M. Maruf ÖZÜLKÜ
Uyan gözüm, sabah oldu
Beşer her türlü melaneti yaşadı son iki asırda…
Kazanmak için her yolu mübah sayan vahşi kapitalizm beşeri perişan etti.
Sınıf mücadelesine dayanan, geniş halk sınıfının fakirlikte ve atalette kardeş olduğu, zengin partizan kadronun Karun gibi yaşadığı, sosyalist düzen de insanlığın iki dünyasını mahvetti.
Milliyetçilik belasının yol açtığı iki dünya savaşını yaşadı.
Vahşi iştihaya sahip sömürgeci Avrupalıların fil ordusunu andıran gözü dönmüşlüğünü izledi.
O gün Kuran’ın, “eshab-ül fil” ibaresiyle anlattığı ibretli hikayenin benzerini bu zamanın “eshab üd dünya” taraftarları tekrar yaşattılar.
Kendileri fani oldular. Arkalarından insanlığa kan gözyaşı ve iç çatışma bıraktılar.
Felsefe, maddiyunluk ve tabiyyunluk cenahı, inançdışı yaşama çağırdı insanları. Aklı öne sürerek, kalbi ve vicdanı yok saydılar. Beşeri canavarlaştırdılar.
Bu yolun, vahşetli, zulmetli olduğu tez vakitte anlaşıldı.
Allah’a kul olmayan insanın, akibeti her şeye kul olmak, zelil aciz insan olmak demek olduğunu fark etti herkes.
Söz kimin olacak peki?..
Geldiği ilk günden beri eskimeyen, getirdiği ilahi prensiplerle insanlığı tenvir eden Kuran konuşmalıdır artık.
Bütün ilimlerin onu tasdik ettiği o Yüce Kitap okunmalıdır artık.
Hükümlerini burhanlarını beşerin ilimle teknolojiyle tasdik etmeye mecbur olduğu ilimlerin serdarı o Ferman dinlenilmelidir artık.
Yoksa insanlık kendi kıyametini koparacak.
***
Mesela, Ramazan ayında infak etmek…
Sağlam millet sağlam fertlerden oluşur. Fertlerin birbiriyle ilişkilerindeki kalite, toplumun kalitesini gösterir.
Allah’ın, zekat sadaka ve fitre gibi başlıklarla beşere emrettiği infak hususu toplumsal barışın temelini oluşturmaktadır. Varlıklı olanla, fakiri bir arada tutan ve düşman yapmayan sistem ancak bu emir doğrultusunda gerçekleşebilir.
Bazıları küçümsemek adına “Sadaka kültürü” diyorlar.
Neymiş efendim, bu insanları çalışmadan kazanmadan yaşamlarını sürdürmeye alıştırıyormuş.
Bunlara sadaka yerine iş vermek gerekiyormuş.
Devletin ve ekonomi çevrelerinin rantiye ve ekonomisinden vazgeçip reel sektöre kaymaları, üretime, sanayiye, ziraate yönelmeleri elbette mühimdir.
Ama bu sadaka kültürünün karşıtı bir durum değildir.
Sadaka kültürü geçerli olduğu için ülke ekonomisi bu halde değildir yani…
Adına, zekat, sadaka, fitre dediğimiz infak kültürü ilahi ferman olup, zengin ile fakir arasında köprü olan, sınıflar arasında mücadele ve çatışma yerine, saygı-sevgiyi tesis eden bir kurumdur.
Asırlarca huzur getirdiğine insanlık şehadet etmektedir.
Dolayısıyla ağzınızı her açtığınızda öyle “sadaka kültürü” deyip inancımızın bu iftihar vesilesini küçük gösteremezsiniz.
***
Başa gelecek olursak…
Küresel kriz, iç çatışmalar, izmlerin getirdiği dayatmalar ve bunun açtığı yaralar, acilen deva bekliyor.
Her şeyi yaratan Zat’ın murad ettiği formatta bir hayat modeli, bir toplum düzeni inşa edilmesi en önemli gündem maddesi olarak önümüzde duruyor.
Kimsenin “benim gücüm yok” yada ben ne yapabilirim ki” diye mazeret öne sürme hakkı yok. Herkesin küçük dairede olsun büyük dairede olsun yapacağı bir faaliyet olmalıdır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.