Said Nursi'nin dilekçelerindeki dramatik ifade
Hapishane köşelerinden reis-i cumhura, başvekile, bakanlara veya mahkeme reislerine gönderdiği dilekçelerin sonunda şu dramatik ifadeleri görüyoruz
Risale Haber-Haber Merkezi
Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz, "Adım Adım Said Nursi Cizre" Panelinde Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin hayatından kesitler sundu.
Bediüzzaman Hazretlerinin "20. asırda bir asr-ı saadet müslümanı” olarak niteleyen Prof. Yılmaz, Bediüzzaman’ın “özel hayatı”nın olmadığını söyledi: "Yani bizim anladığımız manada bir özel hayatı yoktur. Belki de onun için hususi hayat, akşam namazından sonra, talebelerinden ayrı bir odada, âlem-i İslam’ın selameti için el açıp Allah’a yalvardığı hususi dua zamanlarıdır. Zira o kendisi için değil içinde yaşadığı cemiyet için ve âlem-i İslam’ın selameti için yaşıyordu."
DİLEKÇELERİN SONUNDAKİ DRAMATİK İFADELER
Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleriyle birlikte yaşadığını hatırlatan Prof. Yılmaz, "Evi yok, çoluk çocuğu yoktu. Yeri yok, yurdu yoktu. O halkıyla birlikte yalnız yaşıyordu. Çünkü halktan tecrit edilmişti. Kendi deyimiyle, İhtilattan (halkın içine karışmaktan) men edilmişti. Hatta onun hapishane köşelerinden reis-i cumhura, başvekile, bakanlara veya mahkeme reislerine gönderdiği müteaddit dilekçelerin sonunda şu dramatik ifadeleri görüyoruz: “Her türlü medeni haklardan mahrum edilen, tecrid-i mutlakta mevkuf Said Nursi…” Belgesel niteliğindeki bu yürek yakan ifadeler hala eserlerinde mevcuttur" şeklinde konuştu.
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.