İsmail AKSOY
Zamanın bütün an ve mekanlarına inen Ezelî ve Ebedî Rahmet
Muhterem okuyucularıma arz etmek isterim ki, malumları olduğu üzere, birer hafta ara ile iki kez çok ciddi bir göz ameliyatı geçirdim, üçüncüsü belli değil
Bir müddet yazamayacağımı son yazımda ifade etmeme rağmen, Cihanın Sultanı âlemleri şereflendirirken dayanamadım, duygularıma hâkim olamadım, bir göz marifetiyle de olsa yazmaya, Onun (a.s.m) şefaatine ve dualarınıza istinaden koyuldum.
(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik (Enbiya, 21/107)
Onu bir yazıya, bir kitaba, bir seneye, bir senaryoya, bir konferansa, panellere ve fâni bir ömre sıkıştırmak asla mümkün değildir. Günün 24 saatinde,haftanın 7 gününde, yılın 365 zaman diliminde edep ve hürmetle ve salavâtlarla anılsa, getirdiği nur ve hidâyetle amel edilse, yaşayışı ve ahlâkı hayatlara hayat olsa ve yansıtılsa yeridir ve O, fazlasıyla buna lâyıktır.
Ümmet üzerine bunu yapmak bir borç, bir mükellefiyettir.
Meşhur şâir Hassan b. Sâbitin sözü olarak nakledilen : Ben Muhammedi (a.s.m) sözlerimle övemedim.Onu güzel gösteremedim. Aksine Muhammedden (a.s.m) bahsettiğim için sözlerim güzelleşti.Ona salât ve selâm olsun. (İmam-ı Rabbanî,Mektubât,I:58) (Bediüzzaman Said Nursî,Sözler,19.söz)
Şu söz de göstermektedir ki, Onun mübarek isminin kokusunun zerresi bile hayatımıza güç ve kuvvet verdiği gibi; silik, eksik, nâkıs ve çaresiz sözlerimize renk ve ahenk katmaktadır.
Rahmet peygamberinin kendi dilinden: Ben Muhammedim, ben Ahmedim, ben Rahmet peygamberiyim (Müslim, Kitâbul-Fedâil, 126; Tirmizî, Davât, 118.)
Cahliyye döneminde değerler alt-üst olmuş, toplumun zembereği yerinden çıkmıştı.
1)Cemiyet öyle bir hâle sürüklenmişti ki ; bütün insanî değerler ters yüz edilmiş, fazîletler ayıp, ayıp ve kusurlar ise birer fazîlet gibi itibar görmeye başlamıştı.
2)Canavarlık alkışlanıyor ve insanlık horlanıyordu. Kurtlar çoban olmuş çalım çakıyor; koyunlar bu merhametsiz çobanların elinde inim inim inliyordu.
3)Fuhuş, zina, ahlâksızlık öyle yaygınlaşmıştı ki, çoğu kimse babasını bilmiyor ve tanımıyordu. Haseb ve nesep bütün bütün kuruyup gitmişti. İçki ve kumar hiç de ayıp sayılan şeyler değildi.
4)İnsanları hor görmek, aşağılamak normal bir hâdise gibi değerlendiriliyor, çeşit çeşit spekülasyonlarla insanlığın kanını emmek marifet ve akıllılık sayılıyordu. Hz. İsanın getirdiği tevhid akidesi bozulmuş, İncil tahrif edilmişti. İnsanlık yolunu şaşırmış, karanlıklar içerisinde yüzüyordu. Hz. Muhammedin (a.s.m) gelmesi yaklaşmış, geleceğine dair işaretler belirmiş, fakat O henüz gelmemişti.
İşte böyle bir atmosferde kâinat Onun Nuruyla yeniden nefes aldı, soluklandı.
Âlemi şereflendirdiğinde,
Kâinatın yüzünde güller açmıştı.
Müjde haberleri uçuşuyordu her yerde,
İnsanlığın Efendisi doğdu diye.
Varlıklar o an hep birden,
Selâma durdu,dirildi yeniden.
Ardından dağılmaya yüz tuttu karabulutlar,
Can çekişmeye başladı cümle kâbuslar.
Ne kisralar dayanabildi nuruna,
Ve ne de bin yıllık ateşler zuhuruna.
Beklenen zât, ayak basmıştı dünyaya,
Şimdiden gözlerini dikmişti ukbâya.
Selâmlar sana ya Muhammed (s.a.v) !
Salâtlar sana ya Resûlallah !...
Hoş geldin dünyamıza gözümün Nuru, gönlümün süruru, hayatımın tek gururu!
Allahım! Kalplerin tabibi ve ilâcı, bedenlerin âfiyet ve şifâsı, GÖZLERİN nuru ve ışığı olan Efendimiz Muhammede, Onun âl ve Ashâbına salât eyle.
Muhterem okuyucularımızın ve bilcümle İslâm âleminin kandili mübarek ve muazzez olsun. Kalpler Onun nuruyla dolsun, gözler Onun ziyasıyla parlasın inşallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.