Himmet UÇ
Mevlana Halid Hazretleri (3)
Mevlana Halid’in vefatından yirmi gün sonra Şeyh Abdülkadir Dimlani hazretleri güzel ve takva sahibi bir zattan şu güzel rüyayı nakletmiştir: “Kendimi Muyiddin-i Arabi hazretlerinin mescidinde gördüm. Şeyh–i Ekber hazretleri kabrinden çıkıp bir hizmetçisiyle birlikte mescide gittiler. Yanındaki hizmetçisine kabirden çıkmalarının sebebini sorduğumda şöyle cevap verdi.
Şeyh Muhiddin Arabi hazretleri Kasiyyun Dağına teşrif edip Mevlana Halid hazretleriyle görüşüp selamlaşmak istediklerinden kabirlerinden çıktılar. Rüya sahibi diyor ki “Ben de Şeyhi Ekber hazretlerine tabi oldum ve zikri geçen Til kasabasına geldik. Zirvesinde daha önce benzerini görmediğim binalar vardı. Mevlana Hazretleri Muhittin i Arabi hazratlerini karşılamak için hızla hareket ediyordu. Karşılaştıklarında kucaklaştılar ve bir yolcunun seferden dönüşü gibi birbirlerine selam verdiler. Şeyh, Mevlana Halit’e azarlar bir şekilde “Neden bu kadar geciktiniz?” dedi . Bunun üzerine Mevlana Halid Hazretleri şöyle buyurdular “Meşguldüm, Cenabı Hak bana sekiz cennet kapısını açtı ve her bir kapının önünde benim etbaımdan birinin oturmasını emir buyurdu.Onlar taundan vefat edenleri cennete sokacaklardır. Rüyayı anlatan zat diyor ki bir ara sekiz cennetin kapısından baktım ki cennetin sekiz kapısı da açılmış. İçi öyle güzeldi ki vasfedenler onun vasfından ve övücüler onun övgüsünden aciz kalırlar.”
Bir zat rüyasında Mevlana Halid hazretlerinin uçtuğunu görür. Bir ara onu Efendimizin yanında sevinçli ve neşeli olarak görürler. Ashabı kiram gelip Peygamberimizle birlikte Til tepesindedir, Mevlana Halid ‘in yanında otururlar. Bazısı ayakta bazısı da oturmaktadır. Mevlana Halid rüyayı görene der” Eğer bana dünya ve içindekileri verecek olsalar Rabbim’in fazlı ile keremi ile ikram olunduğum ilahi nimetlerin zerresini terk edip yarım saatliğine bile olsa dünyaya dönmeyi istemem.”
Bir müridi onu rüyasında görür. “Mevlana Hazretlerini benzersiz bir taht üzerinde gördüm. Birçok kimse tam bir edeple karşısında bekliyorlar gördüm. Gidip ellerini öptüğümde tebessüm ettiler. “Efendim benden razı olun , dediğimde “Biz sizden razıyız dediler” Ona Efendim kulunuz da sizden razıdırlar, siz de kulunuzdan razı olun” dedim. Bu sefer ben senden razı değilim buyurdular”Razı olmamanızın sebebi nedir “ diye sordum. “Vefatımda virdini terk ettin . Bundan dolayı senden razı değilim” buyurdular. Ben “ Efendim Allah’a yemin ederim ki bundan sonra virdimi terk etmem “ dedim. Nur talebelerinin virdi Risaledir, tesbihattır, sünneti seniyyedir. Üstad tarikatı Muhammediye dediği tesbihatı en zor durumlarda bile terk etmez ve talebelerinden tekasül edenleri iyi karşılamaz.
Mevlana Hazretleri müridine “virdini terk etmediğin sürece senden razıyım” der. Cuma günleri de ziyaretime gel“ der. Nur talebeleri de özellikle nurlarla iştigalleri ve hizmetle meşguliyetleri Üstadın da onlardan memnuniyetini gösterir.
Abdullah Dihlevi Hazretlerinin Mevlana Halit Hazretlerine verdiği hilafetname
“irşat dairesinin kutbu , din ülemasının serdarı ve hakkelyakini talep edenlerin yeganesi olan Hz Mevlana Halid memleketinden yüce Nakşibendi tarikatı için bu fakirin yanına geldi ve ülfet duyduğu şeyleri terk ederek Allah’ın zikri ile meşgul olup tam bir gayret ve ciddiyetle on ay kadar halvette kaldı. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Cenabı Hakkın inayet ve ihsanlarına şükürler olsun ki büyük pirlerin kudsi vasıtalariyle tarikatın derecelerine terakki etti. Bilhassa huzur yaddaşt emir aleminin latifelerini tehzib etme , fena fillah ve beka billeh makamlarını haiz olup vecd ile iki cihanda saadete ulaştılar.
Aynı şekilde varlık aleminin seyrini , latifelerinin nurlu keyfiyet ve hallerini heyet vahdaniyede müşahade ettiler. Süluklarında akan feyiz ve sirayet eden nur sahibi Abdullah Dihlevi el Müceddidi Hazretlerinin feyzi kendisinde ziyadesiyle hasıl oldu. Batınları nurlu ve hoş kılınıp tarikatın kemaline eriştiler.
Bundan sonra taliplerin terbiyesine seçilmiş biri olarak halifelik icazeti verdim. Yine Kadiriyye, Ziştiyye, Sühraverdiye ve Kübrevi’ye gibi tarikatlardan icazet verdim. Bu tarikatlarda onun eli benim elimdir ve o benim vekilimdir. Benim pirlerimin halifesidir. Onun razı olduğu şey bizim razı olduğumuz şeydir. Ona muhalefet eden bize muhalefet etmiş olur. Sünnet-i Seniyyeye ittiba ile zikre devam etmesi, rabıta, murakebe ve tevhidle hemhal olması, bidatlardan kaçınarak sabır, tevekkül, teslimiyet ve Allah rızası ile ganimetlenmesi ilimle meşgul olup hadis tefsir ve tasavvuf ile batınını tasfiye etmesi ve taliplerin başlangıç hallerinde onlara şefkatli bir baba gibi muamele etmesi hususunda kendisine icazet verdim. Cenabı Haktan bizim ve tüm din kardeşlerimiz için afiyetlerin devamını dilerim.“
Halidi Hazretlerinin Necip Paşa’ya gönderdiği mektup.
Miskin ve garip Halit’den ihlaslı ve sevgili dostu Necip Paşa’ya
Hayat dolu ve canlara safa bahşeden miski anberden daha hoş kokulu selamımla selam ederim. Birçok edebi hususu içine alan ihlas ve muhabbet dolu mektubunuz elime ulaştı. İstikamet ve ihlas üzere olmaya devam ediniz. Çünkü bunlar kıyamet günü sermaye ve kazancın en güzelidir.Tazarru ve pişmanlıkla günahlardan istiğfar etmekten gafil kalmayınız. Alçak olan dünyanın tuzaklarına aldanmayınız. Zira dünya lanetli şeytanın ve nefsi emarenin tuzağıdır. Din ehli dünyanın hakikatını aynel yakin olarak gördüklerinden onların yanında dünyanın hiçbir yeri ve kıymeti yoktur.
İmam Buhari Hazretleri İbn-i Ömer RA şöyle dediğini rivayet etmiştir. Resulullah omzumdan tuttu ve buyurdular.
Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir.
Kulların en zayıfı
Halid en Nakşibendi el Müceddidi”
Meşhur devlet adamımız Kececizade İzzet Molla Mevlana Halid için bir kaside ve mehdiye yazmıştır. Bazı mısraları
Bir mükmil-i din şimdi eyledi ikmal-i din
Şeyh
Halid’dir ül –i ruhsarı millet-i halidin
Asitan-i huld –i cennet Fedhullaha halidin
Şah-ı Abdullah-ı Azam yani Kutb-i Dihlevi
Bir çerağı ile verdi aleme bu pertevi
Gülşen-i firdevse döndü serbeser dünya evi
..
Karı daim isri ashab-ı Resule iktifa
Kesbi bu bender ki fanide terk-i masiva
Halidilerdir fesad-ı ümmeti tathir eden
Daim Elhi sünteti cennet ile tebşir eden
İntisabım var ezelden şüphesiz dergahına
Münkeşif oldu dil-i zarım dil-ı agahına
Kaynaklar:
ElHac Hasan Şükrü , Şems ü Şumus, İstanbul 2012, S Y
İbrahim Fazih Haydari , Mecd üd Talid, İstanbul 2011, S Y
Mevlana Halidi Bağdadi, Halidiye Risalesi , İstanbul 2011 S Y
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.