Son asr-ı saadet Müslümanı veyahut Said’ler kervanının son yolcusu

Şamlı ediplerin piri merhum Ali Tantavi’nin küçük kardeşi Muhammed Said Tantavi’nin vefatını öğrendikten sonra hakkında yazmaya koyulurken başlık bulmakta zorlandım. Birden Fuzuli’nin Hadikatü’s Süedası aklıma geldi. ‘Said’ler ya da Saadete Ermişler Bahçesi’ olarak da çevrilmişti. Bununla birlikte onun hakkında tanıyanların genelinin kanaati son zahid, selefin bakiyesi ya da asrın sahabesi olduğu yönünde idi. Bütün farklarıyla başlıklar Muhammed Said Tantavi’ye hitap ediyor. Daha aşina olduğundan dolayı Cemal Kutay’ın Bediüzzaman ile ilgili kaleme aldığı ‘Bir Asrı Saadet Müslümanı’ başlığı aklıma ve gönlüme yattı ve bunu tercih ettim.  Başlığının dışında Cemal Kutay’ın yazdıklarından uzak durabilirsiniz lakin bu başlık cami bir başlık ve gölgesi altında Bediüzzaman, Muhammed Said Tantavi gibilerini barındırmaktadır. 

Muhammed  Said Tantavi gerçekten de Said’ler kervanının son üyelerinden birisidir. Bir defasında öğretmen olduğu okulda kendisine mer’i kuralların hatırlatılması üzerine ‘Kur’an buyruğunun dışındakiler ayağımın altındadır’ demiştir. 1960’lı yıllarda Baas’ın iktidara gelmesiyle birlikte zemin ona dar gelmeye başlamış önce Lübnan, ardından da Hicaz’a göç etmiş, yerleşmiştir. Uzun yıllar ‘carullah/Allah’ın komşusu’ olarak Mekke’de yaşamış ve ardından Cidde sınırlarında dar-ı bekaya irtihal etmiştir. Abisi asrın hatiplerinden Ali Tantavi’dir. Ailenin damadı ise Almanya’yı sürgün yeri olarak seçmiş bulunan İsam Attar’dan başkası değildir. Abdulfettah Ebu Gudde ile İsam Attar onun ‘measirini’ dile getirmişlerdir. Measir yüce hasletleri anlamındadır. Abdulfettah Ebu Gudde onu asrını şaşırarak ikinci asırdan dünyamıza atlamış olduğunu söyler.

Tabiin kuşağının özelliklerini taşıyan bir zattır. Tabiin’in Said’lerinden Said ibni’l Cübeyr gibi.  Abisinin damadı İsam Attar da onu şu sözleriyle tebcil etmiştir: Hayatımda Muhammed Said’den  daha abid, daha zahid olanını görmedim, daha kerim hasletlisine, daha cesuruna rastlamadım!  Zühdünden dolayı kendisine ‘asrın Ebu Zer’i denmiştir. Ebu Zer ömrünün sonlarını Rebeze’de sürgünde geçirmiştir. Muhammed Said de Cidde de İsam Attar’ın ifadesiyle bikes yani yapayalnız bir vaziyette dar-ı bekaya irtihal etmiştir. Kendisini tanıyanlar hayatının eviyle cami arasında geçtiğine tanıklık etmektedirler. Pakistan’da Belucistan veya Peştunistan bölgesinde kadının hayatı eviyle kabri arasındadır. Tantavi’nin hayatı ise cami ile evi arasında geçmiştir.

Şüphesiz babasından ve annesinden kazandığı hasletler var. Annesi Muhubbiddin Hatip’in kız kardeşi Reifetü’l Hatip’tir. Yani Muhibbiddin Hatip dayısı olur. Muhibbiddin Hatip ülkemizde karşılaştırılsa karşılaştırılsa Eşref Edip ile karşılaştırılabilir ama yine de bazı yönleri anlatılmamış olur, eksik kalır.

1923 yılında dünyaya gelen Muhammed Said Tantavi muammer bir şahsiyettir. Eğitimini ortaokul ikinci sınıfta terk etmiştir. Lakin bilahare dışarıdan eğitimini ikmal ederek Şam’da fizik ve kimya fakültesinden mezun olmuştur. Bilahare okullarda  fizik ve kimya hocası olarak ders vermiştir.  Derler ki Cafer-i Sadık da kimyagerdi ve bu itibarla kimyacıların piri olur.

