Said Nursi, Atatürk ve İnönü'ye bile beddua etmemiş
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Bediüzzaman Hazretlerinin hayatından örnekler verdi
Risale Haber-Haber Merkezi
Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, "Mustafa Kemal'a ve İnönü'ye meydan okuyan, Sultan Abdulhamid'e kafa tutan, devirlerin önünde eğilmeyen Bediüzzaman, kendisine zulmedenlere dahi beddua etmemiş, ıslahı için dua etmiştir" dedi.
27 Mayıs ve Adnan Menderes'le ilgili çalışmalarında ve Cumhuriyet Arşivi'nden çıkan belgeler üzerinde yaptığı çalışmada Bediüzzaman Said Nursi'nin mektuplarının dikkatini çektiğini belirten Selvi, mektupların 27 Mayıs darbesi sırasında Adnan Menderes, İçişleri Bakanı Namık Gedik ve Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes'in makamlarında yapılan aramalarda ele geçirildiğini söyledi.
27 Mayıs'tan sonra oluşturulan, 'ihbar' mekanizması kapsamında, Said Nursi'nin Demokrat Parti yöneticilerine yazdığı, 'vatan ve millet namına' diye başlayan mektupların suç delili olarak 27 Mayıs'ın 1 no'lu tasnif komisyonu tarafından toplandığını hatırlatan Selvi, Bediüzzaman Hazretlerinin Menderes'e ezan dolayısıyla dua ettiğine dikkat çekti:
"Orada dikkatimi çeken bir ifade tarzı vardı. Daha sonra Bediüzzaman Hazretleri'nin Risale-i Nur Külliyatı isimli eserlerine baktığımda da aynı şeyi gördüm. Said Nursi, mükerrer mektuplarında Menderes'e, 'İslam Kahramanı' olarak hitap ediyordu.
"Ezan-ı Muhammedi'nin Arapça aslına uygun olarak okunmasını sağladığı ve Kur'an-ı Kerim'in öğrenilmesi, Müslümanların ibadetlerini korkusuz bir şekilde yerine getirilmesine zemin hazırladığı için, Menderes'e dua ettiğini söylüyordu. Bediüzzaman, 'İslam'a ve Kur'an'a hizmetleri' nedeniyle Menderes'e dua ederken, Demokrat Parti döneminde kendisi ne durumdaydı? İktidar nimetleri önüne serilmiş, talepleri talimat olarak kabul edilmiş, kadroları devletin kademelerine yerleşmiş, bir eli yağda bir eli balda mıydı diye baktım.
"Demokrat Parti döneminde Türkiye, din ve vicdan özgürlüğü alanında ne kadar ilerlediyse, demokrasinin sağladığı hürriyet havasından kim ne kadar istifade ettiyse, Bediüzzaman Said Nursi de o kadar istifade etmiş. Hatta o kadar bile değil.
"Yine Cumhuriyet Arşivi'ndeki belgelere göre fişlemede yine birinci derecede tehlikeli olan kodla, '1-a' koduyla fişlenmiş, mahkemeleri ve sürgün hayatı devam etmiş. Isparta ve Barla'da mecburi ikameti sürmüş ama CHP dönemindeki kadar katı değil, kısmen rahatlatılmış. Isparta'dan Barla'ya, Barla'dan Emirdağı'na gidişi dahi izinle ve polisin takibatı altında olmuş.
"Ama Bediüzzaman kendisinin Ankara'ya girişine yasak getirdiği halde şahsı için değil, Ezan-ı Muhammedi hürmetine Menderes'e hep, 'İslam Kahramanı' gözüyle bakmış, öyle hitap etmiş.
M.KEMAL VE İNÖNÜ'YE MEYDAN OKUDU
Bediüzzaman Hazretlerinin hayatında hiçbir zaman Müslümanlara ve Atatürk ile İnönü dahil kendisine zulmedenlere dahi beddua etmediğini vurgulayan Selvi, yazısını şöyle sürdürdü:
"Bir dönem Risale-i Nur hizmetinin içinde bulunduğu için Hocaefendi de bilir ki, Bediüzzaman, hayatında hiçbir zaman Müslümanlara beddua etmemiştir. Çünkü ölçüsünü Peygamberimiz'den almıştır. Taif'te kendisini taşlayanlara dahi beddua etmemiştir Peygamberimiz. Cebrail'in gelmesine rağmen.
"Bediüzzaman, Eskişehir Hapishanesi'nde kışın ortasında kendisini camı kırık tek kişilik bir hücreye atıp, idamla yargılanması için iddianame hazırlayan ve Eskişehir savcısına hiddet edip beddua etmek istemiştir. Ama bahçede oynayan çocuğun, savcının kızı olduğunu öğrenmesi üzerine, o masum yavrunun zarar görmesinden ürktüğü için beddua etmekten kaçınmıştır.
"Ayrıca tek parti dönemi CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran'a yazdığı mektupta, gördüğü zulümlerden dolayı içinden beddua etmek geldiğini ama Hilmi isimli bir Nur talebesini hatırlayıp bundan vazgeçtiğini anlatıyor.
"Mustafa Kemal'a ve İnönü'ye meydan okuyan, Sultan Abdulhamid'e kafa tutan, devirlerin önünde eğilmeyen Bediüzzaman, kendisine zulmedenlere dahi beddua etmemiş, ıslahı için dua etmiştir.