Selahattin GEZER
Senin neyine Mehdi?
Sabah kalkıyor, Mehdi… Akşam yatıyor, Mehdi… Senin mehdiyi bile ilgilendirecek bir hayat tarzın yok. Mehdinin ümmet olduğu Hz. Peygamber (sav)’e saldırılar çok, hadisi tamamen ortadan kaldırmaya çalışan hoca kılıklı adamlar boş durmuyor, sen sabah kalkıyorsun mehdi, akşam yatıyorsun mehdi…
Siz önce hayat tarzınızın Kur’an ve sünnete uygun olmasına çalışınız... Siz önce topyekun İslam’a saldırı halinde olan Siyonist haçlı kuvvetlerine karşı memleketin sağlam şekilde ayakta kalmasına destek verin… Allah’ı razı etmemişsin, peygamberin konuşmasına rahatsız olanları susturacak müdafaalar yapmamışsın, yarım yamalak kulluğun ve Siyonizm’i memnun eden hayat tarzınla mehdilik mevzusuna sığınmışsınız…
Allah’ı razı edecek kulluğu olmayanın, Müslüman kardeşine ve İslam’a gerçek manada hizmet edenlere destek vermeyenlerin Mehdi beklemesi abesle iştigaldir. Sen önce yirmi dört saat konuşup Efendimizin (asm) konuşmasına – sünnetine karşı çıkan gizli münafıklara mücadele ver ve ideal Müslüman olmanın yollarına bak. Sahte mehdi olmanın peşini bırak. Başta Allah’ın sonra Efendimizin razı kalacağı kul ol! Sen önce küffarın kucağından kalk ve Siyonistlere uşak olma!
Yeri gelmişken daha önce yazmış olduğum bir yazımı sizinle tekrar paylaşayım.
NAYLON MEHDİLER VE İSA MESELESİ
Genç biri ile tanıştım; okyanus otesine yanık ve şuur kaybına uğramış biriydi. Pek mevzua girmek istemedim, peşinden koştuğu kişi için gözleri sıkı sıkıya kapalıydı... Bir süre sonra kendisi malum hadiseleri açtı… Ben de bir süre dinledikten sonra mecburiyetten cevap verdim... Uzun uzun konuştuk ve anlattım… Sohbetin sonuna doğru şunları söyledim, bunu da siz muhterem okuyucularım ile paylaşmak istedim...
Dedim ki: “Bak kardeşim şu konuda bir anlaşalım; Allah, Hz. İsa’yı istediği şekilde tekrar yeryüzüne indirir. Bunda bir teredüttümüz yok. Fakat Allah bir kulunu nasıl göğe yükseltti ise aynı şekilde de indirir. Peygamber (sav)’in miraç yolculuğu ile Hz. İsa’nın Gittiği mesafe aynı değil. Biri sanki yan komşumuz, diğeri ise en uzak mesafede. Evet, Efendimizin gittiği yere göre Hz İsa’nın bulunduğu yer sanki elimizi uzatsak tutacağız gibi. Uzun bir mesafeden Efendimizi aynen yerine iade etmiş kudret, Hz. İsa’nın geri gönderilişinde, hâşâ sümme hâşâ şaşırıp kalsın, nasıl tekrar indireceğim? Der gibi… Dur ben bunu filan babanın karnına koyup yeniden bir anneye yolculuk yaptırıp bu vesile ile dünyaya indireyim, hâşâ sümme hâşâ bu düşünce Allah’ı acizlik ile ithamdır. Mevlam çıkardığı gibi indirir elbet.”
Ayrıca günümüzde Hz. Meryem gibi bir anne yok ki! İlk gelişi babasız, mucize eseri olarak olsun, ikinci gelişi bir baba ile olsun… Yeniden ana rahmi serüveni, yeniden bebeklik dönemi… Bu kadar serüvene gerek kalmadan Allah göğe kaldırdığı gibi indirir. Başka misaller verecektim “Ağabey anladım sağ olun” dedi. Ben de kafasındaki ikinci problem olan meseleye girdim:
“Kardeşim şimdi mehdi beklemek biraz mehdiyi ve vazifesini hafife almak değil midir? Yine anlaşalım her şeyin doğrusunu Allah bilir ve istediği zaman mehdiyi yollar. Yalnız Allah bize mantık vermiş, şuur vermiş; şimdi gelecek olan mehdi ne yapacak? Bütün reçeteler hazır… İslam adına her zulüm çekilmiş, Süfyan’ın ve deccalın beli kırılmış, küfür tepetaklak olmuş… Yani şimdi mehdi gelse minarelerde gümbür gümbür ezan okunuyor, camiler ahır değil… Devlet, zirvelerde Kur’an okutuyor ve başörtüsü hürriyetini yaşıyor… İman hakikatleri öyle izah edilmiş ki eğer kıyametin kopuşuna çok daha uzun bir zaman kalsa, bütün akıl sahiplerini ikna edecek şekilde… Yani kısaca bütün yasakların olduğu ve deccalın hükümran olduğu bir dönemde biri kalkmış Kur’an’a öyle sahip çıkmış ve zındıkaya öyle bir kafa tutmuş ki, kafaların asıldığı bir zamanda ve saçları adedince korkmadan zalime kafa tutmuş bir yiğit, iman kahramanı. Şimdi böyle deccallar yok ve böyle cesur bir yürek yok. Yani zulmün çeşidini yaşarken, imanın zirvelerinde elinde reçeteler olan bir insan…” devam edecektim mahcup şekilde: “Biz bunları nasılda düşünemedik. Allah razı olsun” dedi. Ve muhabbetimiz İman hakikatleri ekseninde devam etti…
Elbette şimdi İslam adına olumsuz ve bizleri üzen hadiseler var ama yaklaşık yüz yıl önceki küfrün hâkimiyeti yok... Mevcut olumsuzluklar ise yanlış yerlerde yanlış şeyler aramaktan dolayı gerçeklerden uzaklaşmaktır… Biz sadece iman mücadelesinde devam edeceğiz; dışarıda milyonlarca elinden tutulması gereken insan var…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.