Şam’da Baas öncesi öğretmenlik yapmış ve abisinin kendisini büyük bir himmetle eğittiği ilim ve ahlak öğretilerini talebelerine aktarmıştır. Abisi Ali Tantavi gibi kütüphane kurdu olmuş ve eline değeni, geçeni okumuştur. Gazali gibilerin okuma tutkusu hakkında ‘nehm/doyumsuz’  ifadesine başvururlar. Ali Tantavi için de aynı ifade tekrarlanmaktadır. A’cubetü’z-zamandır.  Ali Tantavi cahiliye dönemini kavrasın diye biraderi Said’e 8 ciltlik Antere külliyatı almıştır. Böylece geniş kütüphanesiyle Muhammed Said Tantavi’nin kültürel altyapısını güçlendirmiştir.

Gençlik yıllarında himmetinin bir eseri olarak Şam’a bir cami kazandırmıştır. Bu cami Şam Üniversitesi Camii’dir. Burada Şam alimleri konuştuğu gibi Suriye’ye misafir gelen önemli zevat da buradan Şam halkına hitap etmiştir. Seyyid Kutup, Said Ramazan, Ebu’l Hasan en Nedevi bunlar arasındadır. Öyle ki Ebu’l Hasan en Nedevi Şam halkının İslam’a düşkünlüğü nedeniyle İslam’ın parlak günlerinin yeniden Şam’dan tulu edeceğini, başlayacağını ummuştur.  Bu kavuşmanın önüne Baas rejimi geçmiştir. Bu mesut günlerle Şam halkının veya ümmetin arasına Baas veya Esat hanedanlığı girmiştir.

Şam’ın salihleri de diyar diyar gezmek durumunda kalmışlardır. Faziletlerini afaka saçmışlardır.  Esat rejimi olmasaydı belki de Mekke Tantavi’leri tanımayacaktı! Tantavi ailesi, Said Havva, Abdulfettah Ebu Gudde, Münir Gadban afaka saçılanlardan sadece bazılarıdır. Yine Lübnanlı olan ve Muhammed Said Tantavi’den bir gün sonra vefat eden (25 Eylül 2019) Mustafa Tahhan Lübnanlı olmasına rağmen Baas’ın gadrinden, hışmından kurtulamamıştır.

Ümmü’l Kura Üniversitesi rektörünün danışmanlığını yapmıştır. İlmi anlamda birçok projesi olmasına rağmen bunlardan büyük kısmı hayata geçirilememiştir. Talikat ve tahkikat kabilinden eserleri bulunmaktadır.

Muhammed Bin Abdullah el Hüseyni'nin Rihletü'ş şitai ve'l sayf kitabını tahkik etmiştir. Mescid-i Camii Dımeşk onun bazı küçük risalelerini gün yüzüne çıkarmıştır. Şerde hayır var mıdır, Zulmetten Nura, İzzettin Kassam, Abdulhekim Afgani, 14 Rebiü'l Evvel, Hanefi alimlerinden Şemseddün Sarahsi: Yürüyen kütüphane ve eşsiz hafıza bunlardan bazlarıdır. 

Bir görüntülü kayıtta çevresindekilerine bir kelam-ı kibar eşliğinde şöyle öğütte bulunduğu görülmektedir:

Ve’s lük sübüle’l hüda vela yeğurrenneke  killete’l salikin

Tecenneb  sübüle’l dalaleti vela yeğurranneke kesrete’l halikin

Hidayet yollarını tut ve bu yolu tutanların azlığı seni aldatmasın,

Sakın ola dalalet yollarına sapma, helak olanların çokluğu seni aldatmasın!

İşi düşse bile devlet kapısına hiç uğramamıştır.   

Son zahid, Said’ler kervanının son yolcusu, ebedi yolculuğuna 25 Eylül 2019 tarihinde Mekke’de Kabe'de kılınan cenaze namazıyla birlikte çıkmış ve ilk durak olarak da Mualla Kabristanlığına defnedilmiştir. Allah rahmetini bereketini esirgemesin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum