Selanikli masonun Said Nursi'yle görüşme niyetine bak!

Selanikli masonun Said Nursi'yle görüşme niyetine bak!

Görüşmeye nasıl gitti, nasıl çıktı?

Risale Haber-Haber Merkezi

Doç. Dr. Hasan Babacan ile Mehmet Ali Karaman ‘Said Nursî Siyaset ve Devlet’ adlı kitap hazırladı. Çalışmada, Üstad’ın hürriyete, devlete ve siyasete bakışı inceleniyor. Kendisini ‘dindar bir cumhuriyetçi’ olarak tanımlayan Bediüzzaman’a göre, “Devlet bir şahs-ı manevîdir. Çocuk gibi teşekkülü, büyümesi tedricidir.” Zaman'dan Samet Altıntaş'ın haberine göre kitapta "Üstad’ın gerek Abdülhamid Han gerekse Adnan Menderes dönemlerindeki duruşu bir kez daha telmih ediliyor."

Selanikli masonun niyetine bak!

Üstad’ın Sultan Abdülhamid Han ile münasebeti tartışma konusudur. İki ismin de birbirlerini ilk anlarda anlamadığı kayıtlarda görülür. Ancak Bediüzzaman son tahlilde, devlet aleyhindeki faaliyetlerin içinde yer almaz. O, hürriyeti savunurken bile Allah rızasını gaye edinir. Öyle ki meşhur Selanik konuşması için şehirde bulunduğu sırada Selanik Milletvekili Emanuel Karasso ile görüşür: “Karasso’nun niyeti Said Nursî’yi masonluk teşkilatına almaktır. Bu görüşme esnasında Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına ‘Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az daha beni de Müslüman edecekti.’ diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir. Said Nursî’ye göre Karasso, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak için sinsi ve tertipli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilata mensup olup, ortada fevkalade bir rol oynuyordu.”

Said Nursî’ye göre devlet

Üstad, İşaratü’l İcaz adlı eserinde, “Devlet bir şahs-ı manevîdir. Çocuk gibi teşekkülü, büyümesi tedricidir. Ve keza yeni teşekkül eden bir devletin, bir milletin ruhuna kadar nüfuz eden eski bir devlete galebe etmesi tedricidir, yine zamana mütevakkıftır.” ifadelerini kullanır. Yazarlar da çalışmalarında bu görüşün üstünde bilhassa duruyor. Onun özellikle 31 Mart Vakası’nda maruz kaldığı hücumu daha sağlıklı bir zemine çekme gayretinde olan yazarlar, sonuç olarak şunları kaydediyor: “Geriye dönüp bakıldığında Sultan Abdülhamid ile Adnan Menderes arasında kalan dönemin en etkili ismi olduğunu görmekteyiz. Bu dönemler arasında geçen bütün aktörlerle bir şekilde muhatap olan Said Nursî yalnız siyasî hayatta değil, ilmî anlamda da İslam’a ve Kur’an’a ait tespit ve yorumlarla yaşadığı yüzyılın en önemli ismi olmakla kalmamış, yazdığı Risalelerle gelecek yıllara ve yetişen nesle ilham kaynağı olmuştur.”