Mevlana ve Said Nursi’nin Çevre Anlayışları
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, anlattı
Risale Haber-Haber Merkezi
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Uluslararsı Said Nursi ve Mevlana Sempozyumu'nda "Mevlana ve Said Nursi’nin Çevre Anlayışları"nı anlattı.
Mevlâna’nın, şiirlerinde hayvanlara şaşırtıcı derecede yer verdiği; adeta onlarla farklı bir iletişim kurduğu görülmektedir. Mesnevi’yi okuyan dikkatli bir okuyucu, hayvanların hiç de Kartezyen felsefenin bize sunduğu “ruhsuz otomatik makineler” olmadığını derhal fark eder.
Dünya cansız, anlamsız ve amaçsız olmadığı gibi, dünyayı şenlendiren hayvanlar da amaçsız değildir. Ona göre her şey beden diliyle O’nu tesbih etmektedir.
Mevlâna’ya göre Allah’ın her an âlemde yarattığı şeylerden “akıllar bile hayret içinde” kalmaktadır. Mevlâna “yeryüzü ve suyun, ateş ve havanın bize cansız gibi görünmelerine rağmen Allah’ın nezdinde canlı olduğunu,” asla “yeryüzünü boş ya da ölü” olarak düşünmememizi; yeryüzünün sürekli uyanık olduğunu ve yaratıcısını tanıdığını ısrarla ifade etmektedir.
Mevlâna mahlûkatın Allah’ı tesbih ettiklerinden, her birinin tesbihinin farklı olduğundan bahsetmektedir. Mevlâna’ya göre “hayatsız madde yoktur; madde en düşük derecedeki varlıklarda bile canlıdır.
Said Nursi de tıpkı Mevlana gibi, kâinatın metafizik boyutunu ısrarla vurgular ve bu onun dünya görüşünün temelini oluşturur. Bunun özü de, kâinat ve içindeki her şeyin, Allah tarafından yaratıldığı gibi yine her şeyin O’nun varlığını tanıdığı ve delili olduğudur.
Said Nursi’nin çevre felsefesinin anlamanın yollarından birisi onun “manay-ı ismi ve manayı harfi” kavramlaştırmasını anlamakta geçmektedir. Bu kavramlaştırmanın altındaki temel mantıki yapı anlaşıldığında tüm Risale-i Nur projesinin üzerine bina edildiği temel de anlaşılmış olacaktır.
Tüm mahlûkatı ve özellikle de hayvanları “ilahi birer mektup” olarak gören Said Nursi’nin, hayvanlarla ilgili bakış açısının en iyi örneklerinden bir tanesi onun sinekler hakkında, kendi ifadesiyle “büyük bir ayetin küçük bir nüktesi” olarak yazdığı risalede bulmak mümkündür. Başkasının tiksindiği ve taciz olduğu bu küçücük mahlûkları o, “kaderi mektuplar ve kudret kelimeleri” olarak görmektedir. Sineklerden çıkardığı diğer ilginç bir ders ise, bu hayvancıkların gurbette veya hapishane zindanlarında bile insanlara arkadaşlık etmeleri, onları yalnızlıktan kurtarmaları ve hatta temizlik konusunda onlara ders vermesidir.
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