Serdar ABDULKADİR

Serdar ABDULKADİR

Yığınlar, Zalimler ve İyilere dair

Merhum Cemil Meriç "Bu ülke" adlı eserinde diyor ki:

"Bir millet değil, bir yığın.
Yığını kolayca kandırabilirsiniz, duyguları hiçbir temele dayanmaz.
Yığın düşünmez, maruz kalır.
Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre.
Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçince her mukaddesi unutuverir.
Büyük bir milletin duyguları ölçülü, düzenli, devamlıdır. "

Ve devamla Meriç eserinde şunları kaydeder;
‘Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz.
Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz…
Yığın hâle hükmeder, büyük adam istikbâle.’

***

Günümüzün psikologları, grup psikolojisi başlığı altında, birbiriyle zaman geçiren insanların belli bir süre sonrasında benzeştikleri bilgisini bilimsel bir gerçeklik olarak paylaşmaktadırlar.

Evliliklerde, iş ortamlarında veya ailede benzeşmeler daha fazladır.

Yazar Jim Rohn der ki, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Sahip olduğunuz zihin yapısının etrafınızda iletişimde olduğumuz beyinlerden etkilenip şekillendiği hakikattir. Çünkü beynimiz sosyalleşmeye ve etrafındaki diğer beyinler ile senkronize olmaya bayılır.

Dünyanın en zeki insanı da olsanız, deha ya da allame-i cihan olsanız bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkânınız yoktur.

Öte yandan;
Yığın, aynı mekânı paylaşmalarına karşın aralarında karşılıklı ilişkiler bulunmayan insan birikimleridir.

Toplumsal Yığınların Özellikleri ise şöyledir:

- Yığını oluşturan kişiler anonimdirler ve birbirlerine yabancıdırlar.

- Yığın örgütlenmemiştir. Statü ve işlevlerin oluşturduğu ast - üst ilişkisi yoktur.

- Yığınlarda toplumsal ilişki yok denecek kadar azdır.

- Yığınlarda davranışlarda kısıtlamalar ve düzenlemeler yapmayı gerektiren kuralların sayısı azdır.

- Yığınlar sürekli değildirler.

İzleyici, kalabalık ve gösteri yığınlarının yanı sıra genellikle şiddet içeren kontrolden uzak kısa ömürlü çok sayıda bireyi içeren yığınlardır. Örneğin linç kalabalıkları mobları yani etkin yığınları meydana getirirler.

Kırmızı ışıkta duranlar, süpermarkette alış veriş edenler kalabalıktır.
İnşaatı, kavgayı veya trafik kazasını, bir konseri dinleyenler, tiyatro izleyenler izleyici yığınlardır.

Bir de!
Belli bir düşüncenin, inancın aleyhinde ya da lehinde gösteri yapan kişilerin oluşturduğu yığınlar vardır.
Gösteri genellikle örgütlüdür.
Fakat bu örgütlenme oldukça gevşek dokuludur.
Örneğin mitinglerde toplanan insanlar gösteri yığınlarını oluştururlar.

Yığınlar şüphe ve kuşkudan uzak durdular, bu da beyinlerinin daha az enerji tüketmesini sağladı.

Düşünmek iyidir ama enerji gerektirir. 

Tabi bir de inandığın şeyin yanlış çıkmasının vereceği acı var.

Acıdan kaçınmak ve az enerji gerektirene yönelmek daha içgüdüseldir.
 

***

Hülagu Han ve Kadıhan hikâyesi

Zalimliği ile meşhur Moğol hükümdarı Hülagu Han 1258 senesinde Bağdat’ı yakıp yıkar. 400 binden fazla Müslümanı kılıçtan geçirir. Camiler, medreseler yerle bir edilir. Milyonlarca dini ve ilmi eser Dicle Nehrine atılır. Nehir günlerce kan ve mürekkep akar.

Hülagu Han, şehrin dışına kurduğu karargâhtan haber gönderip o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir. Ancak kimse görüşmek istemez. Çünkü işin içinde kelleyi kaptırmak da vardır.

Bu haber zamanın genç âlimlerinden Kadıhan Hazretleri’ne ulaştığında, “Ben gidip görüşürüm” der. Herkes “bir kurban bulundu” diye rahatlar.

Kadıhan Hazretleri daha tıfıl bir gençtir. Doğru dürüst sakalı bile yoktur. Ufak tefek bir cüsseye sahiptir. Görüşmeye giderken kendisine; bir deve, bir keçi bir de horoz verilmesini ister. Bunlar hemen tedarik edilir.

Kadıhan bu hayvanlarla Hülagu ’nun çadırına vardığında, onları dışarıda bırakıp içeri girer. Kendisini takdim ederler. “İstediğiniz Müslüman âlim bu” derler.

Hülagü Han, genci şöyle tepeden tırnağa bir süzer! Beklediği bir tip olmadığı için çok şaşırır ve “Başka birini bulamadılar mı?” diye sorar. Kadıhan hazretleri, böyle bir tepkiyle karşılaşacağını bildiği için, Hülagü ’nun sorusunu şöyle cevaplandırır:

"Sen görüşmek için, iri yarı boylu poslu birini istiyorsan, devemi getirdim. Yok, yaşlı sakallı biri ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Yok, sesi gür biri ile görüşmek istiyorsan, horoz getirdim. Üçü de çadırın önünde, onlarla görüşebilirsin!

Hülagü Han, karşısındakinin sıradan biri olmadığını anlar:

"Sen şöyle otur bakalım, deyip yer gösterir. Hemen arkasından ilk sorusunu sorar:
"Söyle bakalım! Beni buraya getiren sebep nedir?

Kadıhan bu soruya şöyle cevap verir:

"Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal mülk peşine düştük, zevke sefaya daldık. Cenab-ı Hak da verdiği bu nimeti almak üzere seni gönderdi.

İkinci sorusunu sorar:
-Peki beni buradan kim gönderebilir?

"O da bize bağlı, benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, nimetin kıymetini bilir, zevk sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen burada duramazsın!

***

İyi olmak belki dar manada;
iyi hâl üzere bulunmak, durumu müsbet olarak düzeltmek, uygun ve faydalı olanı ortaya çıkarıp yaymak, fesadın yok olması ve istikâmet" anlamlarına gelir.

İyilik; fitnenin, bozgunculuğun, aşağılık olmanın ve kötülüğün ve zalimliğin ve hunharlığın ve riyakârlığın zıddıdır.

'Yapılan iyiliğin karşılığını beklemek manevi tefeciliktir' der Cemil Meriç. Yapılan iyilik için başa kakma da manevi psikolojik hacizciliktir.

Bilinir ki;
İyiler iyiliklerinin karşılığını beklemezler.

Ve yine bilinir ki, bir gül bahçesinde gezen insanın üzerine ister istemez muhakkak gül kokuları siner.

İyiler, seferin mağlubu olmadılar.
Ölçünün, denge ve istikametin ve erdemin, merhametin, şefkatin seveni benimseyeni ve yaşayanı oldular.

Dik duruşun, izzet ve doğruluğun kahramanlarıdırlar.

Evet!

‘..Biz gidiyoruz, aldanmakta faide yok.
Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar; sevkiyat var.’

Yığın, kara deliğe yuvarlanır.
Kazan, düşer.
Dost, dosta gider.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum