Fatih Karaşahan'ın haberi
RİSALE HABER

Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Bedri Gencer'in Star'da yayınlanan "Sünnîlik ile Haşhaşîlik arasında İslâmcılık" makalesinde Nurcular ve Nurculuk üzerine yaptığı yorumlara tepkiler gelmeye devam ediyor. 

Gencer'in makalesi hakkında Gazeteci Yazar Hüseyin Yılmaz Risale Haber'e açıklamada bulunurken, Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Doç. Dr. Ahmet Yıldız ve Senai Demirci sosyal medya sitesi, twitter üzerinden tepkilerini dile getirirdi.  

Prof. Dr. Bedri Gencer'in makalesinden özellikle tepki çeken kısım şöyle: 

Bu vesileyle bazı Kürtçü-Nurcu sosyologların İslâmcılık tezlerine de değinmekte fayda vardır. Onlara göre İslâmcılığın antitezi, Kürtçü-Nurculuktur; zira Haşhaşîlik, Türkçü-Nurculuğa kaydığı için İslâmcılığa alternatif olma şansını kayb etmiştir. Başka Nurcu gruplar ise 17-25 Aralık darbesi sonrası Nurculuğu ideolojik olarak Haşhaşîlikten ayrıştırmakla zaten bilinen İslâmcılıktan teberrilerini pekiştirmeye çalıştılar. Ancak birbirine bağlı bu hareket-içi ve hareketler-arası ayrıştırma teşebbüsünün ikisi de beyhudedir. Zira birincisi, kendisi de Kürt olan Abdülhakîm Arvasî gibi ehl-i sünnetin büyükleri, Nurculuğu ırk (Kürtçülük/Türkçülük) değil, din (sünnîlik/gayr-i sünnîlik) kriterine göre değerlendirmiştir. İkincisi Haşhaşîlik, Eric Voegelin’in tabiriyle “ânın içkinleştirildiği” (immanentizing the eschaton) “seçilmişlik ve hizmet” gibi temalara dayalı gnostik felsefesi bakımından Nurculukta temellenmiştir (Caringella 2013: 100-10). Dolayısıyla ideolojik olarak bunlar, etle tırnak gibi birbirinden ayrılmaz. Nizâ, sadece liderlik figürlerinin çatışmasından kaynaklanmaktadır.

HÜSEYİN YILMAZ: NURCULUKTAN NE TÜRKÇÜLÜK ÇIKAR, NE KÜRTÇÜLÜK

Gencer'in makalesi ile ilgili Risale Haber'e açıklamada bulunan Gazeteci yazar Hüseyin Yılmaz, "Kürtçü Nurculuk, Türkçü Nurculuk gibi terkipler; şuuru felc etmek içindir" dedi. Yılmaz'ın açıklaması şöyle: 

Mefhum kargaşasını aşıp, her mefhumu taşıdığı düşünceye göre yerli yerine oturtamadığımız müddetçe yol almamızın, doğru bir neticeye varmamızın imkânı yok. Türkçe, Babil’in çöküşünü netice veren kargaşaya rahmet okutacak kadar keşmekeş içinde. Üstelik Türkçe'yi bozan, kendi aralarında anlaşamasınlar diye Babillilerin dilleriyle oynayan “Tanrılar” değil, M.Kamal ve şürekâsı. Sonrasında da bir daha iflâh olmadı...

Prof. Bedri Gencer, “Sünnîlik ile Haşhaşîlik arasında İslâmcılık” başlığıyla kaleme aldığı makalesinde yukarıdaki ifadeleri teyid edecek tezadlara düşüyor.

Bir kere, hareketlerin isimleri herkes için tam mahiyetlerini ders vermez. Nakşibendilik dediğiniz zaman İslâm dairesi içinde bir tarikat olduğunu bilirsiniz, ama bu Nakşibendiliği bütünüyle bilmek değildir. Nurculuk da, bir hareketin ismidir ama hareketin bütün mahiyetini isminde okumanızın imkânı yoktur...

Hele hele bu hareketlerden herhangi birisiyle İslâmiyetin bütününü ihata edip, islâmiyet budur, gibi tehlikeli ve mânâsız bir şey söylemek, bir ilim erbabı için fevkâlede yanlış olur. İslâmiyet’i Nakşibendilikten ibaret görüp, diğer bütün arayışları tek kalemde silip atmak, tarafgirâne bir muhabbetin tezahürü değilse, abesle iştigaldir...

Bu büyük hata yetmiyormuş gibi, tehlikeli, akıl ve iz’anı çatlatacak iki terkibe hayat rengi vermeye çalışmak da, ard niyetten gelmiyorsa, kelimenin basit ifadesiyle, tehlikeli bir gaflettir.

Allah’ın dini olan İslâmiyet, beşerî hiçbir takviyeye muhtaç değildir. Ne Nakşibendiliğe muhtaçtır, ne Nurculuğa, ne de diğerlerine. Hele hele bu kadarla da iktifa etmeyip Türkçü-Nurculuk; Kürtçü-Nurculuk gibi uydurmaların arkasına sığınarak Nurculuk hareketini zan altında tutmak dehşetli bir cürümdür. Nurculuktan ne Türkçülük çıkar, ne Kürtçülük; nede Arabcılık. Risâle-i Nurların ruhunu sıksanız sadece İslâmiyet hakikatleri damlar, ırkçılık değil.

