Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Bilim, Akıl Ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–11

SCIENCE, REASON AND CONSCIENCE: A PHILOSOPHICAL JOURNEY FROM THE CHAIR TO THE CREATOR – 11

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

Mars’taki uzay aracı örneğiyle başlayan hararetli tartışmada sıra dışı gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Yaratıcıya inanan kişi hem agnostik hem de ateist düşünce yapısına sahip kişilere karşı oldukça sağlam argümanlarla cevaplar veriyor.

Bu bölümde, yaratıcıya inanan kişinin, "doğal süreçler" ve "bilim her şeyi açıklayacaktır" söylemlerine karşı çarpıcı bir örnek vererek konuyu derinleştireceğini görüyoruz.

Kâinat kitabının nasıl okunması gerektiği, kâinattaki her bir varlığın birer kelime, her bir olayın birer cümle ve her bir sistemin de birer paragraf olduğu benzetmesiyle oldukça ilgi çekici bir şekilde anlatılıyor.

İnançlı Kişi’nin verdiği örnekler, okuyucuyu meraklandırıp düşündürmeye devam ediyor.

İnançlı Kişi: "Doğal süreçler", "doğa kanunları" ve "bilim bir sonuca varacaktır" gibi ifadeleri sıkça kullandığınızı fark ettim. Bu ifadelerinize açıklık getirmeden önce, Mars'taki üç kişi üzerinden anlattıklarıma muhtemelen şöyle itiraz edeceksiniz: "Doğa ve içindeki karmaşık süreçler, sizin verdiğiniz basit örneklerden çok daha farklı ve karmaşıktır" veya "Doğadaki olayların basit insan yapımı olaylarla açıklanmaya çalışılması doğru olmadığı gibi bilimsel de değildir." Bu nedenle, Marslılarla ilgili anlattıklarımın bilimsel dayanaklarını ve akademik araştırmalarını aşağıdaki dipnotta ayrıntılı bir şekilde açıkladım.[1] Bu dipnotları dikkatlice okumanızı öneririm. İtirazlarınızı önlemek adına da İngilizce kaynaklar ve Batılı yazarları tercih ettim.

Mars'taki o üç arkadaşın, yani Ahmet, Okan ve Teoman'ın, uzay aracı karşısında yaşadıkları şaşkınlığı bir düşünün. Onların bu hayreti, aslında bizim dünyamıza da ayna tutuyor gibi gelmiyor mu size? Özellikle Teoman ve Okan'ın durumu, ateist ve agnostik bakış açısına benziyor. Okan'ın her şeyi doğal süreçlerle açıklama çabası, Ahmet'in ise bu düzenin arkasında bir yaratıcı arayışı var.

Mars'taki üç arkadaşın uzay aracını incelemeleri aslında bizim tartışmamızın bir benzetmesidir. Teoman ve Okan, yani Marslılar, bu aracın karmaşık yapısını ve işleyişini gözlemlediler. Araç, onlara göre doğal süreçlerle ve zamanla oluşmuş olabilirdi. Ancak bu, aracın arkasında bir zekâ ve tasarımcı olduğunu inkâr etmez. Bu aracın, belirli bir amaç için tasarlandığını ve bu tasarımın arkasında bir mühendislik zekâsı olduğunu biliyoruz.

Ateist: Peki, bir varlığın nasıl oluştuğunu anlamak için hangi soruları sormalıyız?

İnançlı Kişi: İşte bize yol gösterebilecek dört temel kural:

