Necip Fazıl ve Bediüzzaman, Dozy'i lanetledi

Necip Fazıl ve Bediüzzaman, Dozy'i lanetledi

Özcan, Necip Fazıl Kısakürek ve Bediüzzaman'ın Hollandalı oryantalist Dozy'i lanetlediğini söyledi

Risale Haber-Haber Merkezi

Mustafa Özcan, Necip Fazıl Kısakürek ve Bediüzzaman'ın Hollandalı oryantalist Dozy'i lanetlediğini söyledi.

Yeni Akit'teki yazısında Hazreti Ali'nin hakkaniyet mesleğini benimsediğini, geçici zaferler için yalpalamadığını, ilkeleri çiğnemediğini belirten Özcan, "Ama kimi Kureyşlilerin zihninde bu başarısızlıkla eşdeğerdir. Kahramanlık yetmez oyun da kurmak ve bunu sürdürmek gerekir" dedi.

Hem Cizvit Papaz hem de oryantalist olan Belçikalı Henri Lammens'ın, Ehl-i Beyt ve İmam Ali zihniyetinin düşmanı olduğunu hatırlatan Özcan, "Emevileri, desise ve kurgularını tebcil eden Henri Lammens buna mukabil İmam Ali cephesine lanetler yağdırır. Ona göre, İslami devrim kıvılcımlarına ve lanetlerine karşı Emeviler direniş cephesini temsil etmişlerdir. Aynısını bugün İran, Arap Baharı ve Suriye devrimi karşısında yapmıyor mu? Bu yüzden de Henri Lammens soyluların veya haleflerinin aferinlerini almıyor mu? Arap Baharını bloke eden içeriden laik kesimler ile dışarıdan Batı ile İran olmuştur. Emeviler gibi, müsteşriklerin kriterleri de dünyevidir. Hakkaniyete dayanmaz" şeklinde yazdı.

Hollandalo oryantalist Dozy'nin aynı anlayışı temsil ettiğini ifade eden Özcan, yazısını şöyle sürdürdü:

"Bizde adı ‘Abdullat’a çıkan Abdullah Cevdet’in imrendiği ve eserlerini Türkçe’ye çevirdiği Hollandalı oryantalist Dozy de aynı anlayışı temsil etmektedir. Abdullah Cevdet’in bağrına bastığı bu adam, Necip Fazıl Kısakürek ve Bediüzzaman gibi İslamcı zevat tarafından lanetlenmiştir. Dozy, Medine’nin yağmalandığı ve serbest talan alanı ve şehri ilan edildiği Harra olayını övmekte ve bunu Birinci Yezid’in başarı hanesine yazmaktadır."

RİSALE-İ NUR'DA DOKTOR DUZİ (DOZY)

Doktor Duzi’nin ve sair zındıkların eserlerine ilişmemek, Risale-i Nur’a ilişmek, gazab-ı İlâhînin celbine bir vesile olabilir diye korkuyoruz. (Emirdağ Lâhikası-1)

Acaba mahkeme-i kübrada, bu üç yüz milyar dâvâcıların karşısında sizden sorulsa ki, “Doktor Duzi’nin, baştan nihayete kadar serâpâ İslâmiyetiniz ve vatanınız ve dininiz aleyhinde ve frenkçe Tarih-i İslam namındaki eseri ki, zındıkların kütüphanelerinizdeki eserlerine, kitaplarına ve serbest okumalarına ve o kitapların şakirtleri, kanununuzca cemiyet şeklini almalarıyla beraber, dinsizlik veya komünistlik veya anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilik veya menfî Turancılık gibi siyasetinize muhalif cemiyetlerine ilişmiyordunuz? Neden hiçbir siyasetle alâkaları olmayan ve yalnız iman ve Kur’ân cadde-i kübrâsında giden ve kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebedîden ve haps-i münferitten kurtarmak için Kur’ân’ın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve hakikat bir eseri okuyanlara ve hiçbir siyasî cemiyetle münasebeti olmayan o hâlis dindarların birbiriyle uhrevî dostluk ve uhuvvetlerine cemiyet nâmı verip ilişmişsiniz? Onları pek acip bir kanunla mahkûm ettiniz ve etmek istediniz?” dedikleri zaman ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz. (On İkinci Şuâ)

Risale-i Nur’un yüz otuz üç kitabından birtek kitabın bir iki sahifesi o tokatı bahsetmiş. Bunun, dolayısıyla yüz otuz kitabı müsadere etmek; bir adamın hatasıyla yüzotuz adamı cezalandırmak gibi bir acip gaddarâne zulüm olması ve şimdi kütüphanelerde, kitapçılarda ve ellerde gezen ve hususan vatan ve din aleyhinde dinsizlerin, mülhidlerin, zındıkların, komünistlerin kitapları, hattâ baştan aşağıya kadar İslâmiyet aleyhindeki Doktor Duzi’nin kitabı bazı ellerde gezmesi gösteriyor ki, Risale-i Nur’a karşı müsadere, yerden göğe kadar haksız bir zulümdür, bir gadirdir. (Emirdağ Lâhikası-2)