Eyüp OTMAN
Pes deme!
Pes deme! Saykal vur, gel de parlat kılıcı,
Hele bir bak! Çok bekliyor kapımızda alıcı.
Kılıcına Kalkan olam, beraber cenk edelim,
Yanlış yola sapanları, doğruya sevk edelim.
Siyaseti irdeleyip, atalım harmanını,
Yok! Sayalım, Padişahın o muğlak fermanını.
Cumhurun cümlesine, sorgu-sual edelim,
Bu muazzam ittifakı, nasıl izah edelim.
Bir âkıl gelir elbet, çözer bu bilmeceyi,
Milleti meşgûl eden, çok yönlü göreceyi.
Her siyaset mevsimi, atılır-tutuluruz,
Bir küçücük damlada, yenilir-yutuluruz.
Gel! Birlikte, arayı, yumuşacık tutalım,
Bize taş atanları, gül ile korkutalım.
Yoksa nâmın bilirim, Diyarbakır, Urfa’dan,
Sadece el sallarım, sana! Yeşil Bursa’dan.
Kapışmak şöyle dursun; atışmam bile senle,
Gâye! Görüşlerini, sadece paylaş benle.
Maksadım ufuk açmak, ihtiyâra, yok sözüm,
İnan ki sizi kesti, bu meydanda tek, gözüm.
Nerede Fettahoğlu, Kaptanoğlu, kayıptır,
Onlar meydanda olsa; söz söylemek ayıptır.
Madem koyun kurbandır, kaldı meydan bizlere,
Gel bir çepiç sunalım, dost çelebi yüzlere.
Nur vardır elimizde, topuzu kırıp attık,
Nizâ’ı var edeni, tek başına bıraktık.
Serin servi gölgesi, gözleyip durur bizi,
Çok zamandır orada, bu fakirin dört gözü.
Fâni ömür geçiyor; söz uçup yazı kalsın,
Biz diyelim sözümüzü, işine gelen alsın.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.