İslâmcılık noktasındaki zayıf duruşuda hocanın başka bir çıkmazı. İslâmcılık hareketinin Nakşibendilik veya Nurculuk içinde bir yerinin bugünkü şartlarda olmaması, bugünkü şartlarda tarzının tasvib edilmemesini daha ileriye götürüp İslamcılığı âdeta küfür telâkki etmek de büyük yanlıştır. Devletin İslâmî esaslar çerçevesine oturtulup idare edilmesini ifade eden bu harekete yönelebilecek en büyük tenkid, zaman, zemin ve şartların elverişli olmaması ile kullanılabilecek olmasıdır. Tamamlayıcı cüz olarak en fazla muktedir olmanın dünyevileşmeyi kaçınılmaz kıldığını söyleyebilirsiniz. İyi ama devlet dediğiniz şey, büyük çapta dünyanın idare ve tanzimi değil mi?

Hulâsa; Kürtçü Nurculuk, Türkçü Nurculuk gibi terkipler; şuuru felc etmek içindir. Bir kavme bağladığınız andan itibaren Nurculuk, avcının oltanın ucuna taktığı murdar bir yeme dönüşür. Nurculuk tabirini İslâmiyetle yer değiştirdiğinizde -ki olması gereken odur- geride doğrudan dehşetli bir zındıklık, küfür ve inkâr kalır... Zirâ, Nurculuk İslâmiyetin bütünü elbet de değildir, elbet de tamamını ihata etmez. Ancak bütün varlığı, bütün ifade ettikleriyle İslâmiyettendir.  Aksine ihtimal verenlerin mükellefiyeti, çalışıp delillerini ortaya koymaktır, hezeyan ve iftira değil. 

Allah'ın dininin beşerî hiç bir takviyeye ihtiyacı yoktur. Türk İslam hezeyanı da bunların bir başka şekliydi. Güya İslâmiyet zayıf, Türklük denilen zırvalıkla takviye ediyorlardı. 

Hoca, bütünü ihata edemiyor, deyip yine de lehine bakmış olmak isterim...

DOÇ. DR. AHMET YILDIZ: NURCULUĞU MİLLİYET EKSENLİ OKUMAK: TARAFGİRLİK...

Doç. Dr. Ahmet Yıldız ise Gencer'in tavrını tarafgir ve holiganik olarak değerlendirerek, analizden uzak olduğunu belirtti. Yıldız'ın twitter hesabından yaptığı açıklama şöyle: 

İslamcılık tartışması hakikat kaygısı üzerinden yürümüyor. Sekter çıkarlardan besleniyor. Bedri Gencer'in yazısı bunun yeni bir örneği. Gencer fikir değil şizofrenik hayal aleminde yaşıyor. Kavramları sınırsız bir keyfilikle, kadi-yi amm edasıyla kullaniyor.  Eleştirdigini düşündüğü muhataplarına karşı ham yobaz dilini kullaniyor. Saygi uyandırmiyor, tahrik ediyor. İslamı sünniliğe, sünniliği sufizme irca eden sekterlik, nurculuğu da milliyet eksenli okumaya tabi tutuyor. Serapa tarafgirlik ve kabalık. Hashaşilik ve dinin afyonluğu arasında kurduğu ilişki ve buradan ulaştığı sonuçlar tribün holiganizmini çağrıstırıyor. Özensiz ve genellemeci nurculuğun farkli gorünümlerini "yok aslinda birbirinizden farkıniz" edasıyla değerlendirmesi ise analizden çok  yine tribün taraftari sloganı. Gencer'in yazısındaki en temel problem fikri farklılıklari itikadi farklılıklara tahvil etme eğilimi. Tekfirciliğin selefi değil sufi versiyonu...

PROF. DR. ERGÜN YILDIRIM: ÇOK KAFASI KARIŞIK BİR YAZI

Bedri Gencer'in makalesi ile ilgili "çok kafası karışık bir yazı" ifadesini kullanan Yıldırım şunları kaydetti:

"İslamcılık akımını çok fevri, mezhepçi, indirgemeci ve bir ton yanlışla değerlendiriyor. Üzüldüm ve yakıştıramadım! Gençliğinde İslamcılar yeniden ümmet dediler. Mezhepleri tarikatları vs islam davası için ittihada çağırdılar. Şeyhler, alimler ve aydınlar beraberdi. Bedri Gencer'in İslamcılık reddiyesi suçladığı ve haşhaşi dediği kesimlerin argümanlarını tamamlıyor maalesef! Bu mezhepçilik ve kavmiyetçilik fitnelerinden kurtuluş İslamcılığın makul biçiminde saklı. Yüzyıl'ın başındaki tarzında. Ehli Sünnet'i sünniciliğe ve mezhepçiliğe indirgemek çok tehlikeli. Çünkü ehli sünnet kimseye kolay kafir demeyen ve dışlamayan bir islam yorumu. Sezai Karakoç bir islamcıdır. İslam anlayışına bakın! Kuşatıcı ve ittihatçı. Tarikatları da dışlamaz Şia'yı da...

SENAİ DEMİRCİ: NURSİ'NİN YÜRÜYÜŞÜ TÜRKÇÜ KÜRTÇÜ TANIMLARINA GELMEZ

Araştırmacı Yazar Senai Demirci'nin tepkisi ise şöyle oldu: "Kardeşim Bedri Gencer, Prof. olmak 'tanımlama' yetkisi vermez size, Said Nursi'nin diri ve duru yürüyüşü 'Türkçü/Kürtçü tanımlarına gelmez."