Doktor Steingass: Kur’ân, vahşî kabileleri medenî bir millet haline getirmiş

Samuel Johnson: Kur'an'ın sesi saraylarda, çöllerde, şehirlerde, devletlerde çınlar

Müsteşrik Sedillot: Kur’ân, insanı iktisat ve itidale sevk eder, dalâletten korur

Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur

Levazaune: Kur’ân, her hürmete şâyân olan eserdir

Marmaduke Pickthall: Bunu Hıristiyanlar da, Mûseviler de itiraf ediyor

Edward Gibbon: Kur’ân, Allah’ın birliğine en kuvvetli delildir

Thomas Carlyle: Kur’ân, serapa samimiyet ve hakkaniyetle doludur

John Davenport: Kur’ân’ın hususiyetleri içinde bilhassa ikisi fevkalâde mühimdir

Doktor Maurice: Zamanlar geçtikçe Kur'an'ın ulvî sırları inkişaf ediyor

Prens Bismarck: Sana muasır bir vücut olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (asm)

Sözlerin ve Mektupların âhirlerinde şu âyet bana söylettirilmiş

Mevcudat, müdrik ve âlimin malıdır, ilimle alır, isimle ahzeder

Mu’cize vasıtasız, Allah’ın fiilidir

Beşerin halife olması, Allah’ın hükümlerini icra ve kanunlarını tatbik etmesi içindir

Bu ayet beşerin keşfettiği yakıcı olmayan mertebe-i nâriyeye örnektir

O mu’cizeler bu terakkiyata birer nümunelerdir

Peygamber mucizelerinin iki amaç ve hikmeti vardır

İnsanın halifeliğine itiraz eden melekleri ikna eden mucize

Enâniyet ve nefs-i emmâre sizi aldatmasın

Şerr-i kalîl (küçük şer) için hayr-ı kesîri (büyük hayır) terk etmek, hikmete muhalifdir

Melekler insanların isyan edeceklerini nasıl bildi?

Cenâb-ı Hak, müşavereden münezzehtir

İnsanlardan evvel yeryüzünde idrakli mahlûklar vardı

Melâikenin bir kısmı insanları hıfzediyor, bir kısmı kitabet işlerini görüyor

Cenâb-ı Hak, müşavere yolunu öğretmek üzere meleklere bu cümleyi söyledi

Bu âyet ile, beşerin arza hâkim ve halife kılınmış olduğuna işaret edilmiştir

Meleklerin varlığı insanlığın şüphesiz inandığı bir meseledir

Meleklerin suret ve eşkalleri şöyledir

Gezegen ve yıldızlarda da hayat sahipleri var

Bu semaların bir kısmı, seyyarat balıklarına denizdir

Henüz keşfedilmemiş gıda maddeleri gelecekte insanları kurtaracak

Müştemilât-ı arziyenin halkı Cenâb-ı Hakka münhasırdır

Arz ve sema ikizdirler, zikirde, fikirde daima beraber dolaşıyorlar

Vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş

İnsanın, elbette Hâlıkının yanında büyük bir mevkii vardır

Yıldızlar da balık gibi semalar denizlerinde yüzmektedir

Evvelâ arzın tefekkürü, sonra semavatın tefekkürü lâzımdır

Hangisi önce yaratıldı? Yeryüzü mü? Gökyüzü mü?

İnsan küçük bir cisim ise de, büyük âlemi içine alacak kadar büyüktür

Bir insan, 'dünyadaki envâ (türler) benim aşiretimdir' diyebilir

İnsanın, Allah’ın yanında mevkii nedir ki onun için kıyameti koparıyor?

Dünyada insanın vücut ve bekası olduğu gibi, âhirette de vücut ve bekası vardır

Mevt (ölüm) ile ceset dağılır, ruh bâki kalır

Cahil telâkki ettiğin o kâfirler, âlimler sırasına dahildirler

Ayetteki bu cümle kâfirlerin zihinlerini, gözlerini, yaptıkları fenalığa çevirtir

Bir zîhayatın cesedi daima teceddüd eder, tazelenir

Bu hayat, ölümden sonra, haşirden evvel vukua gelir