Birinci Temel Kural: Bir Eseri Yapan, Eserin İçinde Aranmaz

    • Bir eserin yapıcısı, yaratıcısı, eserin içinde aranmaz. Bir varlığın oluşumunu inceleyen kişi, maddelere bakarak ve o maddelerin özelliklerine dayanarak bu varlığı oluşturanın bu maddelerin özelliklerinden olduğu sonucuna varması hatadır. Bir eseri yapanı bulabilmek için irade, bilgi, kuvvet, kudret, hâkimiyet ve tasarruf gibi özellikler aranmalıdır. Örneğin, bir inşaatı yapan kişinin çimento ya da tuğla gibi inşaat malzemelerinde aranmaz. İnşaatın mimarı veya müteahhidi araştırılırken, bu kişinin binanın malzemelerinin dışından isteği, kuvveti, bilgisi ve bu işe hâkimiyeti olan biri sorgulanır. Binanın önüne gidip "Bu binayı kim yaptı?" diye sorduğumuzda, kimse inşaat malzemelerine bakmaz ve cevabı onlarda aramaz. Mimar ya da müteahhit binanın yanında olmasa da kimse bu malzemelerde mimarlık ya da müteahhitlik özelliği aramaz. Elbette ki bina bu malzemelerle yapılmıştır, ancak bu malzemeler mimarlık veya müteahhitlik yapamaz.
    • Kâinat da atomlar, moleküller ve diğer maddelerle yapılmıştır. Ancak, kâinatı yaratanın, bu maddelerin içinde aranması hatalı olduğu gibi kâinatın içinde aranması da hatalıdır. Bir resim tablosunun içinde ressam aranmayacağı gibi fırça ve boyalarda da ressam aranmaz. Ressam, tablonun dışındadır ve o resimde kullanılan malzemelerde de aranmaz.
    • Marslı Teoman ve Okan, uzay aracının aletlerine bakarak bu aracın o aletler tarafından yapılmış olabileceğini düşündüler. Ancak, incelemelerinin sonunda anladılar ki, bu aletler aracı yapmamıştır. Aslında, aracın NASA'daki mühendisler tarafından yapıldığı açıktır. Daha sonra aracın içindeki aletlere, özellikle bilgisayar ve programlarına baktılar ve “belki bunlar yapmıştır” dediler. Ancak sonunda anladılar ki, bu da doğru değil. Başlangıçta Ahmet'e itiraz ettiler ve "Bekleyelim, sabırla araştıralım, belki onu burada bulabiliriz" dediler, fakat sonunda Ahmet'in gerçeğine ulaştılar. Biz de biliyoruz ki, asıl gerçek budur.

Ateist: Bu argüman gerçekten düşündürücü...

Agnostik: Evet, gerçekten çok mantıklı bir açıklama. Daha fazla düşünmem gerekiyor...

İnançlı Kişi: Bize yol gösterebilecek dört temel kuralın ikincisi ile devam edeyim müsaadenizle:

İkinci Temel Kural: Bir Eseri Yapan, O Eserin Cinsinden Değildir

    • Bir eseri yapan, o eserin malzemelerinden ya da cinsinden değildir. İnşaat örneği üzerinden açıklamaya devam edelim: İnşaatı yapan kişiyi ararken, inşaat malzemelerine bakarak o malzemeler cinsinden bir müteahhit veya mimar aramayız. Yani çimento, tuğla veya ahşap gibi özelliklere sahip bir yapan aramayız.
    • Daha anlaşılır olması için bir soba örneği verelim. Bir sobayı yapan kişiyi ararken, soba gibi özelliklere sahip birini aramayız. İçinde ateş olan, kömürle çalışan, bacası olan, duman tüten bir yapıcı, bir usta aramak mantıklı ve doğru değildir. Bu özelliklere bakarak sobayı yapan kişiyi, ustayı hayal edemeyiz ve bize söylenmediği sürece zatının yani bizzat kendisinin nasıl biri olduğunu da tam olarak bilemeyiz. Yani yapanın kadın mı, erkek mi, uzun boylu mu, esmer mi vs. olduğunu bilemeyiz ama onun sıfatlarını bilebiliriz.

Odadaki diğer dinleyiciler, İnançlı Kişi’nin bu açıklamasını heyecan, hayret ve merak içinde dinlediler. Bu bilgilerle daha iyi düşündüklerini hissederek ferahladılar. Odadakiler; Mars’taki Ahmet, Okan ve Teoman’ın uzay aracı karşısındaki şaşkınlıklarının, aslında kâinattaki büyük gerçeğin bir aynası olduğunu daha iyi anlamaktaydılar. Doğal süreçler ve hassas düzenli yapılar, derinlemesine incelendiğinde, ardındaki zekâ ve amacı gözler önüne sermekteydi. Şimdi, daha bir dikkatle düşünmekteydiler: Bu araç örneğindeki gibi kâinat ve içindekiler gerçekten tesadüfen mi oluştu? Yoksa arkasında bir mühendislik mi var? Bu soruların peşine düşerken, kâinatın sanatlı ve amaçlı düzenini keşfetme merakları daha da arttı.

İnançlı Kişi: Bize yol gösterebilecek üçüncü temel kural:

Sanatlı ve Amaçlı Olan Hiçbir Şey Tesadüfen veya Kendi Kendine Olamaz

    • Özellikle çok hassas bir düzende ve amaçlı bir yapı, tesadüfen veya kendi kendine oluşamaz; özellikle de bu şey, milyonlarca kez aynı şekilde oluşuyorsa. İnşaat örneğini ele alalım: Bir alana bütün inşaat malzemelerini koyalım ve milyarlarca yıl bekleyelim; bu malzemeler kendi kendine üst üste bir tuğla bile koyamazlar. Çünkü bunların böyle bir şey yapabilme kabiliyetleri yoktur, bunu herkes bilir.
    • “Bunlar canlı olmadıkları için böyle bir şey yapmazlar” diyeceksiniz. Ama canlı dediğiniz örneğin bir hücrede, akıl, irade, kuvvet, kudret, hâkimiyet ve tasarrufun varlığını mı kabul ediyorsunuz? "Akıllıca hareket etmektedirler" denir ama "bunlarda akıl var" denmez. "Sanki bilerek hareket ediyorlar" denir ama "biliyorlar" denilemez. Bu da gösteriyor ki, bir yapı veya varlık canlı bile olsa, onlarda aranacak asgari özellikler bellidir: akıl, irade, kuvvet, kudret, hâkimiyet ve tasarruf.
    • Marslı Okan'ın, uzay aracının atmosferdeki doğal süreçlerle ve evrimle oluştuğunu düşünmesi de bu nedenle gerçekçi değildir. NASA yetkilileri de bu fikre şaşırmışlardır. Çünkü gerçek şu ki, uzay aracı, NASA mühendislerinin tasarımı ve emeğinin bir ürünüdür. Okan ve Teoman ne kadar araştırırlarsa araştırsınlar, bu gerçeği değiştirmezler.

Ateist ve Agnostik’in şaşkınlıkları, odadakilerin zihinlerinde yankı buldu. Gözlerinde merak parıltıları belirdi. İnançlı Kişi’nin dile getirdiği gerçekler, onları derin düşüncelere sürükledi. Doğal süreçlerin ve karmaşık yapıların ardındaki zekâ ve amacı daha önce hiç bu kadar net görmemişlerdi. Kâinatın, bir mühendislik harikası olduğunu kavramaya başlamışlardı.

whatsapp-image-2024-08-27-at-10-37-04.jpeg

Kâinatın gerçekten tesadüfen mi oluştuğu sorusu, zihinlerinde yankılanırken, bir an durup düşündüler. Her şeyin, bir düzen ve amaç içinde yaratıldığı gerçeği, onları hayrete düşürdü. Merakları ve öğrenme istekleri, bu yeni farkındalıkla daha da alevlendi.

İnançlı Kişi, dördüncü temel kurala geçmeden önce odada bir sessizlik oldu. Bu sessizlik, zihinlerde yeni kapılar açtı, düşünceler derinleşti. Ardından İnançlı Kişi, sakin bir sesle devam etti:

İnançlı Kişi: Dördüncü temel kural:

Bir Eserin Nasıl Yapıldığını ve Yapıcısını Araştırmak

    • Bir eserin nasıl yapıldığını araştırmak, farklı bir bakış açısı gerektirir; o eseri yapanı araştırmak ve onu tanımaya çalışmak ise bambaşka bir yaklaşımdır. Yani, bir eserin nasıl yapıldığını araştırmakla, o eseri yapanı araştırmak farklı şeylerdir ve her biri farklı bir yöntem gerektirir. Yukarıda verdiğimiz tüm yöntemler ve örnekler, bu kuralı açıklamaktadır. Bu nedenle, "inançlı olmanın bilimsel araştırmaya engel olduğu" düşüncesi doğru değildir. İnanç, bizi geri götürmez; böyle bir düşünce ancak “tembellik” ve “cahillikle” açıklanabilir.
    • Bilakis yaratıcıyı tanımak için yarattıklarını tanımak gerekir. Onlar üzerinden yaratıcının nasıl biri olduğunu, yani sıfatlarını anlayabiliriz. Onun sanatkarlığını ve neler yapabildiğini öğrenmek için yaratılanları araştırmak gerekir. Zaten o, kendini tanıtmak için başka bir yol koymamışsa, onu tanımak için kâinat laboratuvarına girmek ve orada çalışmak gerekir. "Bütün bu kâinatı bir zat yapmıştır" deyip oturmak tembelliktir ve yaratıcı da bunu istemez, hoşlanmaz. Bu şekilde yaratıcı da tanınamaz.
    • Bir ressam düşünün. Dört seyirci resmini inceliyor. İlk seyirci, resmin kendi kendine, malzemeler yardımıyla oluştuğunu iddia ediyor. İkinci seyirci, “hayır, bu resmin bir ressam tarafından yapıldığını” söyleyip kenara çekiliyor. Üçüncü seyirci ise, “bu resmin bir ressam tarafından yapıldığını ve ressamın belirli özelliklere, sıfatlara ve kabiliyetlere sahip olduğunu” tarif ediyor. Son olarak, dördüncü seyirci ise hepsinin doğru olabileceğini düşünüp kafasının karıştığını ve daha fazla araştırma yapmak istediğini söylüyor.
    • Şimdi, onları uzaktan izleyen ressam, hangisini beğenir, hangisini doğru bulur, hangisini tebrik eder ve hangilerinden rahatsız olur? Bu sorunun cevabını size bırakıyorum.

Ateist ve Agnostik, dördüncü temel kuralı duyduklarında içlerinde bir aydınlanma hissettiler. O ana dek kafalarını kurcalayan soruların cevabını bulduklarını fark ettiler. İnançlı olmanın bilimsel araştırmaya engel olduğu düşüncesinin, aslında bir zan, kendilerince bir varsayım veya bazı yanlış uygulamaların bir yansıması olduğunu anladılar. Bu yanlış düşüncenin, kendilerini nasıl sınırladığını ve gerçeği görmelerine engel olduğunu kavradılar. En çok takıldıkları konulardan birinin de bu olduğunu fark ederek, içlerinde bir rahatlama hissettiler. Bilim ve inanç arasındaki bu sahte çelişkinin aslında bir illüzyon olduğunu anladıklarında, odadaki herkes gibi onlar da büyük bir iç huzuru buldular.

Bu aydınlanma anı, onların sadece zihinlerinde değil, aynı zamanda yüreklerinde de derin bir etki bıraktı. Gözlerinde parlayan ışık, yeni bir anlayışın ve keşfin habercisiydi. Bu an, onların sadece bir tartışmanın değil, aynı zamanda kendi içsel yolculuklarının da bir dönüm noktasıydı.

İnançlı Kişi, bu değişimi fark etmiş ve yüzünde beliren tebessümle onlara destek olmuştu.

İnançlı Kişi: İşte bu, gerçeği aramanın ve bulmanın ilk adımıdır. Sorularınızı asla kaybetmeyin, çünkü onlar sizi gerçeğe götürecek olan kılavuzlarınızdır.

Bu sözler, Ateist ve Agnostik için birer ilham kaynağı oldu. Onlar, bu yeni başlangıcın heyecanını ve umudunu içlerinde hissederken, İnançlı Kişi konuşmasına devam etti.

DEVAM EDECEK (İNŞALLAH)

**

AŞAĞIDA ÖZELLİKLE İNGİLİZCE VE BATILI YAZARLARIN ESERLERİNİ KAYNAK OLARAK KULLANMAYI TERCİH ETTİM. Bu tercihin sebebi, maalesef birçok kişide BATILI VE İNGİLİZCE KAYNAKLARA OLAN ÖNYARGILI BAĞLILIĞIN VARLIĞIDIR. Oysa Doğu kaynaklarında ve özellikle bize ait çalışmalarda, Batılı kaynakların hayranlık duyduğu eserler bulunmaktadır. Başta Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı olmak üzere, İmam Gazali, Muhiddin-i Arabi, İbn-i Rüşt, İbn-i Sina, İbn-i Haldun ve daha birçok değerli ismin eserleri bu durumu kanıtlamaktadır.

[1] Aşağıdaki liste, metinde kullanılan yöntemlerin bilimsel dayanaklarını ve ilgili akademik araştırmaları kapsamlı bir şekilde sunmaktadır:

1. Benzetme (Analoji):

  • Açıklama: Karmaşık veya soyut kavramların anlaşılmasını kolaylaştırmak için kullanılan bir yöntemdir. Yeni bilgileri daha önce bilinenlerle ilişkilendirerek öğrenmeyi destekler. Mars'taki uzay aracı ve NASA örneği, karmaşık sistemlerin kendi kendine oluşamayacağı fikrini somutlaştırarak okuyucunun zihninde daha anlaşılır bir resim oluşturur ve ikna edici bir etki meydana getirir.
  • Bilimsel Dayanak ve Araştırmalar:
    • Richland, L. E., & Begolli, K. N. (2016). Analogy use in science learning (Fen öğreniminde analoji kullanımı). In R. K. Sawyer (Ed.), The Cambridge Handbook of the Learning Sciences (2nd ed., pp. 334-352). Cambridge University Press.
    • Holyoak, K. J., & Thagard, P. (1997). The analogical mind (Analojik zihin). American Psychologist, 52(1), 35-44.

2. Sorgulama (Questioning):

  • Açıklama: Aktif öğrenmeyi teşvik eden ve eleştirel düşünme becerilerini geliştiren bir yöntemdir. Metin boyunca okuyucuya sorular yöneltilerek düşünmeye ve kendi çıkarımlarını yapmaya teşvik edilmesi, konuya aktif katılımını sağlayarak öğrendiklerini daha iyi anlamasına yardımcı olur.
  • Bilimsel Dayanak ve Araştırmalar:
    • Chin, C., & Osborne, J. (2010). Supporting argumentation through students' questions and teachers' questions: Case studies in science classrooms (Öğrencilerin soruları ve öğretmenlerin soruları aracılığıyla argümantasyonun desteklenmesi: Fen sınıflarında vaka çalışmaları). Journal of Research in Science Teaching, 47(6), 608-636.
    • Graesser, A. C., & Person, N. K. (1994). Question asking during tutoring (Özel ders sırasında soru sorma). American Educational Research Journal, 31(1), 104-137.

3. Otoriteye Başvurma (Appeal to Authority):

  • Açıklama: Yapay zekâdan (ChatGPT 4.0 ve Gemini Advanced) alınan cevaplar, bilimsel bir otorite olarak sunularak metnin inandırıcılığını artırır ve okuyucunun metne güven duymasını sağlar.
  • Bilimsel Dayanak ve Araştırmalar:
    • Cialdini, R. B. (2009). Influence: Science and Practice (Etkileme: Bilim ve Uygulama) (5th ed.). Pearson Education.
    • Petty, R. E., & Cacioppo, J. T. (1986). The elaboration likelihood model of persuasion (İknanın detaylandırma olasılığı modeli). Advances in Experimental Social Psychology, 19, 123-205.

4. Hikâye Anlatımı (Storytelling):

  • Açıklama: Bilgiyi akılda kalıcı ve anlaşılır kılan bir yöntemdir. Hikâyeler, bilgiyi duygusal ve mantıksal açıdan işleyerek öğrenmeyi destekler. Metnin başında Mars'ta geçen hikâye, okuyucunun dikkatini çeker ve soyut kavramları somutlaştırarak anlatılanları daha ilgi çekici hale getirir.
  • Bilimsel Dayanak ve Araştırmalar:
    • Dahlstrom, M. F. (2014). Using narratives and storytelling to communicate science with nonexpert audiences (Bilimi uzman olmayan kitlelere iletmek için anlatı ve hikâye anlatımını kullanma). Proceedings of the National Academy of Sciences, 111(Supplement 4), 13614-13620.
    • Zak, P. J. (2015). Why inspiring stories make us react: The neuroscience of narrative (İlham verici hikayeler neden tepki vermemizi sağlar? Anlatının sinirbilimi). Cerebrum, 2015, 1-10.

5. Karşıt Görüşlere Yer Verme (Presenting Opposing Views):

  • Açıklama: Farklı bakış açılarını sunmak, eleştirel düşünmeyi teşvik eder ve okuyucuların konuyu çok yönlü olarak değerlendirmesini sağlar. Metinde Ahmet, Okan ve Teoman'ın farklı bakış açıları, konunun çok yönlü olarak ele alınmasını sağlar. Bu, okuyucunun eleştirel düşünmesini ve farklı görüşleri değerlendirmesini teşvik eder.
  • Bilimsel Dayanak ve Araştırmalar:
    • Hess, D. E. (2009). Controversy in the classroom: The democratic power of discussion (Sınıfta tartışma: Tartışmanın demokratik gücü). Routledge.
    • Parker, W. C. (2001). Teaching democracy: Unity and diversity in public life (Demokrasi öğretimi: Kamusal yaşamda birlik ve çeşitlilik). Teachers College Press.

6. Merak Uyandırma (Arousing Curiosity):

  • Açıklama: Merak, öğrenmeyi tetikleyen önemli bir motivasyon kaynağıdır. Merak uyandırmak, okuyucuların konuya olan ilgisini canlı tutar. Metnin sonunda "ahiretteki varlıkların" da insanları izlediği bilgisi, okuyucunun merak duygusunu tetikler ve sonraki bölüme yönlendirir.
  • Bilimsel Dayanak ve Araştırmalar:
    • Kashdan, T. B., & Silvia, P. J. (2009). Curiosity and interest: The benefits of thriving on novelty and challenge (Merak ve ilgi: Yenilik ve meydan okumayla gelişmenin faydaları). Oxford University Press.
    • Kang, M. J., Hsu, M., Krajbich, I. M., Loewenstein, G., McClure, S. M., Wang, J. T.-y., & Camerer, C. F. (2009). The wick in the candle of learning: Epistemic curiosity activates reward circuitry and enhances memory (Öğrenme mumundaki fitil: Epistemik merak ödül devresini harekete geçirir ve hafızayı güçlendirir). Psychological Science, 20(8), 963-973.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum