Nur Yolunda Yolculuk

Van (DAKA) Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı yaptıkları güzel çalışmalarına önem arz eden bir çalışma daha katarak; bu gün dünyanın hemen hemen her yerinde dilleri, renkleri farklı, gayeleri aynı olan milyonlarca insana üstadlık yapmış ve yapmakta olan, manevi şahsiyetiyle ve eserleriyle bu irşad hizmetine devam eden Bediüzzaman’ın doğup büyüdüğü toprakları, hayatında önemli yerler olan Bitlis ve Van illerini içersine alan, “Nur Yolunu Keşfe Çıkıyoruz” kapsamında tanıtım amaçlı bir gezi programı düzenledi. Bu programa Türkiye genelinin örneklemini teşkil eden çeşitli medya, ajans, kurum ve kuruluşlarını davet etti. Biz de bu programa, “Risale Haber” ve “Risale Akademi” adına davete edildik.

Çileli ve ızdırap dolu hayatının başlangıcı olan Bitlis’in Nurs Köyünde başlayan ve daha sonra 20 yıla yakın kaldığı ve yüzlerce talebe yetiştirdiği, Medrestü’z-Zehra Düşüncesinin filizlendiği Van ve Bitlis vilayetlerinde asrın problemlerine çözüm arayan Bediüzzaman’ı ve mefkuresini anlamak için bu menzilleri dolaşmak üzere bir seyyah misali yola koyulduk.

Bu yolculuk esnasında insanın ilk aklına gelen şey; Bediüzzaman’ın “Biz hizmetimizin ücreti olarak sizlerden şunu bekliyoruz: Mazi kıt’asına gelmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezar taşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız. Kapıcıya tembih edeceğiz; bizi çağırınız. Mezarımdan “Henîen Leküm” (Size afiyet olsun, şifa olsun. Helal olsun. Tebrik ederiz.) sadasını işiteceksiniz.” (Münazarat) ifadeleri doğrultusunda gezimizin ilk başlangıç yeri; Üstadın 1922 yılında Ankara’dan Van’a geldiğinde ilk kaldığı Nurşin Camii oldu.

Burada Üstadın talebesi Molla Hamid ağabeyin oğlu Hasan Ekinci tarafında babasından Üstadla ilgili hatıralar dinledikten sonra DAKA temsilcisi gezi programıyla ilgili kısa bir bilgilendirme yaptı. Yüzüncü Yıl Üniversitesi tarih Bölümü Öğretim Üyelerinden Rahmi Bey Nurşin Camii tarihi hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra Van valisi Tahir Paşa tarafından davet edildiği ve uzun bir süre kaldığı Tahir Paşa Konağını ziyaret ettik. Tabi konak şu anda tamamen harabe halde olup sadece köşesinden bir kesit kalmış bulunmaktadır. Burada Bediüzzaman ve Tahir Paşa’nın yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verildi. 

Hemen akabinde üstadın yukarıdaki veciz ifadelerini bir emir telakki ederek “Evet, üstadım; o müjdeler dolu sesinizi işittik. “sadakte diyoruz” ve o vasiyetini ifa etmek için işte sizi ve Medresenizi ziyarete geldik” duygu ve düşünceleriyle muhteşem Van Kalesinin güneyinde bulunan ve ilk medresesi olan Horhor Medresesini ziyaret ettik. Horhorun üst tarafından kalenin tepesine yakın kısmında bulunan üst mağaradan aşağıdakine düşerken "Ah dâvâm" dediği mağarayı da gördük. Rahmi hoca ve Hasan Ekinci tarafından Bediüzzaman’la ilgili buradaki hatıraları dinledikten sonra iki yıl kaldığı ve adeta Risale-i Nurların neşrine zemin hazırlayan Erek Dağında inzivaya çekildiği ve hayatıyla ilgili mana dolu hatıraları Hasan Ekinci’den dinledik.

DAKA Genel Sekreteri Dr. Emin Yaşar Demirci: “Bu tarz kültürel ve anlamlı gezilerin ilim, maneviyat ve burarlara bereket getirilmesi amacıyla yapılmalı, ‘İnanç Turizmi’ adı altında başka şeylere alet edilmemeli. Çünkü maneviyat adına yapılan güzel çalışmalar başka şeylere alet edildiğinde ondaki manevi ruhun kaçmasına sebebiyet verir, o zaman da bu işin bir anlamı olmaz” anlamlı konuşmasıyla Erek’teki ziyaretimizi tamamladı. Çoravanis’e geldik.

Bediüzzaman Hazretlerine küçük yaşlarda talebe olmuş, îman ve Kur’ân davasında ona yoldaş olmuş, aslen Van’ın Çoravanis Köyünden olan, İstiklâl Savaşının Şark Cephesinde Üstadla birlikte Ruslara karşı çarpışan ve Üstada gönül vermiş Ali Çavuş Ağabeyin Çoravanis ve Erek Dağı hatıralarını, oğlu Fevzi Aras’tan dinledik.

Seyahatimizin ikinci gününde Van’dan Bitlis’e hareket ettik. Bitlis’e giderken Bediüzzaman’ın gaye-i hayali olan güzide mekanlardan Medrestüzzehra’nın temelinin atıldığı Edremit’ten geçtik. Edremit gerçekten Van’ın en güzide ve stratejik mekanlarından biri. Bitlis’e vardığımızda, Bitlis Eren Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlilerinden Salih Uluçay tarih şehri olan Bitlis’i bizlere anlattı. Bitlis; baştan başa tarih kokan ve her tarafı tarihi medreselerle, camilerle, hanlar, hamamlar ve kümbetlerle yani türbelerle dolu zengin ve derin tarihi olan bir ilimizdir. Ancak bir zamanlar manevi değerleri unutturmak için çaba sarf eden zihniyet, manevi değerlerimizi gelecek nesillere hatırlatacak tarihi de tahrib etmişler. Fakat Allah’ın da bir hesabı var. Bediüzzaman’ın: “Bir gün olur elbette doğar şems-i hakikat / Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i âlem?” müjdeli ifadeleriyle “Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı vardır” misali artık geceler, kışlar bitiyor sabah ve bahar dönemi başladı; Barla’da 1927’lerde Tabiat Risalesini telif ederken “küfrün beli kırılmıştır” dediği tarihlerde başladı.

Sevinerek şunu gördük ki, başta Bitlis Valiliği, Bitlis’teki yöneticiler hadisenin farkında ve yoğun bir çalışma içindeler. Beş ile on beş yıl sürecek bir kalkınma planı çerçevesinde yapılacak olan bu çalışmalarla Bitlis’in şehir merkezi tamamen değişecek ve bir bakıma aslî hüviyetine kavuşacak hale gelecek. O zaman Bitlis vadisinde yeniden tarihi ve manevi değerler görülecek, yeniden tarih kokacak, o zaman Bitlisin sabahı ve baharı olacak, o zaman Bitlis’e yeniden güneş doğacak.

Bir sonraki yazıda Bitlis, manevi değerleriyle, Risale-i Nur’la ve Bediüzzaman’la birlikte anıldığı zaman güzledir, intibaları devam edecek… 

(Gezi fotoğrafları için TIKLAYINIZ)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum