlerimize duacıyız. Canını kurtaran kardeşlerimizin çoğu da başta evleri olmak üzere imkanlarını kaybettiler. Bu musibet, bu büyük acı bize kardeş olduğumuzu hatırlattı. Milletimiz, devletimiz depremzede kardeşlerine yardım edebilmek için seferber oldu. Hatta dünya fıtratındaki iyilik duygularını hatırlayarak Türkiye’ye yardım etmeye başladı.
Taziye ve geçmiş olsun için akraba ve dostlarımı arıyorum. Hepsi metanetli ve imanın verdiği teslimiyet ile konuşuyorlar. Torununu, torununun eşini ve çocuğunu kaybeden, lisede hocam ve müdürüm Mehmet Kızılkaya, “Rabbimiz zor bir soru sordu, inşallah cevabını doğru veririz” diyordu. Benim ilkokul ve rahmetli babamın Hac arkadaşı Mehmet Kalkan kardeşimin acısı büyüktü, eşini ve çocuklarını ebedi aleme yolcu etmişti. “Veren de O, alanda O, emri başımız üstünde” diyordu. Nafiz Çoban kardeşim ve görüştüğüm diğer hemşerilerim de de aynı iman ve teslimiyeti görüyordum. Allah’ım hepsine sabırlar versin, ahirete göç eden kardeşlerimize de rahmet eylesin.
Kainatta canlı, cansız her şey hal lisaniyle konuşuyor. Kâinat ve olaylarda hiçbir şey hikmetsiz ve boşuna değildir. Her varlık ve her olay ilâhî mesajlar taşıyor, biz insanlara ibret dersleri veriyorlar.
Ben deprem, bugünlerde herkes beni konuşuyor. Doğru konuşan da var yanlış konuşan da var. Ben de konuşarak siz insanlarla sohbet etmek istiyorum. Çoğunuz beni yanlış tanıyorsunuz. Kendimi, görevimi size anlatmak istiyorum. Yanlışlarınızı söylemek istiyorum. Beni tanımanız için sohbetimi sabırla sonuna kadar okumanızı istiyorum.
Ben deprem!
Dünyada, kainatta devamlı birçok olaylar olmaktadır. Canlı, cansız her varlığın bir görevi, meydana gelen olayların bir sebebi vardır. Her hayvanın, her bitkinin bir görevi vardır. Arının balını yersiniz, ipek böceğinin ipeğini kullanırsınız, ineğin sütünü içersiniz… Yeryüzü bir nimet sofrasıdır. İnsanın şerefine kurulmuştur. İnsanın dışındaki bütün canlılar, bitkiler, hayvanlar, kuşlar bu sofrada insana hizmet ederler, dersler verirler. Ben deprem, ey insan seninle sohbet ederek kendi görevimi, yaratılış hikmetimi anlatmaya çalışacağım. Çünkü beni yanlış tanıyorsun. Bana kızgınsın. Barışalım.
Ben deprem!
Siz insanlar ateşin yaktığını, yağmurun ıslattığını ve benimde binalarınızı yıktığımı biliyorsunuz. Ateşin yakıcılığından, yağmurun ıslatmasından, soğuğun üşütmesinden kendinizi koruyorsunuz. Benim binalarınızı yıktığımı biliyorsunuz ama tedbir almıyorsunuz. Mühendisleriniz, müteahhitleriniz, idarecileriniz binalarınızı ilmine, usulüne uygun yapmadığından binalarınız yıkılıyor. Sizin ölmenizin, evlerinizin yıkılmasının suçlusu ben değilim. Sizsiniz. Çünkü binalarınızı çürük yapıyorsunuz.
Ben Deprem!
Aşağıda size hatırlatacağım depremde yaşanan olaylar, ölmenize, evsiz, yersiz kalmanıza neyin sebep olduğunu, suçlunun kim olduğunu gözler önüne seriyor.
"Kahramanmaraş'ta altındaki Zücaciye dükkanındaki tabakların bile kırılmadığı binayı televizyonlarda seyrettiniz. Ne diyordu binanın müteahhidi, “Biz projeye uyduk. Elimizden geldiğince tüm ekibimizle kontak kurarak işin başında durarak, imalatımızı yapımımızı sürdürdük. Maalesef o binanın karşısında bir bina yıkıldı. Çok şükür ağır hasarlı bir binamız olmadı. Sağlam bina derken biz yapılması gerekeni yaptık. Bu iş bir ekip işi. Tüm bize destek olan herkese teşekkür etmeliyim. Bu iş bizim inşaat mühendisi, mimarla birlikte çalıştığımız ortak bir şekilde hareket ediyoruz." TOKİ’nin yaptığı binalarda çizik olmadığını görüyorsunuz.
Hatay’ın Antakya ilçesinde yaptığı hiçbir bina yıkılmayan Mühendis Müteahhittin söylediklerini medyadan çoğunuz okudunuz. Hatırlayalım, "Bilime inanan babam en büyük rehberimdi. Yaptığımız tüm inşaatların başında eksik bir şey olmasın diye bekledik. Belki çok klasik olacak ama babam hep bize ‘Okumak zorunda değilsiniz, bir belediyenin temizlik işçisi de olabilirsiniz ancak bir sokağı temizlediğinizde tek bir çöp bırakmayacak şekilde yapın. Mühendislik yapacaksanız ona göre yapın’ derdi. Hangi işi yaparsanız yapın en iyisini yapın bilinciyle büyütüldük. Hiçbir canlının başına bizden kaynaklı bir zarar gelmemesi için çalıştık. Yaptırdığımız her binanın başında kendim durmaya özen gösterdim. Eğer ben yoksam bile mutlaka bir teknik personelim başlarında bulundu. Kullandığımız demirleri bile kendim tek tek saydım. Betonlarım bozuksa o betonu gönderdim. Sonuçta ben bunu parayla satın alıyordum." diyordu.
Ben Deprem!
Ben sizin düşmanınız değilim. Ben görevimi yapıyorum. Suçlu sensin insanoğlu. Yaptığınız yanlışların bedelini ödüyorsunuz. Seyrediyorsunuz, görüyorsunuz işini doğru yapanların binaları yıkılmıyor.
Ben Deprem!
Ey insan, haram helal demeden aşırı kazanma duygusu seni merhamet, şefkat ve yardımlaşma duygularından uzaklaştırarak, bencil yapıyor. Senin ruhunda devamlı depremler oluyor. Bu depremler seni fıtratından uzaklaştırıyor ve kötü işler yapıyorsun. Daha fazla kazanmak için malzemeden çalarak, işçilik ücretlerinden çalarak çürük binalar yaparak cinayet işliyorsun. Çünkü insanlar ölüyor. İnsanların dişinden, tırnağından arttırarak aldıkları evleri, imkanları yok oluyor. Cinayetin yanında, kul hakkına da giriyorsun. Kul hakkı yiyorsun. Hatırlatırım, Rabbimiz her türlü suçu, günahı affediyor, kul hakkını affetmiyor.
Ben Deprem!
Nedir benim görevim. Beni anlatmak için üniversitelerde benim adıma bölümler var. Sismoloji. Beni anlatan profesörler var. Kitaplar var. Şunu da size hatırlatayım. Kâinatta çirkinlik diye bir şey yoktur; her şey ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibari ile güzeldir. Kışın yağmuru, karı, fırtınası, soğuğu, çatık suratı ötesinde baharın çiçekleri, sayısız meyveleri, sebzeleri, bereketi vardır. Bunu gözlerinle görüyorsun. Bana düşman olma, beni çirkin görme. Benim görünüşte çirkinliğim arkasında çok faydalarım var.
Ey insan aşağıdaki bilgileri seninle paylaşacağım. Belki de çoğunuzun bunlardan haberi ve bilgisi yoktur. Çünkü her konuda, her olayda duyduğunuza, seyrettiğinize inanıyorsunuz. Düşünmüyorsunuz, sizi üstün kılan düşünceniz. Gerçeği öğrenmek için okumuyorsunuz, araştırmıyorsunuz. Hazırcısınız.
Ünlü Jeolog Prof. Dr. İlyas Yılmazer yıllardır evlerin yüksek tepelere kurulmasını önermiştir.
Neden mi yüksek tepeler ve kayalıklar denilmektedir?
"Çünkü yüksek tepelerdeki sağlam olmayan taşlar, topraklar rüzgâr, yağmur ve karlarla doğal tesviye edilerek alçak ve düz alanlara akarlar. Geride ise yüksek şiddette depremlere bile dayanıklı kayalar ve topraklar kalır. Düz alanlara akan bu toprakların oluşturduğu arazilerde de tabiatın en yeni ve en diri mineralleri toplanır. İşte o minarelerin beslediği topraklarda yetişen hububat ve diğer bitkiler dünyanın hiçbir yerinde bizim memleketimizdeki kadar nitelikte olamazlar… Yani bir ülkede deprem ne kadar sık olursa o ülke arazilerinde de o kadar çok yeni alüvyon ve minerallerle beslenir o topraklar. "
Korkutucu, çirkin biz depremlerin aslında bereketli toprakları meydana getirdiğimizi, size daha önce kimse söyledi mi? Gıda güvencesi ve güvenliği konusu dünyanın en önemli meselesi hatırlatırım. Yaşamak için gıdaya ihtiyacınız var. Gıda bereketli topraklarda yetişiyor.
Malatya İnönü Üniversitesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Mehmet Önal da biz depremlerin faydalarını şöyle anlatıyor:
"Depremlerin başlıca üç yararı vardır. Birincisi, ülkemizdeki organik olmayan madenlerin nerede ise tamamı fay hatları nedeniyle oluşmaktadır. Ülkemizin dünyada bor madeni zenginliği açısından birinci olmasını deprem fay hatlarına borçluyuz. Endüstriyel ham madde açısından ülkemiz çok zengindir. Madenlerimizi uygun bir şekilde kullanabilirsek, bunun geliri ülkenin her türlü ihtiyacını karşılayabilir. Depremin ikinci bir yararı, doğal maden sularının deprem fay hatları nedeniyle oluşmasıdır. Maden suları, içinde bulundurduğu çeşitli mineraller ve iz elementleriyle vücudumuz için yararlıdır. Depremin üçüncü bir faydası ise ülkemizin içilecek kaynak suları ve ılıcalar açısından zengin olmasının nedeni de benzer şekilde deprem fay hatlarıdır."
Ben Deprem!
Ey insan, ben depremle karşılaşınca insan olduğunu hatırladın, içindeki iyilikleri ortaya çıkardım. Depremzede kardeşlerine yardım için seferber oldun. Depremden önce kiralar aldı başını gidiyordu. Zengin fakiri görmüyordu. Herkes ben, benim diyerek nefis atına binip koşuyordu. Depremle hiç olduğunu anladın. Ev sahibi 1000.- TL eve 5000.-TL istediği için kiracısıyla kavga etmişti. Depremde ev sahibinin de kiracının da evleri yıkıldı. Ev sahibi kiracısıyla çorba alabilmek için aynı sıradaydı. Malda yalan mülkte yalan, gel birazda sen oyalan… Ey insan, kulsun, emanetçisin, kiracısın, misafirsin, yolcusun… Başkada hiçbir şey değilsin.
Kainatın Efendisini dinleyelim, “Benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden bir yolcu gibiyim.”
Ben Deprem!
