Dursun SİVRİ
Risale-i Nurda Vicdan Zekâsı (1)
Zekâ kavramı, tanımı ve ifade ettiği anlam bakımından çok boyutlu ele alınmaktadır. Önceleri aklın bir işlevi veya aklın kullanım kapasitesi olarak bilinirken, daha sonraları duygusal zekâ kuramı da işin içine dahil edildi. İş bu aşamada kalmayıp çoklu zekâ kuramı ortaya atıldı ve hemen kabul görüp uygulamaya konuldu.
Eğitim, pazarlama, iletişim alanlarında bazen 8 bazıları 10 çeşit zekâ kuramına göre metotlar geliştirildi, kitaplar yazıldı.
Konu kişisel gelişim eğitimleri alanında popüler, fantezi, bilimsel dayanaklara henüz oturmamış zannedilirken ders kitaplarında çoklu zekâ yaklaşımı uygulamaya konuldu bile. İlköğretimde ders kitaplarının bakanlık tarafından hazırlanıp dağıtılmış olması müfredatlarda bu hızlı değişimin yerinde bir uygulama olduğu söylenebilir.
Her ne kadar sınırlı bilgilerini geliştirmemiş, rutin tekrarı tecrübe telakki eden ve son kullanma tarihi geçmiş, eğitimde 30 yılını aşmış öğretmenler yeni sisteme uyum sağlayamadılarsa da uygulamanın başlatılması eğitim sistemimiz açısından olumlu bir yaklaşımdır.
İstihdam güvencesi ve ihtiyacın üzerinde fakültelerden mezun olan genç nesil öğretmen adaylarına uygulanan KPSS sınavı ve yüksek puanla öğretmen olabilme uygulamasının eğitim sistemi açısından orta ve uzun vadede olumlu sonuçları olacağı muhakkaktır.
Eğitim ve öğretim sürecinin sonucu beklenen; bilgi, beceri ve davranış değişiminin insanların birey ve toplum hayatında pozitif değişime vesile katkısıdır. Yani öğrenme süreci sonunda insanın beklentilerine erişmesi, maddi ve mânevi olarak mutlu olması demektir. Yani hem dünya hem ahretini kazanmasıdır.
Bu meyanda Risale-i Nurun insanların birey ve toplum hayatındaki hızlı değişim sürecine katkısı olayına baktığımızda, Acaba çoklu zekâ konusunun Risale-i Nurda karşılığı var mı? diye merak edilebilir.
Evet, Risale-i Nurda çoklu zekâ kuramı bir çok yerde konuların gereğine göre yer almaktadır. Bunları üç kategoride ele almak mümkündür.
BİRİNCİ KATEGORİ, ÇİFT ZEKÂ
Akıl ve Kalbin imtizacı veya Zihinsel Zekâ (IQ) ve Duygusal Zekâ (EQ)
Kastamonu Lahikasında Risale-i Nur talebelerinin imanla kabre girebilmeleri müjdesine vesile olan akıl ve kalbin imtizacını, yani iki zekâ yaklaşımı görülebilmektedir:
Birinci Şuada iki üç ayetin işârâtında, Risaletün-Nurun sadık talebeleri imanla kabre gideceklerine ve ehl-i Cennet olacaklarına dair kudsi bir müjde ve kuvvetli bir beşaret bulunduğu gösterilmiştir. Fakat bu pek büyük meseleye ve çok kıymettar işarete tam kuvvet verecek bir delil ister diye beklerdim, çoktan beri muntazırdım. Lillahilhamd, iki emâre birden kalbime geldi:
Birinci emare: İman-ı tahkiki ilmelyakinden hakkalyakine yakınlaştıkça daha selbedilmeyeceğine ehl-i keşif ve tahkik hükmetmişler ve demişler ki: Sekerat vaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şüpheler verip tereddüde düşürebilir. Bu nevi iman-ı tahkiki ise yalnız akılda durmuyor. Belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra, hem öyle letaife sirayet ediyor, kökleşiyor ki, şeytanın eli o yerlere yetişemiyor. Öylelerin imanı zevalden mahfuz kalıyor."
Bu iman-ı tahkikinin vusulüne vesile olan bir yolu, velayet-i kâmile ile keşif ve şuhud ile hakikate yetişmektir. Bu yol ehass-ı havassa mahsustur, iman-ı şuhûdîdir.
İkinci yol, iman-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle, bürhanî ve Kurani bir tarzda akıl ve kalbin imtizacıyla, hakkalyakin derecesinde bir kuvvetle zaruret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakinle hakaik-i imaniyeyi tasdik etmektir.
Bu ikinci yol Risaletün-Nurun esası, mayası, temeli, ruhu, hakikati olduğunu has talebeleri görüyorlar. Başkalar dahi insafla baksa, Risaletün-Nur hakaik-i imaniyeye muhalif olan yolları gayr-ı mümkün ve muhal ve mümteni derecesinde gösterdiğini görecekler."
Akıl zihinsel zekâyı, kalp ise duygusal zekâyı da ifade eder. Beynin işleyişi ile bilinen iki fonksiyon ve iki beyin işlevi buluşunda aynı konu ile örtüşen bir tespit vardır.
Sağ beyin işleyişi kalbin fonksiyonlarını, sol beyin ise aklın, zihnin fonksiyonlarını idare etmektedir.
Beyni etkin kullanabilmenin şartı ise iki beyni birlikte kullanmak gereği bilimsel olarak ispat edilmiştir. Bütün iletişim ve eğitim kurgulamalarında artık bu husus dikkate alınmaktadır. (Devam edecek)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.