Teyp Tahir Abi

Nazilli ve Aydın Ağabeyileri Panelinde Tahir Abi bazı hatıralar anlattı:

“Zübeyir Abi 1961 senesinde altı ay Nazilli’de kaldı. Hizmet Rehberi’ni burada yazdı. “Sen oku kardeş ben yazayım, noktada, virgülde dur” dedi. Hizmet Rehberi’ni yeni harflerle yazdı. Osmanlıca yazısı bildiği halde. “Haklı haksız tenkid etmeyin, tenkid eden haksızdır” kuralına göre hareket etti, onu uyguluyordu, sesini çıkarmıyordu. Üstadımız İngiliz, Fransız düşman kuvvetleri, burayı bombalamış olsa bize bir şey yapamazlar, çünkü “Üstadımız inayet altındayım” derdi.

Isparta dershanesindeyim. Üstadla beraber dedi ki “Zübeyir Rus tayyareleri gelse buraya bu dersaneyi bombalayacağını bilsem ben bacak bacak üstüne atar Zübeyr ‘şekerli bir kahve yap’ derim.
Zübeyir Abi anlatıyor: “Üstad Barla’da kaldığımızda bizi suya gönderirdi, herkes oraya bir buçuk saate gider gelirdi. Ben bir buçuk saate gittim geldim. Bana ‘saatinde gel, neden geç kaldın’ dedi. Üstad çoğalan kabahatler için başka bir vesile ile bağırırdı.
Zübeyir Abi; “Üstad dedi ki, sen Isparta’nın Eğridir kazası var, oraya yaya gidip   geleceksin. O gitti geldi. Zübeyir sadakatte ileri gitti. Bayram ihlasta ileri gitti. Sungur anlamada ileri gitti. Tahiri takvada ileri gitti. Ceylan zekada ileri gitti. Bu git gelle onun sadakatini ölçüyor, itaatini ölçüyor. Otuz altı kilometre. Gidiş dönüş yetmiş iki kilometre. “On dört saatte yayan gittim geldim” dedi Zübeyir abi. Kamyona, taksiye neden binmedin dediğimde o da “kardeşim Üstad görür” dedi. Üstad görmez dedim Sen Üstadın görmesini bizim görmemiz gibi mi sanıyorsun. Taksiye binsem o neden taksiye bindin derdi dedi.

Üstad’la Emirdağ dershanesine gittik. Üstad ayrı odada yatıyor, biz ayrı odada. Ben gece saat iki buçukta uyandım. Üstad’ın odasının anahtar deliğinden baktım, baktım  ders yapıyor, sabah  birlikte Tahir abi namazı kıldırdı bize Üstad ayrı yerde namaz kılıyor. Namazdan sonra Ceylan abiye demiş ki, “Zübeyir’i çağır gelsin.” Eyvah gece baktım ya. “Buyur Üstadım bir emriniz mi var.” Üstad demiş “keçeli saat iki buçukta  benim odama anahtar deliğinden niye  baktın? Bir daha bakmayacaksın.” İşte Üstadın görmesini sen bizim görmemiz gibi mi sanıyorsun?”

Tahir Abi, dua ettiği insanların isimlerini bir kağıda yazmış. Dünya yaylasından ahiret yaylasına göçenler, peygamberler. İkinci bölüm dünya yaylasında oturanlar, sağ olanlar, yediyüz sağ yedi yüz merhum kişiye dua ediyor. Ben size dua ediyorum, siz de bana dua edin. Üstad’ın baş uçunda böyle vardı. Hüsrev abi de bulunuyor, bu eni bir metre uzunluğu beş metre dua listesi. Dua önemli Allah ismen dua edersen hemen kabul eder, Peygamberimiz (asm) böyle söylüyor. 

Tahir abi 1924 doğumlu. Kırkıncı hocadan dört yaş büyük. Doğum nüfuz cüzdanında 1340 yazıyor, dört yıl askerlik yapmış.

Hamza Emek manifaturacı benden bir yaş  büyüktü. Öğle namazını çarşı camiinde kıldık sonra benim dükkanıma geldi ben risale okuyorum. Kapıya gelen Peygamberimiz (asm) Hamza Emek’e eliyle işaret ederek çağırıyor. Gündüz gözü.    “Ben Hazreti Muhammed‘im (asm) torumun benim Bediüzzaman hazretlerinin  yanından  geliyorum. Seninle beraber Emirdağ’da bir hoca var mevlid okuyan bir hoca var, benim elimden  tuttu  hocanın yanına gittik. Ordan manifatura dükkanına geldik, Peygamberimiz ayrıldı.  Hamza Emek bana fırça attı” bana neden haber vermedin dedi.

Hamza Emek Abi’nin amcası Üstad Emirdağ’a gelmeden önce rüyasında ona bir sandık vermişler. Çekyat gibi bir sandık, kilitli. “Bu sandığın içinde hazreti Mehdi var” demişler. On yıl sonra Üstad Emirdağ’a geliyor. Amca Üstadı ziyarete gidiyor, “Üstadım hoş sefa geldin.“ “Kardeşim bundan on sene  önce rüyanda sana bir sandık verdiler mi, bu sandığın içinde hazreti Mehdi var dediler mi?” İşte o sandığın içindeki benim” dedi.

Üstad Tahsin Tola Ağabey’e derki Diyanet İşleri Başkanı Hasan Hüsnü Erdem’e gidin, “Risale-i Nurlar Kur’an’ın hakiki tefsiridir” diye rapor versin. Biz gittik ve söyledik, söyleneni anlattık. Başkan anlatmaya başlamış, Üstad İstanbul’a Şekerci Han’ına geldiğinde o zaman ben medresede okuyordum. Çok zeki bir talebeydim, birinci sınıf bir talebeydim. Ben elli tane soru hazırladım, elli tane de cevap hazırladım, onları ezberledim ve Üstad’ın yanına gittim. Üstad içerde ben ise dışarıdayım, bana hitaben “kardeşim Hasan Hüsnü gel” dedi. Bana niçin geldin dedi, “soru sormaya geldim dedim“ sor dedi. O “ne soracaksan sor dedi” Benim kafamda ne soru kaldı ne de cevap.
 
Benim hazırladığım soruları tek tek söyledi ve cevaplarını da söyledi. Ben hayret ettim. Sonra soruların birinin yanlış cevaplandığını söyledi ve beni böylece sınamış oldu. Sonra bize raporu yazdı biz de aldık geldik.

Teyp Tahir Abi, 1961’de, Aydın vilayetinin İncirli Ova kasabasına gitmiş, orada Binbaşı Ali Haydar Bey ile görüşmüş. Çarşı camiinde namazdan sonra kardeşlere ders yaparken Birinci Abi’nin “Bir Üstad bilirim” şiirini okumuş. Ali Haydar Bey bu şiiri duyunca yanına gelmiş ve “sizin Üstadınız benim de Üstadım” demiş. Bediüzzaman ile Rusya ‘da esir kampında üç yıl beraber kaldık“ dedi. Üstad bize Kosturma’da iman dersleri yapardı.

Teyp Tahir Abi bize bu hatıraları anlattı, iyi günler dileyip elini öpüp ayrıldık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum