Hüseyin EREN
Şahsiyetleri karıştırmamak
Üstad olan Bediüzzaman, Said Nursidir de, Said Nursi Bediüzzamandır, Üstaddır Böyle birbirine bakan, iç içe geçmiş, bütünlüklü ve dengeli bir şahsiyettir Eski Saidten yeni Saide geçen Bediüzzaman Bizim gibi biri olmakla birlikte, zamanın bütün ilimlerine vakıf bir bedii ve Kuranın dellallığını ifa eden Üstad makamında biridir de
Onu anlamak, tefsir-i Kuranla hayatı anlamlandırmak ve yaşam tarzı haline getirmek; dengeli şahsiyet geçişlerini iyi algılamak, bütüncül bir bakışla bakmakla mümkün; celalinde cemalini, cemalinde celali okumakla gibi
Sirayet ve inikâs sırrıyla bu üç şahsiyet, karşısındakilere üç muhatabiyet talebe, kardeş, dost - şeklinde yansımış, herkese makamına göre muamele etmiş, dengeleri bozmamış, hakkaniyeti bırakmamış Risale-i Nurlara ciddi muhatap olan her bir şahıs da, boş ve hissesiz kalmamış, kabına ve kabiliyetine göre bir şeyler almış; ya dost olmuş, ya kardeş, ya da talebe
Başka bir bakışla bakarsak talebe olan aynı zamanda dosttur, kardeştir de Bediüzzamandaki bu hal bir nevi onlara da derecesine göre sirayet ve inikâs etmiş, cemiyet hayatında başka başka tavırlar olarak yansımıştır Birbirleriyle muhatabiyette neyi esas alıyorlar; talebeliği mi, kardeşliği mi? Talebelik makamında bulunan biri o an için kardeşlik makamında kalmış birine fazilet füruşluk nevinden gıpta damarını tahrik edemez ve tenkit edemez, çünkü herkes nefis ve şeytanın tasallutuna muhatap, her an aynı hal üzere bulunulmuyor, ayın halleri gibi değişim gösteriliyor; hilal, yarım ay, dolunay, sonra sönüş, tekrar doğuş
Fenafil ihvanı esas kabul edenler dünyaya ve semaya dengeli bir duruşla duran ve dönen aya hikmet gözlerle bakarken, ayın kendisinin karanlıklı oluşu gibi, kendi ve kardeşlerinin kör nefislerine de öylece nazar eder, birbirleriyle karıştırmazlar; Ay sevimsiz olsa da onda yansıyan dellallık nurlarına baktıklarından, onun karanlıklı halini bakmazlar, görmezler, araştırmazlar Benzer muhatabiyeti Risale-i Nur cemaatinin diğer grupları için de yapar, haksız hüküm vermezler
Yirmi Dördüncü Sözün ikinci dalında hakikate gitmenin yollarını ifade edenZühre, Katre, Reşha temsilleri var, nefsin, aklın, kalbin süluklarını işaret eden, bunlar da kendi aralarında üçe ayrılıyor Bu dalda oturup Zühre, Katre, Reşha iyi tefekkür edilirse Üstad Bediüzzaman Said Nursi çok daha iyi anlaşılır, tefsir-i Kuran Risale-i Nur daha iyi kavranır, kardeşler arasında ve diğer gruplar arasında muhatabiyet daha dengeli ve adaletli olur kanaatindeyim
O üç temsil, cüzi meselelerde bile külli bir nazar kazandırıyor; Zühre olan Said Nursi, katre olan Bediüzzaman, Reşha olan Üstad bize enfüsi ve afakî muhatabiyetlerde hakkaniyet dersi veriyor; kardeşlerinizi tenkit etmeyin, fazilet füruşluk nevinden gıpta damarını tahrik etmeyin
Böyle yazılı bir eser bıraktığı için Allah ondan razı olsun, bizi, ona ve Risale-i Nura talebe, Kurana ciddi bir muhatap yapsın, Peygamberine (asm) ümmet eylesin.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.