Ey insan Rabbimizin mesajlarına kulak verin;
“Hoşlanmasanız da, savaş size farz kılındı. Belki de sizin hoşlanmadığınız şey, hakkınızda hayırlı olur; hoşlandığınız şey ise sizin için bir şer olur. Allah bilir, siz bilmezsiniz”. Bakara Suresi 216. Ayet
“Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var”. İnşirâh Suresi - 5-6 . Ayetler
Ben deprem Rabbimin izniyle görevimin sonuçlarımdan hoşlanmayabilirsiniz, acılar, zorluklar yaşayabilirsiniz. Bekleyin Rabbimiz bu musibetlerin arkasında bilmediğiniz ne sırlar, ne hikmetler gizlemiştir. Celal isminin tecellilerini yaşıyorsunuz. Cemal isminin tecellileri yakındır inşallah. Güle bakarken yalnız gülün dikenlerini görmeyin, gülü de görün.
Ben Deprem!
Sismoloji kitaplarında hakkımda geniş bilgiye ulaşabilirsiniz. Deprem, yer kabuğunda meydana gelen sismik hareketler sonucunda oluşan fay kırılmalarının meydana getirdiği sarsıntılardır. Meydana gelmem ise fay hatları üzerinde oluşan enerji birikimi şeklinde açıklanabilir. Dünyanın ilk dönemlerinden bu yana görevimi Sahibimin izniyle zaman zaman yapıyorum. Yeryüzünün şekillenmesinde önemli görevlerim vardır. Dağların benimle yakın ilişkisi vardır. Yer katmanlarının kırılması sonucu açığa çıkan enerjimizin yer kabuğunca sismik dalgalar halinde iletilirken, bu dalga hareketi yer kütlesinin bu enerjiyi tedricen soğurması sonucu gittikçe zayıflar ve belli bir mesafeden sonra söner. İşte ben görevimi yaparken dağlar yer kabuğu boyunca ilerleyen dalgaların şiddetini azaltır ve dalgaların daha çabuk sönmesini sağlar. Ey insan niçin uzmanların evlerinizi dağların eteklerine, tepelere yapmanızı ısrarla söylediklerini anladınız mı?
Ben Deprem!
Ben, kainattaki canlı cansız mahlukat hepimiz memuruz. Bize verilen görevlerimizi eksiksiz yapıyoruz, görevimizi yaparken, ey insan size hizmet ediyoruz. Sizin için ne yaptığımı öğrendin. Ben bana verilen görevimi yapıyorum. Benim Sahibim var. Ey insan senin aklın olduğu için karşılaştığın olaylarda, yapılan işlerde, yazılan eserlerde, gördüğün bir resimde kim sorusunu soruyorsun. Eline bir kitap aldığında bu kitabın yazarı kim diyorsun? Güzel bir tablo gördüğünde bu tablonun ressamı kim diyorsun? Ben deprem, benim için de Kim sorusunu sorman gerekmez mi? Benim Sahibim kim? Benim sahibim, Alemlerin sahibi, Rabbi Allah’tır. Ey benden korkan insan! Kainatı Yaratan Rabbimiz, her şeyi hikmetle yaratmıştır. Kendini tanıtmak için siz insanlara Peygamberler, kitaplar göndermiştir. İlimler Allah’ın güzel isimlerinin tecellileridir. İlim, Rabbimizin kâinata yerleştirdiği ayetlerin tefsiridir. Sen insan hikmeti, ilimleri ve kainatta işleyen kanunları öğrenmekle zamanın geçiyor. Ey insan dikkat et! Sen yok iken sular yine kaldırıyordu, şimşek çakıyordu, elmalar yere düşüyordu ve gezegenler birbirine çarpmadan yörüngelerinde dolaşıyordu. Demek ki, insan yaratılmadan evvel fen kitaplarındaki kanunlar yaratılmıştı. Arşimet, Ohm, Newton ve Kepler sonradan gelip bu kanunları bulmuştu. Daha kim bilir, Rabbimiz tarafından yaratılan ve bulamadığımız, bilmediğimiz kainatta işleyen ne kadar kanunlar var. İnsan bilmediğini ayağının altına alsa başı göğe erer.
Ben Deprem!
Ey insan ben senden davacıyım. Niye diyeceksin. Ben deprem görevimi Rabbimin emriyle yaptığımda, televizyonlarda, medyada benim hakkında konuşanların çoğu, bütün kainatın kimsesiz, sahipsiz; Yaratıcısı olmayan, tamamen kendi içinde ve kendi kendine çalışan bir varlık olarak anlatıyorlardı. Birisi çıkıp beyler, hanımefendiler siz bu kainatın bir yaratıcısı olduğunu niçin hesaba katmıyorsunuz? Demesi gerekmez miydi? En ufak meselede, olayda kim sorusunu soran insan, ben depremi anlatırken Sahibimi görmüyordu.
Ey insan hayatın dünyadan ibaret olduğuna inanıyorsan varlığın manevi boyutlarını, Sahibimi göremiyorsan biz depremi ve olayları doğru anlamlandırman zordur.
Ey insan senin aklın var. "Necisin? Nereden geliyorsun? Ve Nereye gidiyorsun?" sorularına cevap vererek yaşaman gerekmez mi? "İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? " Kıyamet Sûresi36. Ayet. İnsan, bu dünya da istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır. Yapığı her şeyin hesabını verecektir.
Ey insan, sen eşref-i mahlukatsın başıboş olamazsın. Senin bu dünyaya gönderilmenin sebebi, hikmeti ve gayesi, Kainatın Yaratıcısını tanımak ve O’na iman edip ibadet etmektir.
Ben Deprem!
Ey insan düşünmen için Kainatın Yaratıcısını tanıman için şu hakikatleri aklına havale ediyorum. Mükemmel, muhteşem, nakışlı, süslü bir saray, mükemmel bir ustalığı gösterir. Mükemmel ustalık fiili, ustalık sıfatının ve sanatının mükemmelliğini gösterir. Ustalık sıfatının ve sanatının mükemmelliği, ustalık isminin mükemmelliğini gösterir. Ustalık isminin mükemmelliği, ustanın istidadının mükemmelliğini gösterir. Ustanın istidadının mükemmelliği, ustanın zatının kemalini, mahiyetinin ulviyetini gösterir.
Bir muhteşem saray olan bu kâinatta, dünyada eser, eşya, gözüken ve gözükmeyen her şey mükemmeldir. Eşyanın, eserin ve maddenin güzelliği, eşyayı halden hale çeviren fiillerin kemalini gösterir. Fiil varsa Fail vardır. Fiiller mükemmel ise, bu Fail’in kemalini gösterir. Failin kemali, Failin isimlerinin kemalini; Failin isimlerinin kemali, sıfatlarının kemalini; sıfatlarının kemali, şuunatının ve istidadının kemalini gösterir. O da Fail-i Zülcelâl olan Allah’ın zatının kemalini gösterir. Ben deprem bu muhteşem sarayda mükemmel bir noktayım. Ey insan, Sahibimi, Allah’ımı televizyon ekranlarında görmemezlikten gelemezsin. Tekrar ediyorum benim Sultanımı, Sahibimi görmeyenlerden davacıyım. Ben ve bütün kainat davacıdır. Kainatın hukukuna tecavüz ediyorsunuz. Bu büyük bir suçtur. Suçlar cezasız kalmaz. Bütün kainat ve ben deprem Alemlerin Rabbine şahitlik ediyoruz. Bizler O’nun memuruyuz.
Ben Deprem!
Ey insan söylenecek çok şey var. İnşallah sohbetimden ders çıkartıp, ibret almışsınızdır. Şu çok sevdiğim sözle sizinle sohbetime son veriyorum, "Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?" Vesselam…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.